15.11.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:
BADE GÜRLEYEN
Türk resmine olan ilgi her gün biraz daha artıyor. İlginin artmasıyla birlikte resim fiyatları da giderek yükseliyor. Geçtiğimiz günlerde düzenlenen Beyaz Müzayede’de Ömer Uluç’un “Fahişeler” isimli eseri 500 bin TL’ye alıcı bulurken bugün Swissotel’de gerçekleştirilecek Antik A.Ş. müzayedesinde Burhan Doğançay’ın “Mavi Senfoni”si (162x285cm) 1 milyon TL’yle açılış yapacak. “Pazar günü şehirde milli maç havası esecek” diyor Doğançay gülerek. Bu müzayedenin Türk Çağdaş Sanatı açısından büyük önem taşıdığını söyleyen sanatçı, resminin 1 milyon TL’ye satılmaması durumunda ise Türkiye’de bir “felaket” yaşanacağına, çünkü Türk resminin dünyada hak ettiği yere gelebilmesi için fiyatların yükselmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Eserleri bugüne kadar New York Metropolitan, Paris Pompidou ve Munich Pinakothek gibi dünyanın en önemli 64 müzesinde yer alan Burhan Doğançay ile bu önemli müzayede öncesi bir araya geldik...
“Mavi Senfoni” ne anlatıyor?
Bu, tarihi bir resim. 1987 tarihli bir eser bu. 1987 yılında Türkiye’de bienaller başlamıştı. İlk İstanbul bienalinde yer aldı bu resim. En büyük ebattaki tuvalim. “Mavi Senfoni” aslında Sultanahmet Camii’nin içini gösteriyor. “Sultanahmet’i nasıl yaparım?” diye yıllarca düşündüm ve aklıma içindeki mavi İznik çinileri geldi. Bunları tuvale yansıttım.
Bu eserinizin özelliği nedir?
Resmi bienal için yaptım. Osmanlı dönemini yansıtan en önemli eserim. Ebatları çok büyük. 2-3 yıl düşündüm bu eser üzerinde, 2-3 ayda bitirdim. Ben resmi önce kafamda yaparım.
Fiyatı siz mi belirlediniz?
Hayır. Bu bir müzayede. Bu resmi 1987’de bir koleksiyonere sattım zaten. Çok da düşük bir fiyata sattım. Öyle şeyler oluyor ki 100 dolara sattığım bir resim bazen 50 bin dolara gidebiliyor. Bir sanatçı olarak ben müzayedelere resim vermiyorum zaten. Bu çok yanlış bir şey. Resmimi zamanında alanlar ileriyi gören insanlar. O zaman yatırdığı para 5’se, bugün 500.
1 milyon TL “Mavi Senfoni”nin gerçek değeri mi sizce?
Türkiye’de sanata verilen önem maalesef sıfırın altında. Her şeye para harcıyoruz ama sanata kıyamıyoruz. Resim fiyatlarımız gülünç kalıyor dünya çapında. Son zamanlarda Mısırlılar, Hintliler, İranlılar fersah fersah yukarıdalar. Fiyat bakımından dünya standartlarına uymalıyız. Uymazsak yabancılar Türk resmiyle ilgilenmeyecek. Dünya ilgilenmezse biz burada kendimizi kandırırız sadece.
“3700 resim yaptım, dünyadaki 64 müzede eserlerim sergilendi”
Bu eseriniz sizce hangi fiyata alıcı bulacak?
Bunu tahmin etmek çok zor. Ama1 milyon TL’nin çok üzerinde satılması gereken bir resim bu. Bu resim yüksek fiyata satılırsa dünyada pek çok galerinin dikkatini çekecek, yabancı koleksiyonerler Türkiye’ye gelecek. Ama düşük fiyatlarla giderseniz Türkiye’ye hiçbir koleksiyoner gelmez.
Resminiz ya satılmazsa?
O zaman bu, Türkiye için bir felaket olur. Resmim satılmazsa bence Türkiye sanat meselesini kapatsın.
En çok kimlerde var Doğançay resimleri? Koleksiyonerler kim?
Bunu bilmem imkansız. 3700 resim yaptım bugüne kadar. Dünyanın 64 müzesinde sergilendi resimlerim.
Bugüne kadar satılan eserleriniz gerçek değerlerinde mi satıldı?
Hayır, değerlerinin çok altında alıcı buldular. Bu birçok ressam için geçerli. Osman Hamdi’ler de maalesef düşük fiyata satıldı. Türkiye’de yeterli koleksiyonerin olmaması, dünyayı takip etmemeleri en önemli sorun. Ama bu beni üzmedi. Çalışanın sonunda kazanacağına inanırım.
Geçenlerde düzenlenen Beyaz Müzayede’de Ömer Uluç’un “Fahişeler” adlı yapıtı 500 bin TL’ye satıldı. Ne düşünüyorsunuz?
beni bunlar çok sevindiriyor. Umarım bu fiyatlar daha da yükselir.
Kriz vurdu mu piyasayı?
Hayır. Türkiye’de sevindirici bir nokta var. Türk koleksiyonerler çok bilinçli resim satın alıyorlar. “Resim güzel, mobilyaya uyuyor” diye almıyorlar. Resmin kalitesi ve sanatçının geçmişini inceliyorlar. Koleksiyonerlerin çoğu çok genç ve dünyayı takip ediyor. Türkiye son iki yıldır iyi yolda. Bunda galericilerin, sanat eleştirmenlerinin ve koleksiyonerlerin büyük rolü var.
“Sadece salonunuza uyuyor diye resim alırsanız 10 yıl sonra çocuklarınız o resmi yakar”
Bir resme değer nasıl biçilir?
Bu işin eksperleri var. Bir fiyat belirlerken sanatçının hangi müzelere girdiği, hangi koleksiyonerlere resim sattığı, hakkında kaç kitap yazıldığı, nerelerde sergi açtığına bakılır. Bir resim satın alırken de bunlara bakılmalı. Bu tür resimlerin fiyatları hiç düşmez. Eğer siz sadece mobilyaya, salona uyuyor diye bir resim satın alırsanız o resmi çocuklarınız 10 yıl sonra yakar.
“Sanata bütçe ayıran insan sayısı giderek artıyor. Sanat sektörünün ekonomisi de büyüyor”
Haldun Dostoğlu (Galeri Nev)
- 1 milyon TL’nin yüksek bir fiyat olup olmadığını söylemek zor. 54 milyon dolara satılan bir Van Gogh pahalı mı ucuz mu sizce? Bilemiyoruz. Dünyada tek olan bir şeyden söz ediyoruz. Birisi çıkarıp 150 milyon doları ödüyorsa Jackson Pollock’a demek ki bunun alıcısı var.
-Türk sanat piyasası çok uzun yıllar çok düşük fiyatlarla hareket etti. Bu işin meraklısı çok azdı. Sanata bütçe ayıran insan sayısı giderek artıyor. Sanat sektörünün ekonomisi de giderek büyüyor. Büyümesiyle birlikte de fiyatlar yükseliyor tabii doğal olarak. Arz-talep meselesi bu. İlgi ve spekülasyon artıyor.
-Bu eserin 1987’de duvara asılmasında yardımcı olmuştum. 1. İstanbul Bienali’nde Askeri Müze’de sergilenmişti. “Mavi Senfoni”nin ne kadara satılacağını tahmin edemiyorum. Beni ilgilendirmiyor da ayrıca. Ben hayatta müzayedeye katılmam, müzayedelerle de ilgilenmem. Ancak tabii ki bu, resim tarihinde Burhan Doğançay’ın önemli yapıtlarından biri.
“Burhan Doğançay’ın yüceltilmesinden gurur duyarım ama müzayede fikrine karşıyım”
Hüsamettin Koçan (Okan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı)
-Burhan Doğançay’ın resmine 1 milyon TL değer biçmeleri beni memnun eder. Bunda hiçbir sakınca yok. Yalnız işin ikinci bir boyutu var. Bu müzayede kuruluşları günümüz sanatçıları üzerinden fazla yürümeye başladı. Bu nedenle günümüz sanatı konusunda birtakım kurgular oluşmaya başladı. Bir müzayede aracılığıyla bir piyasa oluşturulmaya çalışılıyor. Bunun çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Birtakım insanları pazar oyunlarına götürüyorlar gibi geliyor bana. Sanatçıların sanatına yönelik müzayede yapısının Türkiye’de özellikle son zamanlarda Türk sanatı açısından yanlış yönlenmelere neden olabileceği kanaatindeyim. Ömer Uluç’un eserinin 500 bin TL’ye satılmasının, Burhan Doğançay’ın eserinin 1 milyon TL’den satışa sunulmasının artı getirisi var. Fakat bunu tüme yaydığınız andan itibaren bir piyasa oluşturma meselesine doğru gider. Sanatçılar ve kitle farklı yönlendirilmeye başlıyor. Parası olan, gidip bir sanatçının belli bir sistemle yapıtını 10 milyardan mesela 100 milyara çıkarabilir. Bu da toplumda yanlış yönlenmeye neden olabilir. Kitle “Bu kadar yüksek fiyata satıldığına göre bu eser çok değerli” diye düşünebilir. Benim mesela sergilerim oluyor. Eserler oralardan, galerilerden, atölyelerden satın alınabilir. Eserler neden müzayedeler aracılığıyla gündeme geliyor ki?
- 1 milyon TL bu eserin gerçek değeri midir değil midir, bu konuda bir şey söylemek doğru değil. Ama Burhan Doğançay sanatımızın en önemli aktörlerinden biri. Onun yüceltilmesinden gurur duyarım. Eseri 2 milyon TL’ye de satılsa sevinirim. Sanatçıyı tartışmıyorum. Ama para pul konusunda konuşmak istemiyorum. Biraz fazla para pul üzerinden gitmeye başladı sanki her şey. Borsa gibi olmaya başladı bu iş. Koleksiyonerler resimleri kâr amaçlı müzayedelere getiriyorlar ve estetik değerler geri plana çekilebiliyor. Bir mal pazarlanıyor. Günümüz sanatı açısından bu kadar aktif müzayede hayatı bana ters geliyor. Yakında bir hukuki tedbir alacağım. Firmalara yazı yollayarak, onayım olmadan kendi yapıtlarımın hiçbir şekilde müzayedelerde yer almasına izin vermeyeceğim.
“Kriz bu piyasayı vurmadı; resim, altından daha değerli oldu”
İnci Aksoy (Ekav Sanat Merkezi)