Üçüncü bir göze neden ihtiyaç duyuyoruz?
Hatalar yapmadan doğruyu bulmamız mümkün değil. Elbette hatalar yapacağız, doğrunun peşinde koştururken hayatın dar koridorlarında sağ ve/veya sol kroşelerle mücadele edeceğiz. Kimileri bu çetrefilli yolda teyit beklerken ve kendi doğrularını bir türlü kendi başına bulamazken, kimileri de üçüncü bir gözün ihtiyacına en ufak bir gereksinim duymuyor. Üçüncü bir göze ihtiyaç duymamız ne kadar doğru, ne kadar yanlış?
Şartlanmışlık durumu var küçüklüğümüzden beri devam eden, kendini muhakkak garanti altına alma.
En güzel örnek çocukken annemizin büyük beden kıyafetleri seçerek "Seneye de giyersin" demesi.
Bilinçaltımıza ayak-yorgan-ayak feat. yorgan meselesi işlemiş durumda, "Aman uzun vadeli düşün..."
Çuvallıyoruz
Doğrular bu şekilde winzip dosyasına yüklenip bize hap olarak sunuluyor küçüklüğümüzden beri, dolayısıyla tecrübe eksikliğimizden mütevellit çuvallıyoruz.
Bu da şöyle bir tepki yaratıyor: "Tek başıma ayakta kalacağım ve kimseye ihtiyacım olmadığını en başta kendime ispatlayacağım."
Peki bro'cuğum, peki sista'cığım, peki kar'şim benim...
Ama o "Dağları deldim tek başına" kafası biraz işlemiyor, yüzde 99.9 işlese bile bir yerde tıkanma yaşıyor insan.
'Mükemmel olsun' denildikçe...
Üçüncü göze muhakkak bir yerde ihtiyaç var, çünkü...
Herkes her şeyi 'en iyi' bilemez ya da herkes her şeyi 'en doğru' yapamaz.
Zaten böyle bir iddia da beslememeli; çünkü "Mükemmel olsun" denildikçe daha da çok kusurlar göze çarpıyor, algıda seçicilikten ötürü insan kusur üstüne kusur buluyor.
Ve kusuyor!
"Üçüncü göze ihtiyacım yok" denilmese, o inat bi' kırılsa, onun yerine "Gerekirse yardım çağırabilirim ama şimdilik durum stabil, her şey kontrol altında" denilse doğruya daha doğru ulaşmaz mıyız?
Eğri oturalım, doğru konuşalım ve akıl ve/veya fikir almaktan korkmayalım.
twitter.com/mayksisman
instagram.com/mayksisman
youtube.com/mayksisman
can.sisman@milliyet.com.tr