Kurum'un açıklamalarından satır başları şöyle; Sahaya çıkmadan önce aylardır İstanbul'un problemlerini takip ediyorduk. En önemli sorunlarından bir tanesi deprem. Bugüne kadar yaşadığımız depremlerde ok acı tecrübelerimiz oldu.
Deprem, İstanbul için en önemli gündem olmalı. Zaman kaybı, stres, çile... Adına ne derseniz deyin. Bu çerçevede ulaşım da önemli bir gündem. Otopark var, sokak hayvanları var, taksi problemleri var, yeşil alan eksikliği var. Tüm bunlara ilişkin aslında biz aylardır çalışıyoruz.
Projecilerimizle çalışıyoruz. 10 başlıkta projeleri hazırladık. Her anında hep yanında anlayışını yansıtan yardımlara kadar hazırlığımızı yapıp paylaştık. 'Evimizi bir an önce dönüştürün, deprem korkusu yaşamak istemiyoruz' diyor vatandaş. İstanbul'da riskli yapı kalmasın istiyoruz. İş yerleri, sanayi üniteleri var. Depremin sizi nerede yakalayacağını bilmiyoruz. Bütün olarak, sanayi alanı, meydan ihyasına kadar, konutların dönüşümünü bütün olarak alan proje hazırladık. 5 yıl içerisinde 650 bin konutun dönüşümünü hedefliyoruz.
100 BİN KİRALIK KONUT
Tuzla'da 5 bin konutun temelini attık. Bir taraftan bakanlığımız bir taraftan İBB olarak elimizi taşın altına koyacağız. Kimseyi evinden mahallesinden etmeden o dönüşümü gerçekleştireceğiz. Yarısı bizden kampanyasını devam ettirirken bir taraftan 100 bin de kiralık konut yapacağız. Bu projeye entegre olacak. Sürekli İstanbul'un dönüşümü için bu konutları kullanacağız. Keşke ibb 5-10 bin konut yapsaydı da kullansaydık.
TESLİM EDİLEN KONUT SAYISI 46 BİN
365 bin sosyal konuta başladık bitirdik. Sadece İstanbul'da 39 millet bahçesi yaptık. Arıtma tesisleri için projeler yaptık. Sıfır atık anlayışı için 81 ilde çalıştık. Afetlerde hemen oralara gittik, millete verdiğimiz sözü tuttuk. 11 ilde seferberlik ruhuyla çalıştık; 180 bin konutun inşasını başlattık. 46 bin konut teslim oldu. Şimdi de vatandaşımızın mutluluğuna şahit oluyoruz. Köylere kadar bu projeleri tek tek tasarladık. Bunları söyleyince nasıl yapacaksınız, bütçeyi nereden bulacaksınız dediler.
DEPREM RİSKİNE RAĞMEN MEVCUT İBB YÖNETİMİ DİYOR Kİ...
Biz bu konutları yapacağımız dediğimiz zaman o gün bize inanmayanlar şimdi bizi eleştirecekleri bir yer bulamadıkları için acaba nereden, ne söylesek gibi bir söylem içerisine giriyorlar. İstanbul'da bu konutların dönüşmesi gerekir. Bilim insanları veya bu kadar riskli konutun olduğunu, İstanbul'da bir deprem gerçeği olduğunu söylüyor. Şu anki mevcut İBB yönetiminin kendi danışman hocaları söylüyor. Peki tamam, ne güzel, alkışlıyoruz... Çalışıyorsunuz. Alkışladık ya mesela. Hemen öğleden sonra Ekrem bey programında şöyle yapacak; 'Bakın, bizi alkışlıyorlar.' Bir de böyle bir alışkanlıkları var. Maalesef öyle bir anlayışları var. Bilim insanları bunu söylüyor ama mevcut CHP'li İBB yönetimi ne yapıyor? Diyor ki; 'Biz 650 bin konutun yapılmasını doğru bulmuyoruz, yapılmamalı.' diyor.
Ben gerekçeyi bilmiyorum. Düşününebiliyor musunuz? İstanbul'da şu an deprem riski olduğunu cümle alem söylüyor. Bilim insanları söylüyor. Buna rağmen mevcut yönetim Ekrem bey çıkıp diyor ki, gülerek, bunların yapılmaması gerektiği konusunda net bir duruş sergiliyor.
Biz sahada olmaya alışkınız. Afetlerde hep sahada yan yanayız milletimizle. Projelerimizi açıkladık, insanlarımızın mutluluğu yüzüne yansıyor bizi görünce. Gittiğimiz yerlerde yanımıza gelen insanlarımız "Kastamonu'da seni gördüm diyor. Rize'de selde gördüm; geldin günlerce çalıştın diyor insanımız. Vatandaşlarımız bıkmış. Heyecanla umutla 31 Mart'ı bekliyor.
"BİRİLERİ BU DEĞERLER ÜZERİNDEN SİYASET YAPMAYI MESLEK EDİNMİŞ"
Milletin beklediği süslü laflar, kavga, ayrıştırma değil. Bir taraftan cemevi temeli atarken öbür taraftan esnafla buluştuk. Biz kimin dili, dini nedir diye bakmadık. Bizi biz yapan değerler budur. Bizim Alevi komşumuz da var, Kürt komşumuz da vardı, Laz komşumuz da vardı. Sevincimizi de hüznümüzü de beraber yaşadık. Birileri bu değerler üzerinden siyaset yapmayı meslek edinmiş.
"DEMOKRATİK ORTADAM YARIŞMAYI BİLE HAZMEDEMİYORSUNUZ"
Bizim afişlerimizi indirebilirler ama milletimizin sevgisini asla alamazlar. Bedelini ödediğimiz, resmi kurumlarla vergisini ödeyen işletmelere reklamımızı gönderip Bilboardlarımızı asıyoruz. O zabıtaları gönderip afişleri sökerek arabalarla topluyorlar. Afişimi toplarken kendi afişini bırakıyorsun. Asılmaması gereken yerse hepsini topla. Binaya giydirdiğim afiş üzerine hangi adalet anlayışı ile kendi fotoğrafını yapıştırıyorsun. Bunları alıp bir de kendi pankartlarını yapıştırıyorlar. Baksan haktan adaletten bahsederler. Demokratik ortamda yarışmayı bile hazmedemiyorsunuz. Nasıl olsa da gündemi değiştirsek derdindeler. Heybeleri boş çünkü. Bizim dilimiz sürçse de gidip onun siyasetini yapayım diyor. Matematiğin varsa hesaplarsın. Murat Kurum'un dilinin sürçmesine gerek yok.
100 BİN GENCE SERMAYE DESTEĞİ
İstanbul teknoparka gittim, gençlerle bir araya geldim. Buradaki gibi diğer teknoparklarla birlikte 39 ilçede paylaşımlı ofisler yapacağız. Dünya ihtiyaçları değişti.
Şimdi bu masayı dördümüz paylaşabiliriz; burada kendi işini yapabilir herkes. Şimdi masa kiralama sistemine geçildi. Orada toplantı için salonu kiralayabilirsiniz, deney atölyesinde deney yapabilirsiniz. Bu ofisleri 39 ilçeye açacağız. Gençlerimiz kendi ayakları üzerinde dursun. Gençlere bu ofislerden her türlü imkandan yararlanabildikleri hizmeti vereceğiz. 100 bin gence 100 bin lira sermaye desteği vereceğiz.
"BU ÇOCUĞA 10 LİRALIK YATIRIM YAPSAM 100 BİN LİRA OLARAK GERİ DÖNER"
İstiyorum ki çocuklar kendi işlerini kurabilsin. Onlar işini kurarken bir de onları yetiştirelim. Orada bir çocuk robot yapmış, ısıyı algılayabilen enkaza girebilen bir robot. Kimya mühendisi bu çocuk ama robot yapmış. Şimdi bu çocukları farklı alanlarda yetiştirmeliyiz. İsteyen her çocuğumuza lise ve üniversite çağında bu eğitimleri vereceğiz. Eskiden dünyaya sadece tarım ihracı yapan ülkeydik. Şimdi insansız hava aracı gönderiyoruz, teknoloji gönderiyoruz, KAAN'ımız yeni çıktı. Bunlara destek vereceksiniz ki gelişsin. Bu çocuğa 10 liralık yatırım yapsam 100 bin lira olarak geri döner. Orada kadınlarımız, gençlerimiz eğitim alacak.
EVLENECEK GENÇLERE 50 BİN LİRA BEYAZ EŞYA DESTEĞİ
İlk kez evlenecek gençlere 50 bin lira beyaz eşya desteği vereceğiz. İBB ona destek olan tarafta olacak. Biz evlenirken evimizi kurduk, bulaşık makinemiz yoktu. Gidip alalım dedik, gezdik. Orta bir bulaşık makinesini 18 ay ödedik. Maaşın biri oraya gitti.
ÖĞRENCİ EVİNE VERİLECEK DESTEK
Öğrenci evine 25 metreküp doğal gaz desteği vereceğiz. Öğrencilere 10 bin lira burs vereceğiz.
"Siz çalışmayın, biz size bakarız, üretmeyin biz teknoloji veririz" anlayışı körelten anlayıştı. Yerli milli teknoloji anlayışının mücadelesini verdik 22 yıldır. Bu bilgi birikimi yurt dışına göndermemeliyiz. Benim başkanım beni düşünüyor, benim için bu ortamı hazırlamış deyip ben burada çalışıp üreteyim ülkeme faydalı olayım diyecek. Bizim içimizden ne Selçuk Bayraktarlar çıkacak. Bilim insanlarımızı gençlerimize motive edecek imkanı sunmalıyız.
SOKAK HAYVANLARI SORUNU: 39 İLÇEYE REHABİLİTASYON MERKEZİ KURULACAK
Mevcut İBB yönetimi her soruna duyarsız kalmış. Açıkçası sorun varsa, o sorunu görmezden gelmiş. Sorunu gidermek için ona ilişkin bir çaba, bir gayret göstermemiş. Taksi sorunu aynı. İstanbul'da taksi sorunu var. Mevcut yönetim ne yapmış? Bunu görmezden gelmiş, 'Ben taksicilik yapayım' demiş. Efendim, sokak hayvanları var, 'Ben kötülükleri görmüyorum' gibi insanların akıllarıyla alay edercesine ti'ye alan, gündemi değiştiren anlayış bizi bir yere götürmez, inanın götürmez.
Sokak hayvanları sorunu varken buna ilişkin ne yaptın? Somut bir şey yap. Deprem sorunu varsa ben '650 bin yapacağım' diyorum. Sen 300 bin yap, elinden tutan mı var? Bir şey de... Yok. Ancak, 'Yapılmamalı', 'Edilmemeli' Bir şey söylediğim zaman hemen gündemi farklı gündemlere taşıma anlayışı var.
Sokak hayvanı artık insanların, kadınların, çocukların sokakta artık endişeyle gezdiği durum haline geldi. Bir taraftan bu sahipsiz hayvanla ilgili merhametli olmamız lazım. Onları da bir şekilde yapacağımız sahipsiz hayvan rehabilitasyon merkezlerinde bakımlarının yapılması lazım. 39 ilçeye sahipsiz hayvan rehabilitasyon merkezleri kazandıracağız. Ne yapacağız burada? Bakımları, aşılama işlemler, tedavileri, oradaki rehabilitasyonlarını yapıp 39 ilçede bu bakımları yaptıktan sonra iki yakaya 50 bin sokak hayvanı kapasiteli rehabilitasyon merkezi kuracağız.
"MERKEZİ TAKSİ UYGULAMASINDA HEPSİNİ BİRLEŞTİRECEĞİZ"
Taksi sorununda da bir irade ortaya konulmuş değil. Merkezi taksi sistemini hayata geçirelim istiyoruz. Durakların bile uygulaması var. Tek çatı altında toplamalıyız. Hangi taksiyi istediğimiz, arabanın durumuna kadar dijitalden bunu çağırabileceksiniz. İstanbul taksisi marka haline gelecek. Yurt dışına gittiğinizde şehrin turizm elçileridir taksiler. Önce merkezi taksi uygulamasında hepsini birleştireceğiz. Bilimsel verilerle nerede nasıl ihtiyaç var taksi plakası ihalesine çıkacağız. Plaka sayısını artıracağız. Vatandaşın beklentisi hizmet. Taksicinin de güvenliği söz konusu. İnsanları karşı karşıya getirmeye gerek yok. Sonuçta masanın etrafında doğruyu ortaya koyacağız. Mevcut yönetim kendisi taksicilik yapmak istiyor. Kanun diyor ki 'yönetim taksicilik yapamaz' diyor.
8+1'ler de rahatsız şimdi. Tek bir doğruyu uygulayacak süreci işleteceğiz. Önüne gelen de taksici olamayacak. taksi duraklarının İstanbul ruhuna uygun yenilenecek. Havalimanına 18 milyon turist geliyor, bu kişiler taksiye biniyor. Taksici ile iletişim kursa, 1 gün daha fazla kalsa şehrin istihdamı ve ekonomisi hareketlenir. Denetim ve ödül yöntemi getireceğiz. yanlış bir şey olduğunda hemen yazacak vatandaş. Trafikten mene kadar ceza olacak. Taksicilerimizin can güvenliği için taleplerine yönelik adımları atacağız.
(Eyüp Aksu'nun sözleri) O ifadeleri çarpıtmak için acaba zam mı gelecek diye söylentiler çıkarıldı. Ulaşımdaki sorunu zam yaparak değil aksine ucuzlatarak yapacağız.
ERZİNCAN'DAKİ TOPRAK KAYMASI: ÇED RAPORU İLE NE İLGİSİ VAR!
İkide bir "Depremde kaç kişi öldü?" siyaseti yapıyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? İliç'teki kaza sonrasında dönemin çevre bakanı ÇED raporu verdi, bundan oldu diyorlar. Çevre Bakanlığı çevre faliyetini, çevreye olan etkisi var mı yok mu buna bakar. Her şey kuralına göre olur bozan varsa da gereği yapılır. Bakanlık bu işletmenin sorunu var mı yok mu buna bakar. Faaliyet izni veremez. 135 kez denetlemişiz, ve bu iletmeyi de kapatmışız 3 ay. 2008'den beri ÇED'i var buranın. 'Birim artırmak istiyorum' demiş, sorun olup olmadığının bildirilmesini istemiş. 21 kuruldan görüş aldık ve 'Şu tedbirleri alırsanız çevreresel açıdan sorunu yoktur' demişiz. İlgili bakanlıktan da faliyet izni almış. Şimdi oraya 'Siz, ÇED verdiğiniz için burası kaydı' diyorlar. ÇED raporu ile toprak kaymasının ne ilgisi var.
'Metrobüsler bozuluyor, otobüsler yanıyor. Neden görevinizi yapmıyorsunuz?' diye sormak lazım o zaman. Halkalı'da sel bastı, Başakşehir'de sel oldu. 'Sen öldürdün mü diyeceğiz?' Böyle bir şey olabilir mi?
İSPARK'TA YAPILACAKLAR
İSPARK ile ilgili ücretleri yüzde 25 indirime gidiyoruz. İSPARK zarar ediyor, neden zarar ettiğini anlamıyoruz.Yolun üzerine otopark yapan şirket zarar ediyor.
Evinin önüne park eden vatandaştan gece gündüz ücret almayacağız. Vatandaşa yaşama hakkını vereceksin. Bunu sunmadığın gibi kendi hakkı olan yeri ücretle ona veriyorsun.
İSPARK'ta yarım saat ücretsiz kullanabileceksiniz. Otoparkları her mahalleye yapacağız. Toplanma alanlarının altına otopark yapacağız. Okulların bahçesine otopark yapacağız. Velilerin, öğretmenlerin kullanacağı, çocukların da üzerinde oynayabileceği otoparklar yapabileceğiz. Depremde sığınma alanı olacak altı ise otopark yapacağız. İsttiyoruz ki otopark sorunu çözülsün. Otoparkı da tek elden yöneteceğiz. Özel-kamu otoparkına vatandaş tek merkezden ulaşabilecek. Hangisi boş görebileceksiniz ve rezervasyon yapacaksınız.