19.07.2020 - 03:05 | Son Güncellenme:
Eda Solmaz
Oyuncu Metin Akdülger, endüstriyel tasarımcı Burak Yeşildurak ve mühendis Mehmet Can Erdek, Bursa’dan çocukluk arkadaşı. Mutlu anlar biriktirmiş arkadaşlıklardan onlarınkisi. Bu bağ da Journers grubunun ortaya çıkmasını sağlamış. Akdülger’in deyimiyle “Yeşil” yani Burak Yeşildurak’in ergenlik döneminde arkadaşlarına dinlettiği plaklar ilhamları olmuş. Journers’ın müziği neo psikedelik diye tanımlanıyor ama dinleyicisine geçmişin melodilerinden bolca sunuyor. Karanlık günlere inat keyifli ve özgür şarkıların yaratıcıları Journers’la görüntülü konuşmada buluşup müziklerini konuştuk.
Neydi sizi lisede bir araya getiren?
Burak Yeşildurak: İlkokuldan beri tanışıyoruz ama lisede birbirimize daha çok yaklaştık. Metin ile aynı sınıftaydık, Mehmet Can da yan sınıftaydı. Bir şekilde tanışıp aynı kafada olduğumuzu fark ettik.
Neler dinliyordunuz o dönem?
Burak Y.: Çok sert müzikler dinliyorduk.
Mehmet Can Erdek: Metalica’nın “The Black” albümü dönüm noktam oldu.
Metin Akdülger: Bir ara 20 ve 30’lardaki Amerikan cazına çok tutulmuştum. Duke Ellington, Ella Fitzgerald’lar dinledim. Yeşil ile arkadaş olduktan sonra onun plakları hayatıma girdi; Erkin Koray, Cem Karaca dinlemeye başladım.
Burak Y.: Sonra ortak bir dil oluşturduk. Arkadaşlar arasında yayıldı ve güzel dinleyiciler olduk.
Müzik üretimi yapmaya nasıl cesaret ettiniz?
Metin A.: Yeşil, çok uzun süredir kendi müziğini üretiyordu. Onun şarkılarını dinlediğim bir dönem var. Basçıları olmadığı için aralarına beni dahil ettiler. Üniversiteye geçtiğimde basımı yanımda götürdüm ama öyle çok çalamadım. Sonra Amerikan futbolu oynamaya başladım. Orada birkaç defa elimi kırdım. Öyle olunca da bas çalabilme yetilerim kayboldu. 2018’in sonlarına doğru müzik vasıtasıyla bir araya gelmeye başladık. Bir araya gelip şarkılar yapıyorduk, ben sık sık Bursa’ya yanlarına gitmeye başladım. Bir şeyler kaydetmeye ve söylemeye başladık. Şarkı söylemek istiyordum ama cesaret edemiyordum. Yeşil beni cesaretlendirdi biraz ve “Döngüm” şarkısı ortaya çıktı. Mehmet Can bize katılınca “İstiyorum Elbet” ve “Aşk Canavarı” şarkılarını çıkardık. Karantinada da “Sonsuzluk Neymiş Dostlar” parçasını ürettik.
Birbirinizin en iyi ve en kötü yanlarını biliyorsunuz… Bu size konfor alanı da sunuyordur.
Metin A.: Sanatsal üretim sırasında da görmediğimiz çok taraflarımızı görüyoruz. Birbirimizi anlamaya çalışıyoruz. Evde tek başıma vokal kaydederken ilk defa mikrofon aldım. Kayıt yaparken “Olmuyor galiba” derken buldum kendimi. Onlar beni sakinleştirdi. Birbirimizi ayakta tutuyoruz ve bu dünyanın en güzel şeylerinden biri.
Daha önce müzik yapmama nedeniniz korku mu yoksa vakitsizlik miydi?
Burak Y.: Aklımıza gelmedi aslında böyle bir enerji yakalayabileceğimiz. O zamanı bir türlü sağlayamadık. Sonra Metin, Bursa’ya uzun süreli gelince beraber daha çok vakit geçirdik, içimizdeki bu kıpırtıyı da müziğe aktarmak istedik.
Şarkılarınızı yayınlamanızda pandeminin etkisi oldu mu?
Metin A.: Sanmıyorum. Pandemi öncesi canlı performanslar için haftada iki gün provalar yapıyorduk. Hem eğleniyorduk hem de yavaş yavaş tecrübe kazanmaya çalışıyorduk. Kısa vadede planımız yakın çevremize küçük konserler vermekti. O şekilde hem insanlara keyif vermeyi hem de keyif almayı öğrenecektik. Hâlâ da planımız bu. Sadece zamanı değişti.
Sizin hayatınızda nasıl bir etki bırakacak bu şarkılar? Nasıl bir döneminize ithaf ediyorsunuz?
Metin A.: Benim için “Döngüm” hayatımın çok çok zor bir dönemini anlatıyor. Kabuk değiştirdiğim, her şeyden soyutlandığım ve dünyadan uzaklaştığım bir dönemdi. Gerçekten bir döngünün içerisindeydim. Ve o süreçte ben ne kadar düştüysem Yeşil de beni o kadar tuttu. Özgürleşme benim için bu şarkılar. Bu parçaları dinlediğim zaman kafamda oluşturduğum tema anlayış, sevgi ve özgürleşme oluyor.
Burak Y.: Benim için de aynı şekilde özgürleşme. Şarkı yapmak benim için tamamen kalbimi açmayla ilgili… Bazen insan kendini kapatıyor döngülere.
Mehmet Can E.: Bana yolculuğu hissettiriyor çünkü tam eve kapandığımız dönemde şarkılarla haşır neşir oldum. “Sonsuzluk Neymiş Dostlar” şarkısını karantinada yaptık. Bu şarkılar sonunda denizi gördüğünüz yolları hatırlatıyor.
“Kozmetik dünyanın içinde bu çok gerçek”
Oyunculuğunuza bir etkisi var mı müziğin?
Metin A.: Birçok şeyin kabuk ve şekil değiştirdiği bir jenerasyonuz. Oyunculuk Türkiye’de biraz yıpratıcı olabiliyor. Yıllarca söylenen laflar var; “Biz çok zor şartlarda çalışıyoruz.” Gerçekten öyle ve giderek zorlaşıyor. Bilinenin aksine bizim birçok hakkımız yok ve kendimizi değersiz hissettiğimiz anlar olabiliyor. Müzik sayesinde hem arkadaşlarımla beraber bir şey yapabilmek, konfor alanı yaratmak güzel. Yaratıcılıkta kısıtlayıcı bir şey olarak algılanır konfor fakat bazen insanın o şefkate ve konfora ihtiyacı olur. Arkadaşlarım bana bunu veriyor. Onlarla müzik yapıyor olmak beni çok çok özgürleştiriyor. Dua ediyorum, “Ne olur buna bir şey olmasın” diye. Zaten çevremiz sürekli değişir, güvenmek zordur. Bir anlamda da kozmetik bir dünyanın içinde yaşıyorum ben. Onun yanında bu çok gerçek.
Röportajın tamamı Milliyet Sanat temmuz sayısında.