![Son dakika! Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'kabinede değişim' ve 'erken seçim' sorularına yanıt](https://image.milimaj.com/i/milliyet/75/330x185/67af29657c2b81682236b3eb.jpg)
Osmangazi Belediyesi tarafından düzenlenen 'Bursa'nın Depremselliği ve Depreme Dirençli Osmangazi' başlıklı konferansa, Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür konuşmacı olarak katıldı. Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın ile CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk ile çok sayıda vatandaşın da yer aldığı konferansta konuşan Prof. Dr. Naci Görür, Bursa'da deprem gerçeğiyle beraber, sağlıklı yaşamın nasıl olabileceği ve Bursa'nın nasıl depreme dirençli hale getirilebileceğine ilişkin bilgi verdi. Kimseyi jeofizikçi yapmak gibi bir niyetinin olmadığını, aksine herkesin anlayabileceği bir şekilde deprem gerçeğinin anlatılması gerektiğini savunan Görür, "Benim burada sağlıklı yaşayabilmem ve geleceğimi sağlıklı sürdürebilmem için neler yapmamız lazım, nasıl bir zihniyet değişimine girmemiz lazım bunları anlatacağım. Bütün varlığınızla bunu kabul etmezseniz, bizim geleceğimiz her zaman problemli olacak demektir. Deprem olduğu zaman ağlayacağız, sızlayacağız, sevdiklerimizi toprağa gömeceğiz. Bir sonraki deprem olana kadar devam edecek" dedi.
'BURSA, ÇOK KISA SÜREDE DEPREME DİRENÇLİ HALE GELEBİLİR'
Binlerce senedir depremlerin olduğuna ve bundan sonra da devam edeceğine dikkat çeken ve Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerini hatırlatan Prof. Dr. Görür, "Zannediyor musunuz ki Güneydoğu'da ilk kez bir deprem oldu ve 50-60 bin insan toprağa verildi. Bu yeni bir olay değil. Binlerce senedir insanlar ölüyor ve aynı problem bir sonraki nesle taşınıyor. Bu, ülkeseverlik değil. Bunun bir kısmı bilgisizlikten kaynaklanıyor. 11 ilde yaşayanlar, gerçek anlamıyla depremi bilmiyorlardı. Cumhuriyet'ten sonra bilim belirli bir seviyedeydi. Bilimin gereğini yapsaydık, bu insanlar ölmeyecekti. Bu problemi bizden sonraki nesle ihraç ediyoruz. Bundan vazgeçmek için depreme dirençli binalar yapmamız lazım. Bursa'da bu kadar nüfus var. Bursa'da yaşamak için tehlikeye rağmen yapılacak şey, o tehlikeyi ve sonuçlarını minimize edecek bir Bursa yaratmak olmalı. Yurt dışındaki bazı deprem bölgesi ülkelerde, deprem olduktan sonra herkes hayatına devam ediyor ama bizde öyle mi? 2 yıl geçti, halen insanlar hayatlarına devam edemiyor. Bursa, yerel yönetimler tarafından depreme dirençli kent haline dönüştürülebilir. Merkezi hükümetin, belediyenin ve vatandaşın el ele vermesi gerekiyor. Bursa, çok kısa sürede depreme dirençli hale gelebilir. Para var, mühendis var, yönetici var ama ne yazık ki bizde o düşünce tarzı yok" diye konuştu.
'İSTANBUL'U 25 YILDA DEPREME DİRENÇLİ HALE GETİREMEDİK'
Türkiye'de depremlere karşı 2011 yılına kadar bir strateji uygulanmadığını belirten Görür, şunları söyledi:
"Türkiye'nin 2011 yılına kadar deprem stratejisi; 'Deprem yukarıdan geliyor, kaderimiz. Ölen ölür, kalan kalır. Çizmeleri çeker, deprem bölgesine gideriz. Devletimiz güçlüdür, sizi aç bırakmayız, çorba dağıtırız' deriz. Geçici ve kalıcı konutlar yaparak deprem yaralarını sararız.' Türkiye Cumhuriyeti'nin deprem stratejisi buydu. Olan, zavallı insanlara oldu. Bu bizim kaderimiz diyerek Allah'a ve dinimize iftira attık. Kendi cehaletimizi, bilim yoksunluğumuzu ve bilime uygun yaşam sürmememizin sonucunu neslimiz çekiyor. Bu bir beka meselesidir. Cumhurbaşkanı 2011'den sonra 'Herhangi bir kentte deprem olmadan şehirleri dirençli hale getireceğiz' demişti ve kentsel dönüşüm olayları moda oldu. Ancak bu da yanlış yapıldı. Rantsal dönüşüm olarak devam etti. Siz 10 yılda Bursa'yı defalarca depreme dirençli hale getirebilirsiniz. İstanbul'u 25 yıldır depreme dirençli hale getiremedik ama siz 10 yılda yapabilirsiniz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin organları ve birimleri, kentleri depreme dirençli hale getirmeye yeter de artar bile. Bu yerleri harekete geçirmemiz gerekiyor. Devletin ilgili birimleri Bursa'yı depreme hazırlamak için çalışmaya başlarsa, işin yüzde 70'i tamamlanmış olur. Stratejik bir güzergah burası. Karayolları Bölge Müdürlüğü'ne bir yazı yazılacak. 'Bu güzergahın şu kısmı depremin en şiddetli olduğu yerden geçiyor. Buranın yıkılacağı yönünde endişeliyiz. İncelenmesi gerekiyor' denilecek."