29.09.2024 - 02:01 | Son Güncellenme:
Diyetisyen Feride Ağır - Geçtiğimiz günlerde ani bir kalp krizi ile hayatını kaybeden Metin Arolat’ın ardından sanatçı dostları yaptıkları açıklamalarda iki aydır şok diyet yaptığını ve buna kalbinin dayanmadığını söyledi. Metin Arolat’ın yakın dostu Demet Sağıroğlu; “Biz sanatçılar zaman zaman böyle ölüm diyetleri yaparız. Metin’de 2 aydır şok diyet yapıyordu. Zannımca kalbi dayanmadı” şeklinde açıklama yaparken bir kaç hafta önce rahmetli Metin Arolat’ın da bir röportajında; “ 2 ay önce 98 kilo ile diyete başladım. Şuan 78 kiloyum. Sabah sadece 2 haşlanmış yumurta yiyor ve gün boyu acıktıkça su içiyorum. Zaten vücut bir süre sonra açlığa alışıyor. Verdiğim kilodan memnunum” şeklindeki sözleri de Demet Sağıroğlu’nu destekler nitelikteydi.
Kaslar erir, yağ gitmez
Kalp krizini şok diyet mi tetikledi kesin olarak bilemiyoruz ama bu çok güçlü bir ihtimal. Çok düşük kalorili dengesiz diyetler vücuttaki su ve kas kütlesinde hızlı kayıplara neden olarak tartıda sizi mutlu etse bile gerçekte kilo kaybı olarak değerlendirilmez. Kas kütlesinden en çabuk etkilenen organ kalptir. Tüm vücutta görülen kas kaybı en çok kalpte görülür; yani kalp kasları hızla erir. Hızlı kilo verme sonucu kalp ritminde bozulmalar, ani kalp krizleri ve ölüme neden olabilir. Kilo verirken asıl olan vücut yağ dokusundan kaybın olması. Vücutta yağ dokusu kaslara göre daha fazla hacimde yer kaplar. Bu nedenle rakamlara değil, yağ kayıplarına odaklanmak gerekir.
Düşük kalorili veya tek bir besine dayalı sürekli yapılan şok diyetler başta B6, B12, çinko, demir, magnezyum ve kalsiyum olmak üzere vitamin ve minerallerin eksik alınmasına neden olur. Kansızlık (anemi), saç dökülmesi, yorgunluk, bağışıklık sisteminin çökmesi, halsizlik, hızlı yorulma, kalp çarpıntısı, ter ve ağız kokusu, hastalıklara karşı direncin azalması, ağızda yaralar, vajinal mantarlar, menstrüal döngüde bozukluk, kısırlık gibi birçok sağlık sorununa yol açabilir veya kalıcı hasarlar bırakabilir. Düşük karbonhidrat içeren şok diyetle zayıflamaya çalışan kişilerde ‘seratonin’ denilen mutluluk hormonu üretimi azalır. Açlık, kan şekerinin ve tansiyonun düşmesi, yetersiz vitamin ve mineral alımının olmasıyla da bu durum kişilerin kaygı, stres, uykusuzluk ve depresyon eğilimi artar. Popüler olan şok diyetler, sağlıksız zayıflama yöntemleri kısa vadede fazla kilo verdiriyor gibi görünüp ilgi çekse de kesinlikle uzak durulması önerilmektedir.
Herkesin besin ihtiyacı, beslenme şekli farklıdır. En doğru ve sağlıklı olanı kişiye özel beslenme listelerinin oluşturulmasıdır. Çabuk kilo vermek hevesiyle yapılan şok diyetler ölümle dahi sonuçlanabileceği gibi aynı zamanda doğru beslenme akışkanlığı geliştirilmesini de engeller. Kış aylarını hunharca yemek yiyerek geçirip yaza iki ay kala şok diyete girenlerin sayısı azımsanamayacak kadar fazladır. Ortak özellikleri insülin direnci, kolesterol yüksekliği ve depresyon benzeri bir mutsuzlukla baş etmeye çalışmalarıdır. Zaten birkaç sene üst üste bu şekilde zayıflayıp sonrasında metabolizma hızları bozulabilmektedir.
Tiroit hastası olabilirler
Şok diyetle kilo verenler hızlıca o verilen kiloları alır ve bir süre sonra kronikleşen hastalıklarla da uğraşmaya başlarlar. İnsülin direnci, kolesterol, tansiyon, hatta tiroit fonksiyon bozuklukları sürekli yapılan şok diyetler sonrası ortaya çıkan hastalıklardan sadece bir kaç tanesi olarak sayılabilir. Çok düşük kalorili diyetler sonrası hipotiroidi görülme olasılığı yüzde 80 olarak bildirilmiştir.
”Şok diyet yaptım, vücudum nasıl toparlanır?”
“Daha önce şok diyet yaptım ve metabolizmamı mahvettim” diyenler için harika bir püf noktası paylaşacağım.
Hala kilo sorununuz varsa mutlaka profesyonel bir yardım alın ama “Eyvah kısa sürede nasıl düzelirim?” derseniz de işte size öneriler:
Sabah kahvaltı öncesi probiyotik kullanmaya başlayın.
Günde 3 litre su içine 1 çay kaşığı İngiliz karbonatı ekleyerek tüketin.
Sabah kahvaltı yapmadan güne başlamayın. Özellikle 2 ya da 3 yumurta, mutlaka 1 dilim ekmek ve 3 tam ceviz içeren güzel bir kahvaltı yapın.
Uzun süre aç kalmayın. 3 ana öğünden oluşan dengeli bir menü uygulayın.
Yemeklerinizde zeytin yağı kullanıp günde 1 avuç çiğ kuruyemişle de kaliteli yağ tüketiminizi arttırın.