Porno endüstrisi üzerine düşünmeli miyiz?
Netflix yapımı 'Seksi Kızlar Aranıyor' isimli belgesel, porno endüstrisinin isterse insanı ne kadar ileri seviyeye çıkarabildiğini veya yerin dibine sokabildiğini gösteriyor. Cinsel ihtiyaçlarımız doğrultusunda, bizi zevke duyarlı ve hazır hale getiren bu endüstrinin tüketicisi olmak mı doğru olur; yoksa bu içeriği sunan olmak mı? Aslında olay tam olarak bu sorunun cevabında!
Porno yıldızı olmak isteyen kızları anlatan bu belgesel, aslında sosyal medyanın, magazinlerin kucağında olma ve herkesin diline dolanma hayalleri kuran genç ve ‘seksi’ kızları anlatıyor. Bu kızlar porno endüstrisini keşfediyorlar. Kim Kardashian, Paris Hilton gibi olabilmek için şirketlere başvuruyorlar.
Peki ünlü oluyorlar mı? Evet. Çünkü porno, en çok alıcısı ve en aktif tüketicisi olan bir sektör. Bu kadar tüketicisi olması da, başroldekini kolayca ünlü yapıyor haliyle.
Onların da işi bu!..
Ancak hayalleri beklediği gibi gelişmeyen bu kızlar, tüketicilerinin şiddetine maruz kalıyor. En garip olanı da bu belki de. Hem sunulan içeriği tüketip, hem de bunu sunanlara nefret ve kin kusmak... Bu insanlar işlerini "Et parçası, zevksiz" olarak tanımlıyorlar. İzleyenlere sunulan kurgulu çekimler bazen saatlerce sürebiliyor. 10 dakikalık kısa bir erotik film, 5 saat çekimle ortaya çıkabiliyor. İzleyenler ise, zevk odaklı oldukları için bu insanları çeşitli uygunsuz ifadelerle yargılıyorlar.
Şunu unutmamak lazım: Porno, bir endüstri. Hizmet sektörü içinde sayılıyor. Bu içeriği sağlayan insanların da özel hayatları ve partnerleri var. Bunun bilincinde olunca belki daha az yargılarsınız.
Sibel Kekilli de bu bilinçsizlik üzerinde çok savaş verdi ve en sonunda da sosyal medyadan çekildi.
En doğrusunu yaptı bence. Neden mi? Çünkü haz alıp, bu içeriği tüketip hiç tüketmemiş gibi bütün kötü fikirlerini ve yargılamasını etrafa ateş açarcasına kusan insanlardan kurtulmak için en güzel yöntem bu!
Seksi Kızlar Aranıyor, aslında sizin içinizdekileri değiştirmeye yetecek şekilde. Yeter ki görmek isteyin.