Rusya-Ukrayna savaşının ilk günlerinde Ukrayna'nın Zaporijya Nükleer Santrali çevresinde yaşanan çatışmalar tüm dünya tarafından endişeyle takip edildi.
Avrupa’nın en büyük nükleer enerji santrali olarak bilinen tesiste yaşanacak olası bir kazanın Çernobil Faciası'nı geride bırakacak bir çevre felaketine sebep olmasından korkuluyor.
Mart ayından bu yana Rusya kontrolü altında olan nükleer santral, son dönemde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) tarafından yapılan açıklamalar ile tekrar gündemde.
IAEA Başkanı Rafael Grossi, konu hakkında yaptığı açıklamada, santralde görevli personel ile görüşmekte sıkıntı yaşadıklarını belirtti ve "Zaporijya Nükleer Santrali kontrolden çıktı. Nükleer güvenliğin her ilkesi ihlal edildi" ifadelerini kullandı.
UAEA’dan yapılan açıklamaların ardından Avrupa Birliği (AB) ve 42 ülke yayınladıkları ortak deklarasyonla Avrupa Güvenlik ve İş birliği Teşkilatı (AGİT) çerçevesinde Rusya’ya santralden çekilme çağrısı yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile Ukrayna’nın Lviv kentinde buluştu.
Erdoğan, toplantı ardından gerçekleştirdiği görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, “Zaporijya Nükleer Santrali etrafında devam eden çatışmalardan duyduğumuz endişeyi dile getirdik. Yeni bir Çernobil yaşamak istemiyoruz” dedi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ise santral çevresinden askeri birliklerinin çekilmesi durumunda daha tehlikeli durumlar yaşanacağı paylaşıldı ve silahsızlanma çağrıları reddedildi.
Enformasyon ve Basın Dairesi Başkan Yardımcısı Ivan Nechayev, Rusya’nın tesiste inceleme yapılması için Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) temsilcilerini beklediğini aktardı.
Daha önce Zaporijya Nükleer Santrali'nde incelemeler yapmış olan Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü eski müdürü, emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Niyazi Meriç santralde gerçekleşecek bir sızıntı hali durumunda tüm bölgenin ciddi tehlikeyle karşı karşıya kalacağını söyledi.
Meriç “Bir nükleer santralin çalışabilmesi için her gün takip edilmesi gereken belirli prosedürler var. Bunların aksatılması durumunda kaza yaşanma riski yükselir.” dedi.
Meriç “Burada bakımların akması durumunda veya bir saldırı durumunda yaşanacak bir kazanın bedeli çok ağır olur. Bu bedeli Türkiye de dahil olmak üzere tüm bölge ödemek zorunda kalır.” dedi.
Meriç, “Santral içindeki nükleer atıklarda soğutmanın daimi yapılabilmesi için su içinde bekletiliyor. Bu atıkların bir kaza veya saldırı halinde suya karışması durumunda Karadeniz, Marmara, Ege ve hatta Akdeniz denizde radyoaktif kirlilik oluşacağını söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Nükleer santrallerde yaşanacak kazalara karşı alınan önlemlerin kimi zaman yetersiz kaldığını dile getiren Prof. Dr. Meriç, “Siz bir kaza senaryosu yapıp ona göre uzmanlaşabilirsiniz ama bir kaza gerçekleştiğinde sizin senaryonuzdan çok daha farklı şekilde gelişebilir" dedi.
Çernobil’de yaşananlar üzerinden örnek vermeye devam eden Prof. Dr. Niyazi Meriç, "Çernobil'de yangın söndürüldükten sonra sıkıntılar bitmedi" dedi.
Ukrayna ve Rusya’nın normal koşullarda nükleer bir sızıntıyla mücadele edebilecek bir altyapıya sahip olduğunu paylaşan Meriç, Ukrayna’da şu an savaş koşullarının geçerli olduğunun altını çizdi.
Meriç, “Şu anda Ukrayna’da bir savaş hali var. İtfaye birimlerinizi savaş halinde oraya gönderebilecek misiniz? Olaya müdahale edecek helikopterleriniz uçar durumda mı? Bunlar normal zamanlarda halledilebilir şeyler ama savaş halinde durum öyle olmuyor” yorumunu yaptı.