Abdi İpekçi, İstanbul'un en işlek, en renkli caddelerinden biri. Cadde boyunca pek çok kafe ve restoran var.
Son günlerde bu caddede yeni açılan mekanlardan birinin kapısında kuyruklar oluşuyor. Bu mekan Beymen mağazasının giriş katında yer alan, Londra ve New York'taki brasserie'lerin havasını aratmayan Nişantaşı Brasserie Restaurant-Cafe-Bar. Artık davetlerin öncelikli adresi olan Nişantaşı Brasserie geçtiğimiz pazar günü iki davete ev sahipliği yaptı. Bunlardan ilki Cem Boyner'in arkadaşlarına verdiği brunch'tı. Portakal Sanat ve Kültür Evi'nin sahibi Raffi Portakal da gerçekleştirdiği 2003 Kış Müzayedesi sonrasında konuklarını yine burada ağırladı.
Mekanın dekorasyonunu yapan Zeynep Fadıllıoğlu konsepti oluştururken New York ve Londra brasserie'lerini yeniden yorumlamış, 1950'li yılların havasını vermek için de art-deco tarzını seçmiş. Mekanın restoran bölümü aynalarla zenginleştirilirken, ahşap ve derinin bir arada kullanıldığı bar kısmında büyük bir avize dikkat çekiyor. Etraftaki antika parçalar da göze çarpan detaylardan. Boyner Grubu'nun sahibi olduğu, Metin Fadıllıoğlu'nun işletmeciliğini üstlendiği (Cem Boyner ile işletmeci Metin Fadıllıoğlu daha önce Londra'daki Çintemani Restaurant için de işbirliği yapmıştı) mekan kafe, bar ve restoran olarak hizmet veriyor.
Mönüde Fransız yemekleri ağırlıkta Ağırlıklı olarak Fransız yemeklerinin sunulduğu Nişantaşı Brasserie'nin aşçısı bir Fransız olan Jean Pierre Jung. Jung mönüyü hazırlarken Avrupa brasserie'lerinin klasik yemeklerini günümüze uyarlamış. Mönü; başlangıçlar, salatalar, balıklar, ana yemekler ve tatlılardan oluşuyor. Fransız usulü soğan çorbası, ballı rol ekmekler ile ördek ciğeri, limonlu tereyağı soslu dil balığı, steak tartar ve creme brulee mönüdeki seçenekler arasında.
İşletme müdürü Ayşem Ateşdağlı mekanın klasik brasserie mutfağına sahip olduğunu söylüyor: "Brasserie'yi Fransızlar sabah saatlerinden başlayıp gece sonuna kadar hizmet veren, bir kahve içmek için de uğranılan ama güzel bir
yemek de yenebilen mekan anlamında kullanıyor. Bizde Fransız yemekleri ağırlıkta. Ama hafif bir şeyler yemek isteyenler için mönümüzde salatalar, sandviçler, tartlar da var."
Nişantaşı Brasserie'de İtalyan, Fransız, Şili, Arjantin ve Türk şaraplarının yanı sıra farklı tat ve renklerdeki egzotik kokteylleri içmek de mümkün.
"Günün her saati için kullanılabilecek bir yer" Hafta sonuna hem
kahvaltı edip hem de yoldan gelip geçenleri seyrederek başlamak istiyorsanız burada Türk, Fransız ve İngiliz kahvaltılarından birini seçebilirsiniz. Ancak, 80 kişi oturma kapasiteli mekan günün her saati o kadar kalabalık ki yemek için rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Yer bulamadığınızda beklemek için mekanın kaldırımında yer alan ve ısıtıcıların bulunduğu 25 kişilik bölümünü kullanabilirsiniz. Burada müşterilerin muhabbet etmelerini engellemeyecek şekilde hafif müzik parçaları çalınıyor.
Ateşdağlı mekanı günün her saatinde tercih edilebilecek bir yer olarak tanımlıyor ve ekliyor: "Müşterilerimiz genelde 25 yaşın üstündekiler. İşkadınları ve işadamlarının dışında ev kadınları, sanatçılar, yıllardır Nişantaşı'nda yaşayanlar geliyor. Alışılagelmiş, standart bir restoran mönümüz yok. Müşteriye farklı lezzetler sunmaya gayret ettik" diyen Ateşdağlı'ya göre fiyatları son derece ölçülü.
Müşterilerden fotoğrafçı Tamer Yılmaz'ın "Paris'teki kafeler gibi yaz-kış iç mekanında ve kaldırımdaki masalarda tek başına kitap ve dergi okuyarak kahvenizi yudumlayabileceğiniz bir mekan" diye tanımladığı Nişantaşı Brasserie hafta içi 10.00-01.00, hafta sonları 12.00-24.00 saatleri arasında açık. Artık bu mekana uğrayıp kahvaltı mı yapacağınıza, öğle yemeği mi yiyeceğinize, arkadaşlarınızla çay mı içeceğinize, akşam yemeği mi yiyeceğinize yoksa barda içki mi içeceğinize karar vermek size kalıyor. Tel: (0212) 343 04 43