Malkara ilçesinde yaşayan Bakiye Yeniçeri, kızı S.Y.'yi 2 Ağustos'ta Malkara Devlet Hastanesi'ne götürdü. Yeniçeri, vücudunda morluklar olan çocuğunun bıraktığı komşusu tarafından düşürüldüğünü ve yaralandığını söyledi. Muayenesi yapılan S.Y., daha sonra ailesine teslim edilip evine gönderildi. Aile, 8 Eylül akşamı S.Y.'yi yeniden Malkara Devlet Hastanesi'ne götürdü. Baygın haldeki S.Y.'yi muayene eden doktorlar, darp izleri ve morlukları görünce durumu polise bildirdi. Durumu ağır olan S.Y., Tekirdağ İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi'ne sevk edildi. Muayene edilen S.Y.'nin beyin kanaması geçirdiği belirlendi, vücudunda fiziksel şiddete uğradığına yönelik bulgular elde edildi ve ameliyat edildi. Hastane ayrıca S.Y.'den aldığı DNA örneklerini incelenmek üzere Tekirdağ Adli Tıp Kurumu'na gönderdi.
ABLASI KORUMA ALTINDA
Malkara Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili soruşturma başlatırken, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü de aile ve komşuların bilgisine başvurdu. Bakiye Yeniçeri, kızının bıraktığı komşularında televizyon ünitesinden düşerek yaralandığını iddia etti. Müdürlük, anne ve üvey baba Sanlı Ö. hakkında suç duyurusunda bulunurken, ailenin 5 yaşındaki diğer kızları koruma altına alındı.
5 TUTUKLAMA
Gizlilik kararı alınan soruşturma kapsamında, Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Bakiye Yeniçeri'nin de aralarında olduğu 5 şüpheliyi gözaltına aldı. Soruşturmada Bakiye Yeniçeri, dini nikahla birlikte yaşadığı Sanlı Ö., komşusu Kani A. ile bebeğin bırakıldığı komşunun çocukları G.A. ve K.A. tutuklandı. Tekirdağ Barosu Başkanı Egemen Gürcün, 11 Eylül'de yaptığı açıklamada, S.Y.'nin cinsel istismara uğradığının adli tıp raporlarıyla kesinleştiğini açıkladı.
'BAKİYE BİZE YALAN SÖYLEDİ'
Şiddet ve cinsel istismara uğrayan S.Y.'nin tedavisi, Tekirdağ İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi'nde devam ediyor. Bebeğin hayati tehlikesinin sürdüğü ve durumunun stabil olduğu belirtildi.
S.Y.'nin teyzeleri Aslı Tatar ve Elif Akyüz, avukatları Ahmet Berksoy ile birlikte, bebeğin tedavi gördüğü hastanenin önünde gazetecilere açıklamada bulundu. Aslı Tatar, Aydın Nazilli'de oturduğunu belirterek, S.Y.'nin durumunu, kardesi Elif Akyüz'ün kendisini arayıp söylemesiyle öğrendiğini söyledi. Tedavisi süren S.Y. hakkında bilgi almak istediklerinde kendilerine adli vaka olduğunun söylendiğini belirten Tatar, "Bizim aklımızda hep şey vardı; hani dövüldü belediye parkında ama biz yolda gelirken ben Malkara Belediye Parkı'na ulaştım. Burada herhangi bir kavga olmadığını, herhangi bir olay olmadığını beyan ederek Bakiye'nin bize yalan söylediğini anladık. Ondan sonra ben yolda gelirken, malum Aydın'la buranın arası bayağı bir uzun. Bu önceki süreçte tabii ben bu çocuğun dövüldüğünü öğrendikten sonra Sanlı'yı aradım. Kız kardeşimi aradım. İkisi de telefonlarını açmadı. Sonra Sanlı'yı arayarak, 'Bu çocuklara ne oldu? Neden sahip çıkmadınız? Annesi neden o kızın yoğun bakımda yanında değil?' dediğimde bana hakaret etti. Ben de ona; 'Ben Malkara'ya geliyorum gelince elbette görüşeceğiz' dediğim konudan dolayı beni gidip karakola şikayet ediyor. İlk karakola gittiğimde S.Y. ve Bakiye'yle ilgili bilgi almak yerine Sanlı bey bizi şikayet ettiği için ifade verdim. Olayla hiçbir alakam olmamasına rağmen bu olayı örtbas edip olayların işte yönünü değiştirmekti belki o sıra bilemiyorum" dedi.
'CEZAİ EHLİYETİ YOK DİYE SERBEST BIRAKILMIŞ'
Daha sonra bebeğe yapılanları öğrendiklerini anlatan Tatar, "Tecavüz edildiğini ve darbedildiğini öğreniyoruz, vitrinden düşmediğini öğreniyoruz. Olay buraya kadar geldi. Ben annenin ve kimin parmağı varsa bu 4 kişi de dahil olmak üzere, özellikle Sanlı olmak üzere ki bizi kız kardeşimizden kopartarak, zaten bu kızın madde kullandığını biliyordu, daha da çok onların içine sokarak, o aile de madde kullanıyormuş, madde temin ediyormuş, madde satıyormuş. Daha da kızımızı bizden, kızımız da diyemeyeceğim, dilim varmıyor artık, nefret ediyoruz. Yani değişik bir şey. Bizim aile bağımız yok onunla bu saatten sonra. Oraya götürerek minik bebeklerimizi bizden kopartarak, bizden sürekli şikayetçi olarak tabii Bakiye rahat gezsin, rahat olsun diye 2 çocukları bu eve bırakarak, bu çocuklara teslim ederek gidiyorlar. Ben şunu sormak istiyorum sadece; bu çocuk daha önceden darptan dolayı bir karakola gidiyor, şikayet ediliyor, hastaneye geliniyor. 14 yaşındaki bir çocuk tekrar ifadesi alınmak üzere savcılığa çıkartılıyor ve sonradan cezai ehliyeti yok diye serbest bırakılıyor. Yani illaki bu olay buraya mı gelmeliydi? Niye o zaman ilk geldiğinde bu kız anneye teslim edildi? Neden S.Y., tekrar o eve geri gönderildi? Neden o süreçte bize veya Sosyal Hizmetler'e başvurulmadı? Neden Adli Tıp'ta rapor ilk alındığında Sosyal Hizmetler bu işe ilk etapta el koymadı? Benim sormak istediğim sadece bu. Bütün suçluların, olayda ne kadar kimin suçu varsa en üst makamlardan cezalandırılmasını diliyorum. Çok kötü bir olay. Rabb'im kimsenin başına vermesin. Allah yardımcımız olsun. S.Y.'ye Rabb'im tez zamanda şafi ismiyle şifa versin. Ve onun gibi nice hastanede yatan bebeklerimize, hastalarımıza Rabb'im evladımızı bize bağışlasın. S.Y.'yi de bize bağışlasın. A.Ç., şu an devlet koruması altında. Rabb'im evlatlarımızı bize bağışlasın tek dileğim, tek temennim bu" diye konuştu.
'DAVANIN TAKİPÇİSİYİZ'
Avukat Ahmet Berksoy, konuyla ilgili 2 teyze ve dede adına takipçisi olduklarını söyleyerek, "Her ne kadar biyolojik anneyle dosyanın tarafları arasında bir hısımlık ilişkisinin varlığı bulunsa bile konuyla alakalı bu durumun şüphelilerin suça sürüklenen çocukların ve biyolojik annenin en üst sınırdan cezalandırılarak soruşturmanın adil, etkili ve süratli bir şekilde devam etmesi ve akabinde bu konuyla alakalı bir hükmet edilmesinden yanayız. Konuyla alakalı baktığımızda dosya kapsamında 5 tane tutuklunun varlığını görebiliyoruz. İki tanesi çocuk, çocuklara ilişkin normal şartlarda bir tutuklama tedbirini kolaylıkla başvurulmaz. Ama kuvvetli suç şüphesinin varlığı, suçun da katalog olması, dosya kapsamındaki mağdurun da 2 yaşında olması sebebiyle tutuklama tedbirine gidilmiştir, diğer şüpheliler açısından da. Bu durumu bizler aile olarak da hiçbir şekilde sorumluluğunu kabul etmediğimizi bildirerek açıkçası hukuk düzeninin vermiş olduğu imkanlar dahilinde davacı ve davalı sanık ve mağdur müştekiler adına konuyla alakalı bu süreci takip edeceğimizi belirtmekte fayda var" dedi.