27.06.2021 - 03:05 | Son Güncellenme:
Kumaş dedektifleri iş başında... Tarihin tozlu sayfalarında; softan kutnuya, çatmadan feretikoya unutulmaya yüz tutan dokumaların izini sürüyorlar. Eski resimlerden aşina olduğumuz tüm dokumaların gizlendikleri sandıklardan çıkma zamanı geldi. Neden mi? Organik, doğa dostu giyim talebinin çığ gibi büyüdüğü günümüzde, geçmişten gelen bilge kişiler gibi geziyorlar aramızda ve onlardan öğrenecek çok şey var. Antep kutnunun renk ve deseni, benzersiz dokusuyla Ankara sofu, Üsküdar çatması, şal şapik, Rize bezi (feretiko), beledi, Denizli Buldan bezi, hafızası ve meziyetleriyle başrolde. İlham veren kumaşlar arasında bir gezintiye çıkmaya ne dersiniz? 150’yi aşkın dokuma türünün bir araya getirildiği Türkiye Dokuma Atlası Sergisi, herkesi Türk el dokumaları arasında bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Geleneksel dokuma kültürümüzdeki doğa dostu özellikleri dünyanın ilgisine sunmayı hedefleyen Dokuma Atlası Projesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde İstanbul Sabancı Beylerbeyi Olgunlaşma Enstitüsü tarafından başlatıldı. Proye İTHİB , Marmara Üniversitesi, TİM ve Ticaret Bakanlığı da katkı sağlıyor.
Ayşe Dizman’ın koordinatörlüğü ve Güneş Güner’in küratörlüğündeki serginin danışmanlarından Prof. Dr. Hülya Tezcan en başta kumaş haritasını oluşturan 397 yöresel kumaşın tespit edilerek kayıt altına alınmasının önemli olduğunu söylüyor.
Geleneksel kumaşların saraya ulaşması için belirli kalite standartlarını tutturması gerekiyor. Kumaşların izini süren Tezcan, “Beylerbeyi Sarayı’ndaki örneklerini biliyordum” dediği Halep kökenli Maraş Abası’nı, Kanuni’nin şehzadeliği sırasında bulunduğu Trabzon’da giydiği ve sonraki yıllarda saraya getirttiği Trabzon Bezi’ni, 16. yüzyıla tarihlenen dokuma tekniğiyle önemli Beledi örneklerini, Halil İnalcık’ın gümrük defterlerinde dikkat çektiği Abani’yi, Yeniçerilerin kıyafetlerinin yapıldığı Kanuni’nin de eşyaları arasına girmiş Velense’leri örnek veriyor.
Bir yandan dokumaları iyileştirecek teknik faaliyetler yürütülürken usta ve tasarımcı iş birliği de çok önemli. Geçmişe yapılan bu yolculuğun çıkış noktasında ‘gelecek’ var. Tasarımcı Mert Çelebi, Birgi’nin ruhu projesi için zanaatkarlarla çalışmış: “Geçmişi orta çağa kadar uzanan Birgi köyünün zanaatkarlarıyla güçlerimizi birleştirerek eserin ‘son halini’ oluşturan geleneksel el işi tekniklerin üzerine kolektif bir sanat formu yarattık” diyor. Atıksız tasarım anlayışını benimseyen Senem Kula, Re-future ile kutnu dokumasından kesilen atık parçaları kullanarak yeni kalıplar ve formlar oluşturmuş. Kula, tasarımını CLO programında üç boyutlu olarak sergiliyor. Mehmet Demir, Foclore Electro ile Kutnu desenini dönüştürerek, ipek ve teknik kumaşlar üzerine baskı yapıyor, “Athleisure” ürünler sergiliyor. Sergide Yusuf İyilik’in koleksiyonundaki Osmanlı kumaşlarından parçalar da bulunuyor. Dokuma sanatçıları Aydın Uğurlu’nun “Doğa Üçlemesi”, Elisabet Strub Madzar’ın “Pâ” ve “Umay Ana” isimli iki eseri, Servet Senem Uğurlu’nun “Anadolu Tanrıçaları” dokuma heykellerini görebileceğiniz sergi üç ay boyunca Cumhurbaşkanlığı Beştepe Sergi Salonu’nda açık olacak.
Serginin açılışını yapan Emine Erdoğan sanat, zanaat ve yerel üretimin önemine dikkat çekti.
‘Akıllı’ dokumalar
Serginin küratörü Güneş Güner “Yaşadığımız toprakların tarihî ve doğal güzelliklerinden izler barındıran her durakta, geleneksel dokumalarımızla kültürel ve coğrafi zenginliğimizi çeşit çeşit sergilemeye özen gösterdik” diyor. Sergi kapsamındaki dokumaların meziyetlerini Güner’den dinledik:
Rize Bezi / Feretiko: Geçmişi M.Ö. 8 - M.Ö. 6. yüzyıla kadar dayanıyor. 1960’lı yıllara kadar, yörede her evde tezgâh bulunuyor. Rize bezi Feretiko kenevirin en yumuşak dokunmuş örneklerinden biridir. En karakteristik özelliği, yüksek miktarda nem çekmesidir. Bu nedenle özellikle gömlek, içlik, mendil, havlu, masa örtüsü ve çarşaf yapımında kullanılır.
Denizli buldan: Doğallığı ve vücudu serin tutabilmesi ile farklı bir dokumadır. En karakteristik özelliği; sıcak sabunlu suyla yıkanmasından sonra kazandığı buruşuk yapısıdır. Bükülü Bez, Ak Alemli Bez gibi farklı isimleri vardır. Bürümcük dokumalardandır ve dokuma vücuda yapışmadığı için giysi ile vücut arasında hava kalarak ısı yalıtımı oluşur. Peştamal, gömlek, iç gömleği, çarşaf, örtü, perde, hamam kesesi yapılmıştır.
Beledi dokuması / Karaoğlan Dimisi: Türkiye’nin önemli ve kökeni en eski dokumaları arasındadır. Beledi dokumalarının dokuma tezgahı dünya jakarlı dokumalarına ilham vermiştir. 16. yüzyıl Osmanlı kaynaklarında Beledi adına sıkça rastlanır. Geometrik motiflerle desenlenmiş karakteristik bir geleneksel dokumadır.
Ankara; bir diğer ismi ile Angora, yerel dokuma mirasımızın en kıymetli parçalarından birinin de ismi olması sebebi ile sergimizin ev sahibi. Başta Avrupa olmak üzere, dünya dokuma tarihinde yüzyıllar boyunca söz sahibi olmuş dünyaya kendi keçisi, ipliği, “Ankara Sof” isimli benzersiz dokuması ile yön vermiş bu kumaş benzersiz bir yapı ve dokuya sahip.
Bolu Göynük Tokalı Örtmesi; iki parçadan oluşan, kısa kenarları ve baş üstüne gelen kısmı desenli ve kısa kenarlarında “toka” adı verilen kırmızı püsküller bulunan bir başörtüsüdür. Kadınlar mutlu ve olumlu duygusal durumlarını ifade etmek için sıcak renklerle nakışlanmış yönünü, üzgün ve olumsuz duygularını ifade etmek için soğuk renklerle nakışlı yönünü kullanırmış.
Antep kutnu: Desen ve renk zenginliğinin yanısıra doğal ve sağlıklı bir dokumadır. Çözgüsü ipek, atkısı pamuktur. Bebek doğduğunda kundak olarak da kullanılır. Gelinlikten kınaya, damatlıktan ev tekstiline, bayrak dokumalarında da yer bulmuştur.