Daha mutlu olmak için neler yapılabilir?
Malum zor süreçlerden geçiyoruz. Herkesin sabrı biraz biraz tükenmek üzere. Dünya genelinde depresyon ve anksiyete vakalarında artış var. Konuştuğumuz herkes neredeyse mutsuz. Ama mutlu olmak için hiç mi bir şey yapılamaz? Yapılabildiğini bazı doktorlar söylemiş. Neymiş bunlar gelin hep birlikte Molatik olalım...
Kornavirüsle birlikte herkes kendi ruh sağlığına ve psikolojisine daha da odaklanmaya başladı. Pandemiden beri sarf edilen en sık kelimelerden biri psikolojik dayanıklılık. Psikiyatrist Samantha Boardman psikolojik dayanaklılığı güçlendirmek için tavsiyelerde bulunmuş.
İlk beş dakika önemli
Genellikle 'nasılsın' sorusu pek içten sorulmuyor. Ama insanın kendin "Nasılım" diye sorması ise bambaşka bir serüvene yol açabilir. Dr. Jackson da her sabah kendimize sabah kalkar kalkmaz 5 dakika ayırıp "Nasıl hissediyorum" diye sormamızı tavsiye ediyormuş. Sessizlik içinde bunları düşünmek, yıkıcı duygularla yüzleşip stresten arınmanızı sağlayacak değişiklikleri yapmanızı sağlayabilirmiş. Her sabah on dakika halıyla yüzleşenler ses etmeseniz de ben sizi anlıyorum. Olsun ama siz yine de bir kendinize "Naber ya" deyin. Ne olur ne olmaz.
Pozitif mikro anlar
Beyin yapımız genelde güzel şeyler yerine olası tehditlere odaklanma eğilimindeymiş. Dr. Boardman bu kötü alışkanlığı karşı küçük pozitif anlar, bize neşe getiren şey ve kişilere temas etmemiz gerektiği kanaatinde. "Anlamlı bir bağ ya da canlandırıcı bir aktivite, kaçınılmaz bir şekilde karşılaşacağımız stresle bizim aramızda tampon görevi görerek dayanıklılığımızı artırıyor" diyor psikoloğumuz. Bir arkadaşınızı aramak da, en sevdiğiniz müzik parçalarını dinlemek de sizin 'mikro-anlarınız' olabilir. Bu anları hayatınızın rutin bir parçası yapmayı, unutuyorsanız da telefonunuza alarm kurmayı unutmamalıymışız. İki üç bahar geldi güneş açtı diye mutlu olan kardeşlerim doğru yoldasınız devam edin.
Teknoloji ile ilişki
Çağımızın genel problemlerinden biri de sosyal medya. Eğlenceli iyi hoş ama genç ve yetişkinlerde kaygı problemine yol açıyormuş. Açabilir. İklim krizi, savaş, pandemi vs. derken sosyal medya da bir kaygıya yol açsın hiç problem değil. Boardman internette iş dışında iki saatten az aman geçirilmesini tavsiye ediyormuş. Boardman doktora "Ok boomer" diyecek milyonlar sıralayabilirim ama okumuş adam haklıdır deyip susuyoruz.
Sınır çizin
Psikolojik dayanıklılık için sınır belirlemek çok önemli bir özellik. Hayatınızda neyi isteyip neyi istemediğinizi çektiğiniz sınırlarla belirliyorsunuz. Bu durum için Jackson, "Dayanıklılık çoğu zaman dışa bağımlı olmamakla karıştırılıyor. 'Ufaldıkça ufalayım ki diğerlerine destek olabileyim' düşüncesi gibi. Ancak dayanıklılık daha çok kendi ihtiyaçlarınıza önem vermekle ilgili. Örneğin bir arkadaşınızla yemek planı yaptıysanız fakat evde kalıp dinlenmeniz gerekiyorsa, bu planı başka bir tarihe çekmekle ilgili sorun yaşamamalısınız. Ya da iş yerinde kafanız dağınıksa ve desteğe ihtiyaç duyuyorsanız, bunun için yöneticinizden ya da iş arkadaşınızdan yardım istemeye çekinmeyin" demiş. Sınır çizmek başta zor ya da kötü gelebilir ama nihayetinde duygularınızı paylaşıp suçluluk çekmeden 'hayır' diyebildiğiniz zaman, enerjinizi sizi kötü hissettiren şeylere harcamamış olacaksınız. Bunu 'hayır' diyemeyen arkadaşlara nasıl anlatacaksın ey Jackson kardeş. Kolay olsa herkes yapar. Söylemesi kolay da, ya uygulaması?
Uzun lafın kısası aslında birkaç yerde mutluluğu aramak bu kadar zor olmamalı. Evet biraz ağır şartlarda yaşıyoruz ama hiç değilse arada bir yüzümüz gülebilir. Her an mutlu olmak mümkün değil ama mutsuz olmak da suç değil. O sebeple ne yapalım kendimiz için bir şeyler yapalım. Zor olan bu hayatı daha kendimize zorlaştırmayalım. Sevelim sevilelim sevmeyeni dövelim. Teşekkürler, iyi günler. Mutlulukla kalın...