MHP Lideri Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve 10 ili etkileyen depremi hatırlatarak, "Milli birlik ve beraberlik ruhuyla kenetlenmemiz ve birbirimize şifa olmamız gereken alacakaranlık bir dönemdeyiz. Yara bere içindeyiz ama mutlaka iyileşeceğiz. Kırık dökük haldeyiz ama muhakkak düzeleceğiz. Manevi bir imtihandayız ama alnımızın akıyla bu imtihandan bihakkın çıkacağız. Derdi veren Allah'ın dermanını da vereceğine inanıyoruz. Hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine iman ediyoruz. Duanın itimadıyla, dayanışmanın imkanıyla, devletin iradesiyle ve milletin irfanıyla içinde bocaladığımız zor günleri aşacağız, daha doğrusu aşmak mecburiyetindeyiz. Sarsıldık fakat düşmeyeceğiz. İnsanlarımızı kaybettik fakat milletçe kaybolmayacağız. Binalar üzerimize çöktü fakat çarenin tükenmediğini, ümitlerin bitmediğini, ışığın sönmediğini, Türkiye'nin tökezlemediğini göstereceğiz" dedi.
'GÖÇEN BİNALARI TEKER TEKER KALDIRACAĞIZ'
Türkiye'nin devasa bir felaketin pençesinde olduğunu, olağanüstü bir dönemden geçtiğini ancak yaşanan depremin ne ilk ne de son olacağını belirten Bahçeli, "Yerin altında zamanla biriken, ardından kırılan fay hatlarının çatlaklarından yerin üstüne çıkan şiddet enerjisi ve jeoloji gerçeğiyle yaşamak, bunun da vahim sonuçlarını en aza indirmek durumundayız. Hayat planımızı artık buna müzahir tesis etmeliyiz. Kentleşme politikalarımızı gözden geçirip, bina yapılarını, yer tutma ve yerleşme stratejilerini doğal afetlerin risk ve tehditlerini dikkate alarak yeni baştan değerlendirmeliyiz. Nitekim bunu hemen yapmalıyız. Türk milleti nice badireyi atlatmıştır; Allah yardım ettiği müddetçe bugünkü ağır sıkıntının üstesinden de gelmesini bilecektir. Deprem, dünyanın ve insan hayatının değişmez bir gerçeği olsa da gözlerimizde yaş, yüzümüzde keder, yüreğimizde ateş vardır ve acımız tarifi olmayan cesamettedir. İki el nasıl ki bir baş içinse, hepimiz depremzede kardeşlerimizle biriz, onların tekrar normal bir yaşama dönmeleri için kenetlenmiş haldeyiz. Yaralarımızı saracağız, yıkımı telafi edeceğiz, depremden etkilenmiş şehirlerimizi gülzara çevireceğiz, çelikleşmiş kardeşlik hissiyatımıza su vereceğiz, can vereceğiz, destek vereceğiz. Sadece 10 ilimize değil; Türkiye'mizin de üzerine göçen binaları teker teker kaldıracağız, hepimiz tek bilek olup Türk bayrağını dalgalandıracağız; kem gözler, kötü niyetler, kurusıkı atan gafiller bilmese de Türkiye'ye sonuna kadar sahip çıkacağız" diye konuştu.
'BAŞKALARI GİBİ ŞOV PEŞİNDE DEĞİLİZ'
Bu süreçte devlet ve hükümetin de en aşağılık karalama ve iftira kampanyalarına aldırış etmeden tarihi görevini dört başı mamur şekilde yaptığını söyleyen Bahçeli, "Sayın Cumhurbaşkanı'mız depremle yıkıma uğrayan illerimize intikal ederek incelemelerde bulundu, vatandaşlarımızla buluştu, görüştü, acıları paylaştı, gözyaşlarını silmek için çaba gösterdi. Ben de titiz ve hassas kurtarma çalışmalarını meşgul etmemek, bilhassa Sayın Cumhurbaşkanı'mızın deprem bölgesinde olmasından dolayı gelişmeleri anbean Ankara'dan takip ettim. Başkaları gibi şov peşinde değiliz. İstismar yarışında değiliz. Depremle mücadeleye nifak tohumları ekmek için faal halde olan siyasi kokuşmuşlara, felaketi siyasileştirmek için ortalıkta gezen irili ufaklı tabansızlara asla benzemeyiz. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı olarak depremden zarar görmüş illerimizi ve tüm vatandaşlarımızı bir program dahilinde ziyaret etmek amacıyla geçen hafta aldığım kararı tatbik etmek için makul bir zaman kollamıştım. O zaman gelmiştir, şimdi vakit yollara düşme vaktidir. Osmaniye, Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Adana ve Malatya'da milletimle tek yürek olacağım, tek ses olacağım, mahzun illerimizin ve mağdur vatandaşlarımızın hepsini birden, çalışmaların aksamasına fırsat vermeden sırayla ziyaret edeceğim" dedi.
'BU ÇAPTAKİ DOĞAL AFETLE BAŞA ÇIKMAK KOLAY DEĞİL'
'Devlet nerede' diyenlere de bir çift sözü olduğunu belirten Bahçeli, "Deprem bölgesinde her şey var, sadece devlet yok' diyen kanı bozuklar size söylüyorum; devlet, baktığınız ve bastığınız her yerde tüm heybetiyle, tüm haysiyetiyle, tüm hükümranlığıyla havidir, hakimdir, hadimdir. Şu hassas günlerde ağır konuşuyorum; kimse kusura bakmasın ama mecburum. 'Devlet yok' diyen kalite ve karakter yoksunları, iç işgal cephesinde konuşlanmış işbirlikçi sefillerdir. Bunlar baksa da göremez görse de itiraf edemez. 30 yıl eğri büyüyen bir ağacın bir anda doğrulmasını elbette beklemiyoruz. Ancak kızgın kireci elle yoğurmanın, insani defosu aleni olan müfteri ve müfsitlere tahammül etmekten daha evla olduğuna da her şeyimizle inanıyoruz. Felaketi fırsata çevirmek isteyen simsarlar görülmektedir. Umudunu iktidarın yıpranmasına bağlayan izansızlar, iş başındadır. Menfaatperestler, sosyal medya gösterisi yapan haşaratlar, acılarımızı malzeme yapan ucuz reklam meraklısı aymazlar, tribüne oynayan asalaklar hepsi birden ortalığa üşüşmüştür. Felaketin derece ve düzeyi büyük olunca ister istemez arama-kurtarma çalışmalarında bazı gecikmeler, mücbir eksiklikler yaşanmaktadır. Dünyanın neresinde olursa olsun, hangi ülkede görülürse görülsün, bu çaptaki doğal afetle ve yıkıcı etkileriyle başa çıkmak kolay değildir. Bir defa bu hususun altını çizmekle birlikte devletin ve hükümetin hakkını teslim etmek lazımdır" diye konuştu.
'PARALEL BİR HAT KURULMASI YANLIŞTIR'
Türk yönetim felsefesine göre, devletin millet, milletin ise devlet olduğunu, tarihin zor ve zahmetli dönemlerinde bu ikisini ayırt etmenin asla mümkün olmadığını işaret eden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Devleti bir kenara itip, ahbap çavuş ilişkileriyle yardım toplanması, bu kapsamda paralel bir hat kurulması; devletin inandırıcılığını bir nevi gölgelemektir, bizim nazarımızda da itibar edilmemesi gereken bir yanlıştır. Hatay'ın Antakya ilçesinde baraj patladığını iddia edip kurgulanmış yalanı, sosyal medyadan servis ederek korkuya, paniğe ve can kayıplarına neden olanlar, afet bölgesinde neyin peşindedir? Devletin yapamadığı, yatıştıramadığı ve yetişemediği ne vardır da ahbapçılar ve babalacılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır? Devleti acz içinde gösterircesine sosyal medyaya üşüşenler, bindikleri dalı kestiklerini ne zaman anlayacaklardır? Böylesi bir muhterislik kimin harcı, kimin haddidir? Türkiye Cumhuriyeti devleti güçlüdür; her müşkülatın, her mihnetin, her mikrobun üstesinden gelmesi, mümkün ve mukadderdir. Devletimize ve hükümetimize sonuna kadar güveniyoruz; her şart altında arkalarında olduğumuzu tavizsiz bir duruşla ifade ediyoruz. Yardım ve desteklerin AFAD aracılığıyla yapılması; en doğru, en sağlıklı yoldur. Kaldı ki beklentimiz ve çağrımız da budur. Felaket günlerimizi ballandıra ballandıra magazin gösterisine çevirenler, bize göre kesinlikle iyi niyetten yoksundur. Milletçe acılarımızı paylaşarak nasıl azaltırız derdindeyken, birilerinin çıkıp hesabi davranması, cüzdanlarını doldurma ve şöhret devşirme peşine düşmesi; tam manasıyla erdemsizlik ve edepsizliktir. Hele bir enkazımızı kaldıralım, hele bir belimizi iyice doğrultalım, sırtımıza yapışan kenelerle işte o zaman hesaplaşacağımız vakit de inşallah gelmiş olacaktır."