Bebeklerini vegan besleyen çift hangi cezayı hak ediyor?
Vegan tartışması son zamanlarda tekrar gündeme gelmiş durumda. Avustralya'da yaşanan bir olay ise bu mesele üzerinde daha fazla düşünmemize yol açacak gibi. Çünkü bir çift, bebeklerine vegan diyet uygulamış!
3 aylık zannetmişler
"Ne anne-babalar var şu dünyada yaaa" dedirten olay Avustralya'nın Sidney kentinde yaşanmış. Yaşları 32 ve 35 olan vegan bir çift, 19 aylık bebeklerini doğumundan beri vegan beslemiş. Sonra bir gün bu bebek rahatsızlanmış ve çift de mecburen hastaneye gitmek zorunda kalmışlar. Gerçekler de bu şekilde ortaya çıkmış. Hastaneye kaldırılınca doktorlar şok yaşamış. 5 kilo olan bebek önceleri 3 aylık zannedilmiş. Bebeğin, temel ihtiyacı olan besinlerden mahrum bırakıldığı ve ona vegan diyeti uygulandığı ortaya çıkmış.
Sağlık muayenesinden hiç geçirilmemiş
Hatta düşünün, bebek ayağa kalkamıyor, emekleyemiyormuş. Tek tip beslenmiş. Anne, bebeğini sadece pirinç sütü, muz, yulaf ve patatesle beslediğini itiraf etmek zorunda kalmış... Bebeğin doğduktan sonra hiç hastaneye götürülmediği, hiçbir sağlık muayenesinden geçirilmediği de keza kabak gibi ortaya çıkmış. Çift hakkında soruşturma başlatılmış. Çiftin 'çocuk bakımını karşılamama', 'çocuk ihmali' gibi suçlardan yargılanmaya başlandığı, 5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecekleri belirtilmiş.
Müebbeti hak ediyorlar
Biliyorum şu anda eliniz ayağınız titriyor. Vegan bile olsanız titriyor bence... Kimse kusura bakmasın ama burada bir bebekten bahsediyoruz. Vegan beslenebilir, vegan beslenmeyi savunabilirsiniz. Fakat yeni doğmuş bir bebeği, "Anne ve baba olmanın verdiği hak" bahanesiyle vegan beslemek, onu kobay faresi muamele yapmakla eşdeğer. Ve asla kabul edilebilecek bir durum değil. Doğru düzgün ses bile çıkartamayan bir bebeği yanlış yönlendirmek bu. Düpedüz istismar. Bebeklerini vegan besleyen çift bence müebbeti bile hak ediyor açıkçası...
'The Sims' oynayanlar hatırlar
Hatırlayın... 2000'lerin başında 'The Sims' oyunu çok popüler olmuştu. Çılgınlarcasına oynuyorduk. Kendimize bir ev inşa ediyorduk. İçine de birkaç 'Sim'i. Onlara yemekler yediriyorduk, işe yolluyorduk, yemekler yaptırıyorduk, birbirlerine aşık ediyorduk... Hatta bu aşk sonucunda bir bebek dünyaya geliyordu. Bebek büyüyüp çocuğa dönüşene kadar onunla ilgilenmek zorundaydık. Bebeğin bir dediğini iki yapmamak mecburiyetindeydik.
Eğer bebekle ilgilenmezseniz...
Sonra ne oluyordu peki? Derhal devreye çocuktan sorumlu Sims bakanı filan devreye giriyordu. Önce uyarı geliyordu. "Çocuğunu besle!" ya da "Çocuğunla ilgilen!" diye. Bu durum bir kez daha tekrarlandığında ise geçmişler olsun, çocuk ellerinizden alınıyordu. Tıpkı İrlandalı efsanevi rock grubu The Cranberries'in en mükemmel videolarından 'Animal Instinct'in klibi gibi oluyordu. Avustralya'daki olayda da çocuğun söz konusu aileden alındığını belirtmemize gerek yok diye düşünüyorum.
Hayatı boyunca sağlık problemi yaşayabilir
Sidney'de yaşanan bu olaydan sonra veganlığa dair düşünceleriniz daha net olabilir diye düşünüyorum. Veganlığı kötülemek için söylemiyorum bunu. Tam tersi veganlığın ne olduğunun ve ne olmadığının da bu olay sayesinde daha net anlaşılacağını düşünüyorum. Bir bebeğin vegan diyetine tabi tutulmasının ona ne büyük zararlar verdiği ortada. Kanıtlanmış. Bebeğin sağlık sıkıntıları detaylı bir şekilde paylaşılmış. Bundan sonrası herkesin kendi düşüncesi açıkçası. Ama o bebeğin hayatı boyunca çeşitli sağlık problemleri yaşayacağı da ortada.
İlla bebekler de 'standart dışı' mı olmalı?
Veganlıktan ziyade anne ve baba olmanın sınırlarına Molatik oldum ben açıkçası. Vegan bir anne-babanın bebeği vegan beslenmeli mi? Yoksa bu tarz şeylere çoluğu, çocuğu karıştırmasak mı? Genelgeçer anne-baba kuralları neden önemli? Standart bir anne-baba olmamak, alternatif düşünceleri benimsemek, alternatif alışkanlara sahip olmak ille de çocuğa sirayet etmeli mi? Cevap bence çok basit. Birçoklarımız subjektif anne-babalar tarafından yetiştiriliyoruz ve bence dünyadaki problemlerin sebebi de yüzde 50 bu.
"0-6 yaş önemli" diye boşuna demiyorlar
Eğitim ailede başlıyor. Anne ve babayla geçen çocukluk dönemi çok önemli. Boşuna "0-6 yaş önemli" demiyorlar. O dönemlerde yaşanan fiziksel ve psikolojik sorunlar bütün bir hayatı etkiliyor çünkü. 35 yaşında ruhsal problemler yaşadığınızda ve bir doktora başvurduğunuzda ne oluyor? Hooop, çocukluğunuza dönüyorsunuz. Ve aslında birçok sıkıntınızın kaynağının 0-6 aralığındaki bir sorundan ötürü yaşandığını fark ediyorsunuz. Yani anne-baba ile geçen bu süre, onların çocuklarına olan yaklaşımları çok ama çok önemli.
'Benim çocuğum benim kararım' bencilliği
Ve ne yazık ki birçok anne-baba hata yapıyor. Kimi yüzde 90 kusurlu, kimi yüzde 1. Ama mutlaka bir ihmal yaşanıyor. İlla veganlık/vejetaryenlik olarak bakmayın olaya. Anneniz bamya sevmiyorsa bamya yemiyorsunuz mesela. Sonra da hayatınız boyunca bamya yemeğine mesafeli oluyorsunuz. Halbuki o anne, kendisi sevmese bile çocuğu için en doğrusunu düşünmek zorunda. Fakat işte düşünemiyor. "O sevmiyorsa çocuğu da sevmeyecek! Benim çocuğum benim kararım" bencilliğini seçiyor.
Bebeğin söz hakkı yokken...
Annemiz ve babamız sayesinde doğduk, onlar sayesinde yaşıyoruz. Ama bu, onların tapulu malı olduğumuz anlamına gelmiyor. Onların kanından canından geliyor olmamız göbek bağımızın kesilmediği anlamına gelmiyor. Çocuklar bir zaman sonra "Hayır!" diyebiliyor. Asıl mesele, çocuğun söz hakkı olmadığı o bebeklik döneminde anne-babanın sergilediği ve pek de farkında bile olmadığı 'bencil' tavır... Umarım Avustralya'da yaşanan ve bence gayet büyük bir skandal olan bu olay ebeveyn olmanın ne demek olduğuna dair bir kez daha durup düşünmemizi sağlar...