Oynatma Listesi
HABERLER

Savaş gemileri Ege'de burun buruna! Yüksek tansiyonun perde arkası

Ege Denizi'nde Yunanistan ile yaşanan gerginlik, tarihi bir adımı da beraberinde getirdi. CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Dicle Canova, Ege'deki yüksek tansiyonun perde arkasını anlattı.

Yunan gemileri ve bir İtalyan bayraklı gemi, Girit ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasındaki denizaltı kablo projesi kapsamında izinsiz şekilde Türk deniz yetki alanına girmeye çalıştı.

Ankara, Atina’nın bu hamlesine bölgeye 5 savaş gemisini konuşlandırarak cevap verdi.

Böylece söz konusu gemilerin Türk deniz yetki alanlarına girişi engelledi. Ardından Türkiye haklarını korudu ve Yunanistan geri adım atmak zorunda kaldı.

Dicle Canova'nın konuyla ilgili kulis bilgileri şöyle: Girit ile Güney Kıbrıs arasında deniz altı enerji kablosu çekme projesi kapsamında 22 Temmuz'da olay yaşandı. İtalyan ve Yunan gemileri enerji hattı çekimi için Türk deniz yetki alanına girmeye çalıştı. Edindiğim bilgilere göre Türkiye, kendi deniz yetki sahasının izinsiz kullanılamayacağı konusunda sonuna kadar direndi.

O bölgede bir miktar tansiyon yükseldi. Savaş gemileri konuşlandırıldı ve Türk-Yunan tarafları burun buruna geldi. Türkiye'nin deniz yetki alanını korumaktaki kararlılığı üzerine İtalya ve Yunanistan menşeli gemilerin geçişi için izin alınmak zorunda kalındı. Öğrendiğime göre İtalyanlar Türkiye'den geçiş iznini istedi. Diplomasi devreye girdi, Dışişleri Bakanlığı'nın koordinesinde diyalog kuruldu ve Yunanistan ile diplomatik süreç yürütüldü. Hangi koordinatlarda izin verileceği belirlendi ve Türk Deniz Kuvvetleri'ne ait gemilerin kontrolü altında enerji hattı çalışması tamamlandı.

Edindiğim bilgilere göre izin verilen bölge, Kerpe Adası'nın güneyinde 1-2 millik bir alan. Kerpe Adası, 12 Adalar'dan biri olup, Güney Ege'de Rodos ve Girit adalarının arasında yer alıyor. Geçiş istenen ve sonunda izin verilen bölge ise Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz yetki alanları anlaşmasının sınırları içindeki bir alan. Dün de MSB, "Deniz yetki alanlarımıza saygı duyan ve işbirliği yapan Yunan ve İtalyan makamlarına teşekkür ederiz" açıklaması yaparak konuyu duyurmuş oldu.

Baktığımızda Yunanistan ile ilişkilerin normalleşmeye başladığı bir süreçte, 20 Temmuz Barış Harekatı'nın yıldönümü haftasında art arda iki ülke arasında bazı gerginlikler yaşandı.

1 -Yunanistan Savunma Bakanı Dendias, Türkiye'yi Kıbrıs'ta işgalci olarak niteledi, Cumhurbaşkanı Erdoğan sert karşılık verdi.

2 - Yunanistan Sağlık Bakanı, F-35'lerle Türkiye'ye bir gece ansızın gidebiliriz dedi. MSB Yaşar Güler, "Yılda 60 milyon turist geliyor, onu da turist olarak Ankara'da ağırlayabiliriz" yanıtını vererek gerginliği tırmandırmadan ama çok ince bir espri ile Yunanistan askerinin ancak turist olarak buraya gelebileceğini ima etti.

3 - 22 Temmuz'da deniz yetki alanı krizi, Türk donanmasının direnişi ile izin talebi ve bunun verilmesi üzerine sonlandı. MSB yine ince bir manevra ile İtalya ile birlikte Yunanistan'a da deniz yetki alanlarına saygılı davrandığı için teşekkür ederek mesaj verdi.

Elbette Ege'de deniz yetki alanı tartışmasının bu olay ile nihayete erdiğini söylemek gerçekçi olmaz. Ancak İtalyanların izin girişimi ile kurulan diplomatik temas ve izin almak durumunda kalınması önemliydi. Yunanistan, Libya ile Türkiye arasındaki anlaşmaya şiddetle itiraz etmişti. Ege'de halen zaman zaman Türk balıkçı teknelerine Yunan sahil botlarının tacizi yaşanıyor. Göçmenlere dönük geri itmeler ve Türk karasularını ihlal girişimleri sürüyor. Ancak bu olay ile Türkiye, haklarını korumaktaki kararlılığını bir kez daha ortaya koymuş oldu.

Diğer yandan bu olayla Yunanistan'ın deniz yetki sahasını kabul ettiği sonucu çıkmasa da artık diplomasi ve diyalog kanallarının işletilmesi sonucunda Türk deniz yetki sahasının izinle kullanılması ve gerginliklerin büyümemesi de çok önemli.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC dönüşü uçakta biz gazetecilere Türkiye'nin pozisyonunu bir kez daha çok net ifade etmişti. Erdoğan, "İkili ilişkileri dinamitleme gayretlerine karşı Yunanistan ile komşuluk anlayışı ile ilişkileri geliştirmek istiyoruz" demişti ama bu yaklaşımın bazı hezeyanlara sessiz kalınacağı anlamına gelmediğini de vurgulamıştı. Nitekim Ankara, bu süreçte bazı sıkıntılı açıklama ve girişimlere karşı kendi haklarını koruma konusunda geri adım atmadan ama gerginliğe yol açmayacak ince mesajlar vererek dengeli bir politika yürüttü.

GÜNCELLENME
DETAYLARI GÖSTER