4 yaş sendromu sabaha karşı 4'te kapıya dayanırsa...
Her şey sabaha karşı 04:00'te başladı. Sıcacık yatağımda kıvrılırken, duyduğum sesle irkildim. 'Anneee Miniş'im neredeee?'... 'Ne Miniş'i, saat kaç? Onca oyuncağın arasında, adı gibi Miniş'i nasıl bulayım! Uykucuğum da gitti, ben oldum Miniş' diye söylenirken dedim acaba hangi yaşın sendromu kapımızda? Bu sendromlar ne zaman biter? Bizim kız dört yaşında. Artık ailelerin korkulu rüyası olan iki yaş sendromunu atlattık, diye sevinirken sürekli sendromgiller varmış da yaşaya yaşaya haberimiz olacakmış. Sırada cillop gi
Hayır diyorum sana, hayır...
"Dört yaş sendromunun en belirgin özelliği, çocuklar henüz tam olarak algılamamış olmalarına rağmen, her şeye rahatlıkla hayır cevabını verirler." Uzmanların kilit cümlesi bu! Her şeye hayır! Cemre'm sabah kreşe giderken annesinin sabrıyla bir güzel oynuyor! Normalde uyumlu, ikna edilmesi kolay bir çocuk olup bu zamana kadar yüreğime su serpmiş olsa da bu aralar 'Hayır'lı yanıtlarla uğraşıyoruz. "Hayır onu giymem", "Hayır o çorabı istemiyorum", "Hayır, saçımı toplamam", "Hayır yemem-içmem" gibi... İstediği bir şey bile olsa "Hayır" diyor. Bazı sabahlarımız kriz, bazı sabahlarımız huşu içinde geçiyor. Hele o çorap istekleri yok mu? Bıraktım artık, üstü yazlık, altı kışlık, bir ayağında kırmızı, bir ayağında yeşil çorapla kombinlenen (!) 'ne bulduysam giydim trendiyle' yola çıkıyoruz!
Ebeveyn sendromu yok mu?
Peki anne-babanın sendromu yok mu? O hangi yaş aralığına denk geliyor. Sürekli çocukları ikna etme çabasıyla kelime dağarcığımız gelişiyor, oyunlar üreterek kandırma çabalarımızla beyin jimnastiği yapıyor, Alzheimer riskini azaltıyoruz! Sendroma fırsat kalmıyor!
Sokakta sendrom mu kalır?
Canım bizim zamanımızda sendrom mu vardı? Sokakta büyüyen çocuk sendromu vardı da biz mi yaşamadık? Anneciğimin dediği gibi "Hamilelikte veriyorlar anneye ilaçları, çocuklar çok hareketli ve zeki oluyor!" Doğruluk payı olabilir! Eskiden kırk gün gözünü açamazmış bebekler şimdi, fıldır fıldır... Onlar da haklı deyip yine de anne duygusallığına bürünürüm. Dört duvar arasında halka içinde, olduğu yerde gezinen hamster gibi dönüp duruyorlar evlerin içinde...
Şimdiki çocuklar yorulmuyor
Sokaklarda çocukluğunu yaşamış son nesilden biri olarak o günlerdeki tek sendrom, ezan sesinin duyulmasıyla annenin seni eve çağırmasıydı. Ter içinde kala kala sokaklar arasında koştururduk. Öğünlerimiz de şimdiki gibi planlı olmazdı. Sepetle salınan ekmek arası peynir, domates ve üzerine salça sürülen ekmeklerin tadına doyum olmazdı. Eve sadece su içmeye uğrar, saatlerce oyun oynardık, sonra da güm yatak! Şimdiki çocuklar yorulmuyor, çünkü koşturmuyor ve enerji atmıyor. Yuvaların ve okulların dışında özgür alanlarda oyun kuramıyor, sonra gelsin sana sendromlar! Yerim sendromlarını!
twitter.com/yelizaras
instagram.com/izli_yorumm
yeliz.aras@milliyet.com.tr