26.01.2025 - 02:01 | Son Güncellenme:
Didem Seymen - Rahim ağzı (serviks) kanseri her yaş grubundaki kadınları etkileyen ve sık görülen bir hastalıktır. Bu hastalığın en önemli nedeni HPV (insan papilloma virüsü) enfeksiyonudur. Yaklaşık 200 farklı tipi olan bir virüs grubu, hem kadınları hem de erkekleri etkileyebilir. Bazı HPV türleri zararsızdır ve hiçbir belirtiye neden olmazken yüksek riskli türler rahim ağzı kanserine neden olabilmektedir. Medicana Sağlık Grubu Medicana Zincirlikuyu Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. Suat Süphan Erşahin, rahim ağzı kanseri, nedenleri ve tedavi yöntemlerini anlattı…
Rahim ağzı kanseri, rahmin alt kısmında yer alan serviks bölgesindeki hücrelerin kontrolsüz büyümesi sonucu oluşmaktadır. Rahim ağzı kanserinin ana nedeni, öncelikle cinsel yolla ya da yakın ten temasıyla bulaşan HPV enfeksiyonudur. HPV, dünya genelinde en yaygın görülen ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan biridir ve 200’den fazla türü bulunur. Yüksek riskli türler özellikle rahim ağzı, anüs, penis, vajina, vulva ve boğaz kanserlerinin nedenidir. Yüksek riskli türler arasında 16 ve 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58 ve 59 bulunur. Bu türler şu şekilde detaylandırılabilir:
- HPV 16: Rahim ağzı kanserlerinin yüzde 60-70’ine neden olur. Ayrıca anüs, penis, vulva, vajina ve boğaz kanserlerine yol açabilir.
- HPV 18: Rahim ağzı kanserlerinin yüzde15-20’sinden sorumludur. Diğer genital kanserlerin ve anal kanserin riskini artırabilir.
- HPV 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58 ve 59: Bu türler de düşük riskli HPV türleri kadar sık görülmese de, yüksek dereceli kanser öncesi lezyonların ve bazı kanserlerin gelişiminde rol oynayabilirler.
Herhangi belirtiye neden olmuyor
Birçok HPV enfeksiyonu hiçbir sonuç doğurmadan kendiliğinden iyileşebilir. Enfeksiyonların yalnızca az bir kısmı kronik hâle gelir ve tam da bu durumda virüs, birkaç yıl içinde kanser öncesi lezyonların (kanser öncülleri) ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu lezyonlara servikal intraepitelyal neoplazi (veya CIN) adı verilir ancak bunlar çok yavaş bir şekilde, yaklaşık 10-15 yıl içinde tümörlere dönüşebilir. Başlangıçta tümör belirli semptomlar vermez, dolayısıyla kişi patolojinin varlığından haberdar değildir. Ancak uyarı işareti olabilecek bazı belirti ve bulgular; adet dönemi dışı, cinsel ilişki ve menopoz sonrası kanamalar, anormal genital akıntı, cinsel ilişki sırasında ya da sonrasında ağrı hissi ve pelvik bölgede nedensiz ağrılardır.
Kolposkopi, erken tanı ve tedavi için önemli
Klinik muayene ve Pap smear testi servikal lezyonun varlığını gösteriyorsa kolposkopi yapılması gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Suat Süphan Erşahin, “Kolposkopi rahim ağzı kanseri teşhisinde en önemli testtir. Kolposkopi, rahim ağzı, vajina ve vulva gibi kadın üreme organlarını detaylı bir şekilde incelemek için kullanılan bir tanı yöntemidir. Bu işlem, doktorların normal gözle görülemeyen anormal hücresel değişiklikleri tespit etmesine olanak tanır” dedi.
Tedavi hastalığın evresine göre değişiyor
Rahim ağzı (serviks) kanseri tedavisi kanserin evresine, hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilmektedir. Doç. Dr. Suat Süphan Erşahin, tedavi seçenekleri genellikle cerrahi, radyoterapi, kemoterapi veya bu yöntemlerin kombinasyonunu içerdiğini söyledi ve şöyle devam etti: ”Erken evre ve kanser öncesi lezyonlarda kanserli dokunun bir kısmının alındığı konizasyon, rahim ve serviksin alındığı basit histerektomi veya rahim, serviks, vajinanın üst kısmı, çevresindeki bazı dokuların ve lenf bezlerinin çıkarıldığı radikal histerektomi uygulanır. Orta evrelerde radikal histerektomi ve/veya radyoterapi-kemoterapi kombinasyonu, ileri evrelerde ise radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonu veya immünoterapi ve destekleyici tedaviler uygulanmaktadır.”
Aşı yüksek riskli türlere karşı koruma sağlıyor
Erken teşhis edilen serviks kanserinin tedavi edilme oranı çok yüksektir. Düzenli Pap smear ve HPV testi ile bu hastalığın erken evrede yakalanması sağlanabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Suat Süphan Erşahin, “HPV aşısı ile birçok serviks kanseri vakasının önüne geçilebilir. 9’lu HPV aşısı (6, 11, 16, 18, 31, 33, 45, 52 ve 58) özellikle yüksek riskli HPV türlerine ve bazı düşük riskli türlere karşı koruma sağlar. Bu aşı, hem kadınlarda hem de erkeklerde HPV ile ilişkili hastalıkların önlenmesinde etkilidir. Klinik güvenlik çalışmaları, aşının henüz virüsle temas olmadığında uygulandığında, aşının içerdiği HPV tiplerinin neden olduğu kanser öncesi lezyonlara karşı çok yüksek koruma (%90-100) sağladığını göstermiştir” açıklamalarında bulundu.