MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları:
Toplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımızı, değerli kardeşlerimizi muhabbetle selamlıyor, şükranlarımı sunuyorum. 27. dönemin bu son yasama yılında siz değerli arkadaşlarıma başarılar diliyorum. Türk milletinin beka ve hürriyet namusunu, devletin egemenlik haklarını cesaretle savunuyorken şehit düşen kahramanlarımızı saygıyla anıyorum.
EYT MAĞDURİYETİ ÇÖZÜME KAVUŞACAK
Seçim takviminin işlemeye başlamasına kadar TBMM'de milletimizin beklentilerini birer birer yasalaştırarak hayata geçireceğiz. EYT'deki vatandaşlarımızın mağduriyetleri bu yıl bitmeden çözüme kavuşacaktır, bu yara kapanacaktır.
TÜRKİYE DEĞERİ ÇOK BÜYÜK BİR ÜLKEDİR
Türkiye değeri çok büyük ülkedir. Ülkemiz cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile gücüne güç katmıştır. Müşahede ettik ki cumhur kendi varlığına sonuna kadar sahip çıkacaktır. Bunu da Cumhur İttifakı eliyle yapacaktır.
ANKETLERİN SÖYLEDİKLERİ BİZİM İÇİN VIZILTIDIR
Dostlar sevindi, düşmanlar çok şükür çatır çatır çatladı. Açık hava toplantılarımızın görkemiyle gözleri fal taşı gibi açılanlar şok geçirdiler, ne söyleyeceklerini şaşırdılar. Satılmış anketçilerde eğer yüz kaldıysa sokağa çıkıp çıkmamaları konusunu bir kez daha düşünmeleri gerekecektir. Allah'ın izniyle alayına yetecektir. Yıkılan ağaca balta vurmayı alışkanlık haline getirmiş sefillere hatırlatırım ki Türk milleti var olduğu müddetçe 3 hilalin önü kesilemez. Anketler şunu söylemiş bizim için vızıltıdır.
ÖNCE MİLLETİM DİYEN HERKESİ SAFLARIMIZA ÇAĞIRIYORUM
Bizim cumhurbaşkanı adayımızın Sayın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu sonuna kadar haykıracağız. Üzerimize ne düşüyorsa yapacağız. Önce ülkem ve milletim diyen herkesi saflarımıza çağırıyorum. Milli birlik ve kardeşliğimiz için milletimize çağrım; gelin birlikte Türkiye olalım.
NASIL TANIKLIK EDECEĞİ MUAMMA
Terörizmin ablukası, ekonomik saldırılar, siyasi oyunlar ve ticaret savaşları çözülmeyi bekleyen sorunların en başındadır. Sıcak gelişmelerin ve önümüzdeki riskli yılların dünyanın doğuşuna nasıl tanıklık edeceği bir muammadır.
YUNANİSTAN MEYDAN OKUYOR
ABD, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne uyguladığı silah ambargosunu manidar bir zamanlamayla rafa kaldırmıştır. Kıbrıs’ta eşit ve egemen iki devletli çözümün önüne engel çıkarmak için yeni bir senaryo gündemdedir. Yunanistan 18 ve 23 Eylül tarihlerinde gayri askeri statüdeki Ege adalarından Midille’ye 23, Sisam’a 18 zırhlı askeri araç sevk etmiştir. ABD menşeli silahlar etrafımızı çevrelemiştir. Kuzey Ege adalarına toplam bir tümen, üç tugay ve beş alay konuşlandıran Yunanistan ABD’nin dolduruşuna gelip Türkiye’ye meydan okumaktadır. Ülkemize Akdeniz ve Ege’den silah gösterilmektedir.
LOZAN YOK SAYILMAKTA
Lozan ve Paris Antlaşmalarının açık hükümleri yok sayılmaktadır. Türkiye batıdan, doğudan, güneyden, hatta kuzeyden çembere alınmaktadır. Geldiğimiz bu aşamada, Yunanistan’ın Kuzey Ege adalarıyla Oniki ada üzerindeki egemenlik iddiaları kesinlikle haksız ve hukuksuzdur. İkinci Balkan Savaşı’ndan sonra Londra’da toplanan bir konferansta, Gökçeada, Bozcaada ve Meis Adası Osmanlı İmparatorluğu’na bırakılmıştı. İşgal altındaki diğer adalar ise askeri maksatlarla kullanılmamak şartıyla ve silahlandırılmamak kaydıyla Yunanistan’a verilmişti. Aslında bu adaların mülkiyeti değil, yalnızca kullanım hakkı Yunanistan’da kalmıştı.
DÜNYAYA İLAN EDİYORUM
Lozan Antlaşması’nın 12’inci maddesi ile bu statüko tescil ve teyit edilmişti. Bu antlaşmanın 13’üncü maddesine göre de Yunanistan’ın adaları askeri hedefler doğrultusunda kullanamayacağı hükme bağlanmıştı. Fakat Yunanistan bu hükmü kasten, bile bile ihlal ve inkar etmiştir. Mevcut durum itibarıyla Kuzey Ege Denizi’nde, askersiz ve silahsız olmak kaydıyla Yunanistan’ın kullanımına verilen 9 Türk Adası’nın hepsi A’dan Z’ye asker ve silahla doldurulmuştur. Bu nedenle, Kuzey Ege adaları Taşoz, Semadirek, Limni, Bozbaba, Midilli, İpsara, Sakız, Sisam ve Ahikerya’nın egemenlik yetkisi, mülkiyet hakları, deniz yetki alanlarıyla hava sahası kuşkusuz ve hukuken artık Türkiye’dedir. Aynı şey Oniki ada için de geçerlidir. Dünyaya ilan ediyorum, hakkımızı yedirmeyiz, hakkımızı çiğnetmeyiz, hakkımızdan vazgeçmeyiz, hakkımıza ve hukukumuza göz koyanların da gözünü oyarız. Hak demek şeref demektir.
EMPERYALİZMİN MİÇOSU
Şerefimiz için de seve seve şehadeti dahi göze alacağımızı emperyalizmin Miçosu ve onun zalim destekçileri asla akıllarından çıkarmamalıdır. Yunanistan Başbakanı, Türkiye’nin Ege’de yalnız olduğunu söylemiş. Halt etmiş, baltayı taşa vurmuş. Yalnız değiliz, Allah’ımız var, milletimiz var, tarihimiz var, sorulacak hesabımız var, ulaşacağımız zaferlerimiz var. Karnı acıkan katık istemez, uykusu gelen yastık istemez, hedefe kilitlenen rüzgar beklemez.
ZİLLET PARTİLERİNİN BİRBİRLERİNE GÜVENİ KALMADI
Geçtiğimiz pazar günü ikinci tur görüşmelerine başlayan zillet partilerinin ortak açıklamalarından yine bir sonuç çıkmamıştır. Bu acizler koalisyonu su kaynatmıştır. Zillet partilerinin birbirine güveni kalmamıştır. Her birinin gündemi farklıdır. Diyorum ki bunlardan ne köy ne kasaba olur. Gösterecekleri adayları Türkiye'nin 13'üncü Cumhurbaşkanı olacakmış. Yüksek uçan alçak düşer, eğreti ata binen erken düşer. 13'üncü Cumhurbaşkanı'nın Sayın Recep Tayyip Erdoğan olacağını da mutlaka görecekler.
KILIÇDAROĞLU'NUN DURUMU KRİTİK
Kılıçdaroğlu'nun durumu kritiktir. Cumhurbaşkanı adayı olmak için gözünü hırs bürümüştür. Bizim için sorun yoktur. İP başkanının Kılıçdaroğlu'na şükran duyacağını söyledikten sonra, 31 Mart'ta borçlarını ödediklerini söylemesi taktik bir hamledir. HDP ile masa altında el ele tutuşup, masa üstünde restleşenlerin itibarı sıfırdır. Biz kimin ne olduğunu neyi hedeflediklerini iyi biliyoruz. Hiç kimse bize hikaye anlatmasın.
DNA TESTİ İSTERKEN HİÇ UTANMADIN MI?
Hiç kimse bize hikaye anlatmasın, CHP demek HDP demektir, CHP demek İP demektir, HDP demek PKK demektir, cinayet demektir, ihanet demektir, melanet demektir, zilletin diğer ortakları da küsurat partilerinden başka bir şey değildir. 26 Eylül gecesi Mersin Mezitli Polisevine CHP’nin gazeteci kisveli teröristi kanlı bir eylem düzenledi. Bir polisimiz şehit olurken, bir polisimiz de yaralandı. Bu hain terörist CHP’nin gazeteci olarak sahip çıktığı bir katildi. CHP ile PKK’nın bir kez daha yolları kesişti. Devletin açıklamasına güvenmeyip PKK’nın sefil beyanına itibar eden Kılıçdaroğlu, Mersin’de etkisiz hale getirilen terörist için duyanları bu kadar da olmaz dedirtecek şekilde DNA testi istedi. Sayın Kılıçdaroğlu, sen kimin yanındasın? Kimin yolundasın? Haber kaynakların nerede ve kimlerdir? PKK’nın telkin ve tesirine kapılmak taşıdığın sorumlulukla hiç bağdaşıyor mu? DNA testi isterken hiç mi utanmadın? Hiç mi gocunmadın? Hiç mi kalbin sızlamadı? Bu kadar istekliysen, sana tavsiyem şudur: Kendi DNA testini yaptırırsan, ölen teröristin test sonuçlarını da görmüş ve anlamış olursun. CHP’nin tutuklu ve hükümlü sözde gazetecileri kan döküyor, kurşun atıyor, PKK kamplarında eğitiliyor, anaları ağlatıyor.
Teröriste gazeteci diyenler bizim gözümüzde de teröristtir. Haine merhamet mazluma hıyanettir. Türk ve Türkiye düşmanlarına acırsak, acınacak hallere düşeriz. Terör örgütlerine, terörist alçaklara merhamet haramdır. Biz haramın değil, helalin tarafıyız. Ve zillet ittifakını milletimizin şaşmaz iradesine havale ediyoruz. Türkiye’nin karşısına hizalanmış zillet ve ihanet cephesi, milletimizin yürüyüşünü durduramayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, bu şer cepheyle sonuna kadar mücadele edecektir.
"BAŞÖRTÜSÜ MESELESİ ÇÖZÜLMÜŞ BİR MESELE"
Grup toplantısı sonrası soruları yanıtlayan MHP lideri Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü çıkışıyla ilgili soruya yanıt verdi. Bahçeli, "Başörtüsü meselesi, Türkiye'de 414 milletvekilinin katılımıyla çözülmüş bir meseledir. Şimdi helalleşme kisvesi altında başörtüsünü istismar etmenin bir manası yoktur. MHP geçmiş dönemde başörtüsü konusunda vermiş olduğu Meclis kararının arkasında durur, yeni karara da ihtiyaç olmadığını söyler. Kılıçdaroğlu, başörtüsüne bu kadar hassasiyet gösteriyorsa milletvekillerinden başlasın." dedi.