Türkiye'yi 6 Şubat Pazartesi günü sarsan tarihi depremler yaklaşık 45 bin can aldı, binlerce bina yerle bir oldu. 7.7 büyüklüğündeki ilk sarsıntı duyulur duyulmaz birçok ülke Türkiye'ye doğru arama kurtarma ekiplerini yola çıkardı. Resmi verilere göre, depremin ilk haftasında enkazlar taranırken aynı anda 10 bini aşkın yabancı arama kurtarma uzmanı sahadaydı. Azerbaycan'dan Yunanistan'a, ABD'den Avustralya'ya, Hindistan'dan Meksika'ya, Brezilya'dan Irak'a, Rusya'dan Almanya'ya 80'i aşkın ülkeden gelen ekipler yüzlerce insanı enkazlardan sağ çıkardı.
Birleşmiş Milletler'e bağlı Uluslararası Arama-Kurtarma Danışma Grubu (INSARAC), Türkiye'ye koşan dünyanın dört bir yanından 11 bini aşkın uzmanı yardım müdahalesinin zirvesi olarak niteliyor. INSARAC lideri Winston Chang, "Bu daha önce görülmemiş bir dayanışma seviyesinin güçlü şekilde sergilenmesi" diyor.
Deprem bölgesinde hayat kurtaran ekipler arama kurtarma çalışmalarının tamamlanmasıyla ülkelerine döndü, havalimanlarında gözyaşlarıyla karşılandı. İngiltere'den yardıma koşan 77 kişilik arama kurtarma ekibi, yaşadıklarını The Guardian gazetesine anlattı.
'Enkazın ortasında yaşam: İngiliz uzmanlar Türkiye'deki kurtarma çalışmalarına dair' başlığıyla yayımlanan haberde, Lancashire itfaiyesinden Wayne Ward, 6 Şubat sabahı Dışişleri Bakanlığı'nın koordinesinde telefonuna bir mesaj geldiğini söylüyor. Birkaç saat içinde Türkiye'ye gitmek için yedi yaşındaki ikiz kızlarıyla vedalaşan Ward, çantalarını topladı ve ilk ekipte yer alan 14 arkadaşıyla uçağa bindi.
Hatay'a ulaşan ekibin tam anlamıyla bir yıkımla karşılaştığını aktaran 41 yaşındaki uzman, harabeye dönmüş binalar ve yarılmış yolların yanı sıra duyduğu ambulans ve polis sirenlerine enkazlardan yükselip gökyüzünü kaplayan toz bulutunun eşlik ettiğini kaydetti.
"Kötü hissetmek ya da endişelenmek için zaman yoktu" diyen Wayne Ward, hemen kurtarabildikleri kadar insanı kurtarmak için işe koyulduklarını belirtti. Ekibin liderliğini üstlenen Ward, Hatay'da bir enkazda çalışmaya başladıktan yarım saat sonra 91 yaşındaki bir kadını ikiye bölünmüş bir binanın ilk katından kurtardıklarını bildirdi.
Afganistan'da 15 yıl görev yapan İngiliz uzman, enkazdan sağ salim çıkarılanların yanı sıra çok sayıda ceset de bulduklarını, yakınlarını kaybeden aileler için cesetlere ulaşılmasının çok şey ifade ettiği bilgisini verdi.
Bir başka İngiliz itfaiyeci Adam Varey, Gaziantep'e inen ilk askeri kargo uçağındaydı ve Türkiye onun ilk zor kurtarma göreviydi. "Bunun şimdiye kadar içerisinde yer aldığım her şeyden daha büyük olacağını derhal söyleyebilirim" diyen Varey, stadyum yakınlarına çadırlarını kurup İspanya, Hong Kong, Kore ve İtalya'dan gelen ekiplerle buluştuklarını aktardı. Buzlanmış çadırlarında her sabah uyandıklarında enkaz altında kurtarılmayı bekleyen depremzedeleri düşündüklerini dile getiren İngiliz uzman, 17 saatlik bir kurtarma operasyonunun detaylarını anlattı:
"Bütün ekip enkazda sıkışıp kalan bir kadın ve erkeğe ulaşmak için tünel açarken, çalışmayı düşüp düşmeyeceklerini sürekli merak ederek izledim. Dürüst olacağım, Hatay'dayken tüm hayatımda hiç olmadığım kadar korktum. Yıkım şimdiye kadar gördüğüm her şeyden daha büyük. Ancak en çok hatırladığım enkazdaki çocuk oyuncakları ve kitapları arasında canlı ulaştığımız depremzedeler ve yerel halkın cesareti. İnsanları hiç bu kadar cesur görmedim."
İngiliz ekibindeki bir diğer uzman, 51 yaşındaki Jim Davison'dı. 2011'de Japonya'daki tsunamide görev yapan Davison, Hatay'da yaşadıklarını "Kuşkusuz, Türk halkının felaketle baş etme şekli inanılmazdı. Oraya ilk vardığınızda, 'Aman tanrım, bu bütünüyle bir kaos' diye düşünüyordunuz" cümleleriyle dile getirdi.
En başarılı kurtarmalardan bazılarının koşarak yanlarına gelen yerel halkın enkaz altında ses duyduklarını söylemesiyle gerçekleştiğini belirten Jim Davison, "İnsanlarda insanlığı görmek muazzam. Bugünlerde herkes herkesten bıktı, haberlerde hep bir kıyamet ve kasvet var gibi. Ancak insanlığın güzel bir şey olduğunu fark ettiğiniz belirli zamanlar var" diyor.
Türkiye'ye kalabalık bir kurtarma ekibi gönderen ülkelerden bir diğeri, Çin'di. Çin ekipleri deprem bölgesindeki çalışmalar bitince İstanbul'da Kapalı Çarşı'yı gezdi ve bu sırada tüm esnaf tarafından alkışlandı. Kurtarma ekibini taşıyan uçak Çin'e indiğinde ise, havalimanında onlarca insan Türkiye ve Çin bayraklarıyla bekliyordu.
Çin medyası, 178 saat sonra 10 yaşındaki bir kız çocuğunun Çin ekibi tarafından enkazdan sağ salim çıkarıldığını ve insanların yaşama tutunan kız çocuğunu alkışlarla karşıladığını yazdı. Çin'in bölgeye bir aydınlatma uçağı sevk ettiğini ve zamana karşı yarışan ekiplerin gece karanlığında daha iyi çalışabilmesi için 8 bin metrekarelik bir alanın aydınlatıldığını aktaran medya, Pekin yönetiminin 10'dan fazla insansız hava aracını gökyüzünde uçurarak depremin karanlığını dağıttığını bildirdi.
Chongqing eyaletinden Türkiye'ye gelen ekipte yer alan kurtarma uzmanı Yang Zhijian, başından geçenleri sosyal medyada paylaştı. Bir dükkana yiyecek almak için girdiğini anlatan Çinli uzman, dükkan sahibinin verdiği parayı almayı reddettiğini söyledi. Tercüman aracılığıyla yerel dükkan sahibiyle iletişim kurduğunu belirten Yang Zhijian, aralarında geçen diyaloğu aktardı:
"Parayı almazsan, yemeği kabul etmeyeceğim. Burayı bir yana bırakın, biz memleketimiz Çin'de bile bedava bir şeyler almayız. Parayı ödemek ve ücretsiz bir şey almamak için ısrar ediyorum."
Çin televizyonu, kurtarma uzmanıyla dükkan sahibinin birlikte fotoğraf çektirdiği detayını da izleyicilerine sundu.
Deprem bölgesinde birçok dokunaklı an yaşandığını belirten televizyon, örnekleri sıraladı: Bir Türk kadın, Çinli kurtarma uzmanının ellerini ısıtmak için ceketinin düğmelerini açtı. Yaşlı bir Türk, evinde beslediği güvercini getirip Çinli ekibe hediye etti. Bir adam Çinli ekibe gözleme getirdi.
Arama kurtarma ekibine çok sayıda jest yapıldığını aktaran televizyon, felaketler dünyada yalnızca bir yerde meydana gelse de acıyı paylaşma, ilgi ve minnettarlık gibi duyguların sınırları aşıp dünyaya yayıldığını ve tüm yeryüzüne sıcaklık getirdiği yorumunu yaptı.