Bakan Karaismailoğlu, Ankara'da basın mensuplarıyla iftarda bir araya geldi. İftarın ardından soruları yanıtlayan Karaismailoğlu, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş nedeniyle Karadeniz’de kalan Türk gemilerine ilişkin, "Savaşın ilk gününden itibaren gözümüz kulağımız bölgede. Özellikle Milli Savunma Bakanlığımız, Dışişleri Bakanlığımız koordinasyonunda önemli gelişmeler oluyor. Rusya’nın kontrolünde olan Azak Denizi’nde olsun, Kireç Boğazı’nda olsun; orada bekleyen Türk gemileri zaten haftalar önce Türkiye’ye dönmüştü. Ama şu an Ukrayna’nın Karadeniz’deki sahilinde bekleyen 22 tane gemimiz var. Ukrayna Büyükelçisi ile istişare yaptık. O gemileri oradan almamız gerekiyor. Başlarda 200’ün üzerinde mürettebat vardı. Bunların bir kısmını tahliye ettik. Şimdi 90 tane daha mürettebat var; ama onlar tahliye talebinde bulunmadılar, gemiyi terk etmek istemiyorlar. Ve o gemilerde de oldukça yük var. Tahıldan ayçiçek yağına kadar yük var ve gemi sahipleri de tedirginler ve bekliyorlar. Biz de sürekli teyakkuz halindeyiz. Bir gelişme olacak diye ümitle bekliyoruz. Hem Rusya tarafı hem de Ukrayna tarafıyla görüşmelerimiz devam ediyor. Orada Türkiye’nin dışında başka ülkelerin de gemileri var. Bölgede kalan 100 tane gemi var. Bir an önce bunların kurtarılması lazım" dedi.
'MAYINLARIN SERBEST BIRAKILMASI BİZE GARİP GELİYOR'
Karaismailoğlu, Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle İstanbul açıklarına kadar gelen mayınlarla ilgili soru üzerine de, ''Mayınlara ilişkin iki taraf farklı şeyler söylüyor; ama o mayınların bu kadar kısa sürede İstanbul yakınlarına kadar gelmesi mümkün değil. Çünkü Ukrayna’daki mayınların serbest bırakılması bize garip geliyor. O yüzden sürekli mayın tarama gemileri dolaşıyor. Tabi bu da bir endişe yaratıyor. O yüzden riskli bölge olarak gözüküyor. Bu, sonuçta oradaki ticareti etkileyen bir faktör. Ama bu savaş ortamından dolayı bazı belirsizlikler var. İnşallah savaşın bitişiyle de birlikte bunlar kısa sürede ortadan kalkacak'' diye konuştu.
'BEN ULAŞTIRMA BAKANIYIM'
Karaismailoğlu, 2024 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olacağı iddiasına ilişkin soruya da, "Ben şu anda Ulaştırma Bakanıyım. Allah böyle bir görevi bize nasip etmiş. Ben İstanbul Büyükşehir Belediyesinde de 24 yıl çalıştım. En son bürokrat olarak en üst seviyede birisi olarak ve İstanbul’un tamamını planlamış, ulaşım altyapısını çok iyi bilen birisi olarak ulaştırma bakanlığında şimdi tüm Türkiye’ye hizmet etme görevi bana verildi. Onun kutsallığını ve onun fırsatını bulduğum için ülkeme hizmet etme yolunda canla başla çalışıyoruz. İstanbul'da da çok ciddi işlerimiz var. Türkiye'nin her köşesinde de çok ciddi işlerimiz var. İstanbul'daki işlerimizi de bir an önce bitirmek ve İstanbulluların hizmetine sunmak için çok ciddi çaba sarf ediyoruz" diye cevap verdi.
‘KANAL İSTANBUL İÇİN YOL ÇALIŞMALARINA BAŞLADIK'
Karaismailoğlu, Kanal İstanbul projesine ilişkin ise İstanbul Boğazında yıllık 40 bine yakın bir gemi trafiği olduğuna dikkat çekerek, "Haftalarca Marmara Denizinde bekleyen gemiler de var. Bu ticaretin sağlanması, o bekleyen gemilerin azaltılması için bir alternatif su yolu üretmek gerekiyordu. Ayrıca bu trafikten dolayı İstanbul Boğazında geçmişte yaşanmış çok önemli kazalar var. Bu risklerin ortadan kaldırılması ve oradaki trafiğin azaltılması ve İstanbul Boğazının İstanbullulara ve Türkiye'ye kalması için bir çalışma yapılması gerekiyordu. Bugün 40 bin gemi; ama 2050 yılına geldiğimizde 78 bin geminin bu İstanbul Boğazından geçmesi mümkün değil. O yüzden bu lojistik konularına yön verebilmek ve ticareti hızlandırmak için Kanal İstanbul’u projelendirdik. Şu an günlerce bekleyen gemiler önümüzdeki günlerde yıllarda haftalarca beklemeye başlayacak. Siz bunu bugün yapmazsanız yarın yapacaksınız; çünkü bu yük gemilerini Marmara Denizi de taşıyamaz artık. Kanal İstanbul uzun soluklu bir proje ve maliyeti çok yüksek bir proje. Genel bütçeye yük olmadan projeyi yapmak için finansal modeller üzerinde de çalışmalarımız devam ediyor. Şu anda Kanal İstanbul için hem demir yolu hem de kara yolu çalışmalarımıza başladık" dedi.
'ALTERNATİF BİR SU YOLUDUR'
Karaismailoğlu, Kanal İstanbul'a ilişkin muhalefetten gelen bir takım eleştirilerin hatırlatılması üzerine ise, "Kanal İstanbul’un önemi daha da arttı. Kanal İstanbul’un yapımını eleştirenler bu işi sadece bir emlak rant dedikodu siyasetine dönüştürüp karalamaya çalışıyor. Biz burada küresel bir lojistik hareketten bahsediyoruz. Gemi hareketlerinden, gemi sayılarından bahsediyoruz. Çünkü bu alternatif bir su yoludur. Olması gereken bir projedir. O yüzden dedikodu siyasetine alet edip sadece bir emlak rant projesi olarak göstermek sadece onların basitliklerini gösterir. Söylediğim gibi biz ulaşım projelerine çok ciddi şekilde başladık. Özellikle demir yolu tarafında Kanal İstanbul’un altından geçecek olan Halkalı-Ispartakule demir yolu projesine başladık. Yine Sazlıdere Köprüsü'yle Başakşehir-Bahçeşehir-Hadımköy Otoyolu Projesini Kanal İstanbul’a göre projelendirerek başlandı ve çalışmaları devam ediyor" dedi.
'MONTRÖ SÖZLEŞMESİNİN KANAL İSTANBUL'LA ALAKASI YOK'
Karaismailoğlu, soru üzerine Montrö Sözleşmesinin Kanal İstanbul'la bir ilgisinin olmadığını vurgulayarak, "Çünkü Montrö hem İstanbul Boğazı'nı hem Marmara Denizi’ni hem Çanakkale Boğazı'nı kapsayan bir anlaşmadır. O yüzden Kanal İstanbul’dan geçenler Marmara Denizi'ni de kullanacak, Çanakkale Boğazı'nı da kullanacak. O yüzden Montrö’ye aykırılık hiçbir şekilde yok. Ayrıca Montrö Sözleşmesi yapılırken İstanbul Boğazı'ndan sadece 3 bin gemi geçiyordu. Şu an geçen sürede 40 bin gemi geçiyor ve bu gemilerin hepsi İstanbul Boğazı'ndan geçemiyorlar ve büyük bir risk yaratıyorlar. O yüzden Kanal İstanbul'u alternatif bir su yolu olarak ülkemize kazandıracağız" dedi.
'YAVUZ SULTAN SELİM KÖPRÜSÜ 2026'DA DEVLETE TESLİM EDİLECEK'
Karaismailoğlu, yap-işlet-devlet (YİD) modeliyle yapılan projelere değinerek, bu ve kamu-özel iş birliği yöntemlerini fizibilitesi uygun işlerde kullanmaya devam edeceklerini, yaptıkları projelerin arkasında olduklarını söyledi.
Projelerin fayda-maliyet-etki analizlerini yaptıklarında, her yönüyle faydalı olduğunu gördüklerini belirten Karaismailoğlu, dünyayı etkileyen Kovid-19 salgını nedeniyle hareketliliklerin azalmasına bağlı olarak projelerin fizibilitelerinde beklenen geri dönüşlerin sağlanamadığını anlattı. Karaismailoğlu, bu yıl itibarıyla gelir akışının artarak devam edeceği bilgisini vererek, bu projelerin 2023'ten sonra direkt devlete gelir akışı sağlamaya başlayacağını, 2030'da doğrudan gelir akışı sağlar hale geleceğini, 2040'ta ise projelerin işletmecinin olmadığı, tamamen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının yönettiği projeler haline dönüşeceğini kaydetti.
YİD'lerin süreli işletmeler olduğunu vurgulayan Karaismailoğlu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün 2026'da devlete teslim edileceğini bildirdi.
Karaismailoğlu, YİD projelerinde önemli gelişmeler olacağına dikkati çekerek, "Özellikle Antalya-Alanya Otoyolu ihalesini hazırlıyoruz. Yaz aylarında YİD olarak ihalesini yapacağız. Ankara-Kırıkkale-Delice Otoyolu Projesi'nin ihalesini de hazırlıyoruz. Fizibilitesi uygun projelerde YİD modelini kullanmaya devam edeceğiz." dedi.