Kaz Dağları'nda gezilecek yerler... Yemyeşil bir yolculuk sizi bekliyor!
Dağların heybeti, huzuru, keyfi veya manzarası içinde kendimizi kaybederken hissettiğiniz duyguları tarif ederken her zaman bir haz duyarız. Çünkü doğa her zaman insanı mutlu eder. Bol oksijeni, zirveden deniz kıyısına kadar inen ormanları ile Kaz Dağları insanda ayrı bir merak uyandırır. Çünkü bu dağın efsaneleri vardır. Mitolojide İda Dağı olarak bahsedilen Kaz Dağları'na gelin hep birlikte Molatik olalım...
Çanakkale Babakale'den başlayarak Balıkesir Akçay'a kadar uzanan, Edremit Körfezi'nin 135 kilometrelik kıyı şeridini kapsayan ve 1775 metreye kadar yükselen zirvesiyle içinde yüzlerce hikâye barındıran Kaz Dağları ve çevresi dört mevsim turistlere hitap eden özelliği ile her yıl milyonlarca misafir ağırlıyor. Onlarca gezilecek görülecek yer içeren Kaz Dağları'nı incelemeye körfezin en ucundan başlayabiliriz. Babakale, Çanakkale Boğazı ve Edremit Körfezi'ne varan gemilerin aynı anda görüleceği yer olarak stratejik bir konuma sahip. Bu stratejik noktaya gözetleme ve korunma amaçlı 1729 yılında yapılan kale, Osmanlı İmparatorluğu’nun yaptırdığı son kale olarak bilinir. Hemen yakınlarında bulunan Berham, Antik dönemdeki Adıyla Asos'ta yaşam Tunç Çağı'ndan beri kesintisiz bir şekilde devam etmiştir. Antik dönem için bölgedeki tek limana sahip olması sebebiyle zenginleşen şehirde yaşam hep devamlılık arz etmiş. Bölgeye özgü olan taşlar, lahit mezar ticaretini aktif kılarak limanın günümüze kadar ayakta kalmasına katkı sağlamıştır. Bu yer tapınağı, kilisesi, agorası, surları, meclisi, eğitim binası, tiyatrosu ve limanıyla görülmeye gereken yerler listesinin başlarında yer alan etkileyici bir bölgedir.
Zeus'un Hera'yı görüp aşık olduğu yer
Adatepe köyü, taş evleriyle, kendine has mimarisiyle turistlere görsel sunarak mistik bir hava yaratıyor. Aynı zamanda köyün doğal yapısı devlet tarafından koruma altına alınmış. Kaz Dağı’nın Edremit Körfezi’ne doğru inen eteklerindeki zeytin ağaçlarının denize kadar uzanan manzarasında fotoğraf arşivlerinize burada bir yenisini daha ekleyebilirsiniz. Bu manzaraya en hâkim olan yer ise Zeus Altarı’dır. Böylesine eşsiz bir manzaraya sahip olan konumun bir de hikâyesi olmalı elbette. Bu hikâye bizi Yunan mitolojisine götürecek. İlyada Destanı'nda bahsedilen olaya göre tanrıların babası Zeus, Truva Savaşı'nı burada bulunan Gargaros Tepesi’nden takip etmiş. Bu tepeye çamlık ağaçların arasındaki taş döşeli yoldan geçtikten sonra kayanın oyularak yapıldığı bir merdiven ile çıkılıyormuş. Burada bulunan sunakta tanrılara adaklar adanmaktaymış. Burası aynı zamanda Zeus'un, eşi Hera’yı görüp aşık olduğu yer olarak da bilinirmiş. Eteklerinde birçok şirin köy saklayan Tahtakuşlar köyündeki etnografya müzesini mutlaka gezmelisiniz. Burası Türkiye'de ilk defa bir köyde kurulan etnografya müzesi olarak biliniyor. Taş evlerden oluşan, doğasıyla kendine hayran bırakan, gidenin dönmek istemeyeceği Yeşilyurt köyünde Pers, Truva, Atina, Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait izlere rastlamak mümkün. Çamlıbel, Kızılkeçili, Güre, Altınoluk köyleri de görülmesi gereken civar köylerden bazılarıdır.
'Sarı Kız'ın hikâyesi
Marmara ve Ege bölgelerini birbirinden ayıran dağ olma özelliği olan Kaz Dağları'nın 3 tepe noktası bulunuyor. Bu tepelerden birinde türbe bulunur. Efsaneye göre 'Sarı kız', babası ile birlikte yaşarmış. Babası hacca gidince köyün erkekleri 'Sarı kız' ile birlikte olmak istemiş. Ancak o, hiçbir kimseyi kabul etmemiş. Duruma içerleyen erkekler onun hakkında dedikodu yaymışlar çevreye. Döndüğünde köye yayılan haberi alan baba, kızını öldürmek için tepelerden birine çıkarsa da onu öldürmeye kıyamamış ve orada bırakmış. Sonları köye misafir olarak gelen insanlar yollarını kaybettiğini yanında kazlar olan bir kızın kendilerine yol gösterdiklerini anlatmaya başlamışlar. Baba, bu kişinin kendi kızı olduğunu düşünmüş ve kızını bıraktığı yere gitmiş. Kızını görünce sevinmiş ve ondan bir bardak su istemiş. Elini körfezden uzatıp tasa su doldurduğunu görünce ermiş olduğunu düşünmüş. O sırada üzerine kara bir bulut çöken kız bir anda yok olmuş. Daha sonra babası yaşamı boyunca hep kızını dağlarda arasa da bulamamış ve bir tepede vefat etmiş. Bugün kızın bırakıldığı söylenen tepeye Sarı kız Tepesi, babanın öldüğü söylenen yer 'Baba tepe' olarak kayıtlarda yer almış. Türbe ise 'Sarı Kız Tepesi'nde bulunuyor.
Zeytincilik önemli gelir kaynakları arasında
On binlerce yıldır yetiştirilen ve insan sağlığına oldukça faydası olduğu tespit edilen zeytincilik bölge halkının en önemli gelir kaynaklarından biridir. Adatepe’de bulunan Zeytinyağı Müzesi'ni ziyaret ederek insanlığa büyük katkı sağlayan bitki hakkında birçok bilgi edinebilirsiniz. Sık ve gür ormanları bulunan Kaz Dağları yağış bakımından da oldukça verimlidir. Yağan kar ve yağmurlar, dağların arasından kendisine bir yol çizerek denize ulaşması gerekir. Denize ulaşmaya çalışırken geçtiği yollardan birisi de Mıhlı Şelalesi'dir. Yolu biraz bozuk olduğu için alçak araçla gidilmesi pek tavsiye edilmez. Vardığınızda aracınızı park ettikten sonra uzunca bir merdiven ile şelaleye inebilirsiniz. Burada bir de restoran bulunuyor. Şelalenin aktığı yerde biriken buz gibi suya girme cesareti olanlar için sudan çivi gibi çıkılan yer olarak hafızalarda kalıyor. Kaz Dağları’nın oksijeni bol eşsiz doğasında çok çeşitli bitki örtüleriyle dizilenmiş yollarında gezilecek o kadar çok yer var ki halen keşfedilmeyi bekleyen yerler bile olabilir. Yüksek yerlerden gelen dereler sarp kayalardan düşerek birçok şelale oluşturuyor. Size de çevresinde kurulan mesire alanlarında bu manzaranın keyfini sürmek kalıyor. Sütüven, Hasanboğuldu, Pınarbaşı, Mehmetalanı, Darıdere ve Şahindere gibi saymakla bitmeyen her biri ayrı güzel, her biri ayrı bir huzur verici yerleri ziyaret ederek siz de keyifli anlar yaşayabilirsiniz.
Rock festivalini kaçırmayın!
Bölgenin hem jeopolitik konumu gereği hem de doğasının insanlığa kattığı faydalar sebebiyle tarih boyunca buraya birçok medeniyet yerleşmiştir. Bu medeniyetlerden biri de Antandros'tur. Antik dönemde yaşayan bu topluluk kendilerine Kaz Dağları’nın tam ortasında, Edremit Körfezi’ne hâkim bir noktada yerleşim yeri kurmuş. Afrodit kültürünün hakim olduğu kent aşkı, beden tanrısı ve ruh tanrısı olarak iki farklı şekilde nitelendirmiş. Günümüzde Altınoluk sınırları içinde bulunan antik kentinde kazı çalışmaları günümüzde devam etse de aşkı yerinde hissetmek isteyen meraklıların ziyareti bekliyor. Geçmişten günümüze Kaz Dağları'nın deniz ile buluşan kıyıları yavaş yavaş dolmaya başlamış, günümüzde yaz turizmine de katkı sağlıyor hale gelmiştir. Altınoluk, Güre, Akçay, Zeytinli gibi birbirinden güzel sahil kasabalarında çadır kampı, karavan kampı, pansiyon, kiralık villa, bungalow evler, butik oteller, termal oteller gibi her tercihe hitap eden istediğiniz yerde keyifli bir tatil geçirebilirsiniz. Zeytinli'de yaz sonu yapılan ve geleneksel hale gelen rock festivali her yıl Türkiye’nin birçok yerinden turist çekiyor. Eğlence hayatının da doruklarda hissedildiği bölge deniz turizmi için de oldukça elverişli. Körfez’in nüfusu yüz elli - iki yüz bin arası bir rakam olsa da yaz aylarında bu rakam milyonlara ulaşıyor. Tertemiz denizi ve plajları olan bölgenin deniz suyu sıcaklığı, Kaz Dağları'ndan gelen yer altı sularının deniz ile birleşmesi sebebiyle diğer bölgelere göre biraz daha soğuk olması buraya albeni katıyor.