Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, 'Bugün (29 Eylül) Stokholm Büyükelçiliğimizin yakınında Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan aşağılık bir eyleme izin verilmiş olmasını en ağır şekilde kınıyoruz.
İsveç’in, gerek seçilmiş yöneticilerimize yönelik olarak anılan ülkede sistematik şekilde sürdürülen tahkir edici bu eylemleri, gerek terör örgütlerinin devam eden propaganda faaliyetlerini önlemesi, Türk toplumunun temel beklentisidir.' denildi.
CNN TÜRK'ten Tunç Arslanalp'e konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, 'Aslında çok iyi bildiğimiz bir hikayeyi kendi kendisine üretiyor İsveç. O da şu; Demokrasisini bu faşistler ve nefret suçları işleyenler karşısında savunmasız hale getiriyor. Maalesef Avrupa'nın bazı ülkelerinde bu fikir hürriyeti ve düşünce hürriyeti adı altında nefret suçları, terör propagandaları tamamen bir sahne almış durumda.' dedi.
Çelik sözlerini şöyle sürdürdü; 'Bu terör propagandalarını önleyin', 'Bu nefret suçlarını önleyin' dediğimizde ya da kendilerine böyle bir çağrı yapıldığında işte fikir hürriyetinden, açıklama hürriyetinden bahsediyorlar. Esasında nefret suçlarının ve terör propagandalarının fikir hürriyetini, açıklama hürriyetini bu şekilde hedef alması kabul edilemez.
Esasında burada terör suçları ve nefret propagandaları üzerinden fikir hürriyeti ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Buna karşı tedbir almaları gerekirken, alacakları tedbir son derece demokratik tedbir olarak altı çizilmesi gereken unsurlar olacakken maalesef tek taraflı bir şekilde hem fikir hürriyetini hem açıklama hürriyetini ortadan kaldıracak şekilde bu terör propagandalarının merkezi haline geliyor.
Ve giderek de bu tabi ne yapıyor? O toplumlardaki demokratik kültürü zehirliyor. Ve o toplumları aşırı sağın, faşist siyasetin ve bir takım nefret suçlarının merkezi haline getiriyor.
Şimdi Cumhurbaşkanımızın hedef alınması... Cumhurbaşkanımız ülkemizin devlet başkanıdır. Bu doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'nin değerlerinin hedef alınması anlamına gelir. Ve bizim bunu hiçbir şart altında kabul etmemiz, bunu tolere etmemiz ya da bunu görmezden gelmemiz söz konusu olamaz. Bu Türkiye Cumhuriyeti'nin değerlerine karşı faşist bir saldırıdır.
Egemen bir ülke olarak bunları engelleyin. Birtakım odaklar İsveç'in NATO'ya üye olmasını engelliyorsa İsveç'in bu eylemleri engellemesi lazım. Cumhurbaşkanımız defalarca açıkladı, NATO'nun genişlemesini savunuyoruz. İlkesel olarak savunuyoruz. Bu eylemler üzerinden hedef alınan sadece Türkiye Cumhuriyeti olmuyor.
Maalesef demokrasiler ortak bir platform oluşturmakta zorlanıyorlar. Avrupa'da tüm faşist hareketlere entegre hareket ediyor. Demokratik değerleri yok etmeye çalışıyorlar. Erdoğan karşıtlığı, matruşka olarak düşünürseniz, en tepeye Erdoğan karşıtlığını yerleştiriyorlar altından Türkiye çıkıyor.
"ÇİRKİN SALDIRIYI LANETLİYORUZ"
Sosyal medya hesabından da açıklama yapan Sözcü Çelik, 'Cumhurbaşkanımızı hedef alan saldırılar Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerine yapılmıştır. Stokholm Büyükelçiliğimizin yakınında Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan çirkin saldırıyı lanetliyoruz.' dedi.
"İsveç makamları bu saldırılardan sorumludur. Nefret suçlarının ve terör propagandalarının demokratik değerleri tehdit etmesine müsaade edilemez. İsveç makamları nefret suçlarını ve terör propagandalarını durdurmalıdır." diyen Çelik sözlerini şöyle sürdürdü;
Cumhurbaşkanımızı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerini hedef alan tüm saldırılarla kararlı şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu saldırıları gerçekleştirenler kadar, bu saldırıları himaye edenler de aynı çirkinliğin parçasıdır. Bu zihniyetle mücadele etmek demokratik değerleri korumak için zorunludur.
BAKAN TUNÇ'TAN İSVEÇ'E PROVOKASYON TEPKİSİ
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İsveç'in başkenti Stockholm'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan provokasyona sert tepki gösterdi. İsveç'in gerekli adli soruşturmayı yapması gerektiğini söyleyen Tunç, "Önleyici tedbirler almaktan ziyade adeta onları koruyucu bir mekanizmanın orada işlediğini görüyoruz" dedi.
Karabük Valiliği çıkışında açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği önünde polis korumasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan provokasyona sert tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığının gerekli açıklamaları yaptığını ifade eden Bakan Tunç, yaşanan provokasyonun toplantı ve gösteri yürüyüşü dahilinde sayılmadığını söyledi. İsveç'in hem Kur'an-ı Kerim'e yönelik hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik saldırılar karşısında önleyici tedbirler alması gerektiğini söyleyen Tunç, İsveç'in NATO üyeliği konusunun TBMM'ye geldiğinde bunu da değerlendireceklerine dikkat çekti. İsveç makamlarının duyarlı olması gerektiğinin altını çizen Bakan Tunç, şunları kaydetti:
"Maalesef İsveç’te ve Avrupa’nın bazı ülkelerinde bu tür eylemler artık sistematik hale geldi. Dışişleri Bakanlığımız gerekli açıklamayı yaptı. Yine şunu söylüyoruz. Bu tür eylemler toplantı ve gösteri yürüyüşü kapsamında sayılamaz. Resmi bir binanın önünde, bazen meclis binaları, bu kez de bizim büyükelçiliğimizin önünde bu gerçekleşmiş. Başka bir devletin devlet başkanına hakaret edilirken o hakaretlere müsamaha gösterilmemesi gerekir, hukuk devletinde. Bunun önlenmesi gerekir maalesef bunun önlenmediğini görüyoruz. Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılar Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik hakaret içerikli gösteriler bunlar ne yazık ki İsveç makamları tarafından bugüne kadar önlenmedi. Defalarca uyarıldıkları halde. Kaldı ki İsveç NATO’da müttefikimiz olmak isteyen bir ülke. Dolayısıyla güvenlik anlamında Türkiye ile müttefik olmak isteyen bir ülkenin, Türkiye’nin özellikle hem Cumhurbaşkanımıza yönelik hem de Kuran-ı Kerim’e yönelik saldırılara karşısında bunları önleyici tedbirleri alması gerekir. Bilakis önleyici tedbirler almaktan ziyade adeta onları koruyucu bir mekanizmanın orada işlediğini görüyoruz. Bu da bizi rahatsız ediyor, ülke ve millet olarak rahatsız ediyor. Önümüzdeki süreçte İsveç’in NATO'ya üyelik konusu TBMM’ye geldiğinde bunlar değerlendirilecektir. O nedenle İsveç makamlarının duyarlı olması lazım. Bu eylemleri, bu çirkinlikleri sergileyenler hakkındaki gerekli adli soruşturma ve kovuşturmaları yapmaları gerekir. İsveç’ten bunu bugüne kadar beklediğimiz gibi bundan sonrada bekliyoruz."
İSVEÇ'TEKİ EYLEMLERE BİR TEPKİ DE KURTULMUŞ'TAN
Nefret suçlarının özellikle bilgi teknolojilerinin kullanımıyla giderek artan bir şekilde yaygınlaştırıldığını, yanıltıcı bilgilerin kontrolsüz bir şekilde dolaşıma sokulduğunu belirten Kurtulmuş, bütün dezenformasyonun, yanıltıcı bilgilerin, toplumda kutuplaşma ve aşırılıkları beslediğini, devlet kurumlarına olan güveni zedeleyen sonuçları da ortaya çıkardığını kaydetti.
Aşırı akımların güçlenmesinin, temsili demokrasilerin önünde engelleyici unsurlar olarak gündeme geldiğini ifade eden Kurtulmuş, "Avrupa kıtası başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde yer alan ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve dini nefret temelindeki eylemlere ifade özgürlükleri öne sürülerek sessiz kalınmasının doğru olmadığı kanaatindeyim. Özellikle son zamanlarda Avrupa'daki bazı ülkelerde Kur'an-ı Kerim'i yakma eylemleri gibi, iki milyar insanın dini inançlarına alevlenen hakareti, alenen saldırıyı esas alan eylemlerin ortaya konulması aslında sadece Müslümanların kutsallarına yapılan hakaret değil, insanlığın tamamına yapılmış hakaret ve aşağılamaktadır” dedi.
Söz konusu provokasyonlara karşı sessiz kalmanın, ifade özgürlüğü ve demokratik özgürlük olarak görmenin doğru olmadığı kanaatinde olduğunu vurgulayan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Bu eylemlerin devam etmesi özellikle Avrupa'da makul ve mutedil siyaset alanını zehirleyecek, makul ve mutedil siyaset çevrelerinin damarlarını köreltecektir. İslamofobi'ye karşı hareket etmek, buna karşı tedbir almanın da temsili demokrasilerin önündeki engelleri kaldırmak bakımından önemli olduğunu ifade ediyorum" dedi.
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir, İsveç'te Erdoğan'ı hedef alan provokatif eylemi ve NATO'ya üyelik sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Şendir'in açıklamaları şöyle; İsveç 20 bin kişilik ordusu var 100 tane tankı var. İsveç’in NATO’ya katacağı nedir? Sorusunun cevabı tatmin edici bir cevap verilmiş değil. Güç olarak okyanusta damla. İsveç, Kuzey Buz Denizi artık oradaki erimelerden dolayı ticarete yakın, enerji kaynakları, enerji aramaya müsait olduğu için İsveç’i kıyılarını kontrol edebilmek için istiyor ABD.
Gelelim İsveç’te sayın Cumhurbaşkanı aleyhine eylem yapanlar. Kim bunlar? Orada FETÖ grupları var, PKK’ya bağlı grup var. Onların etki altına aldığı siyasi partiler var.
İsveç Parlamentosunda şöyle bir yasa teklifi verildi. Sevr anlaşmasında bağımsız Kürt devleti kuruluyordu. Türkler Kurtuluş Savaşında kazandı, Sevr Anlaşması çöpe atıldı. İsveç Parlamentosu Sevr Anlaşması’nın dirilmesi için çalışsın. Böyle bir yasa teklifi verildi. Destek verenler kim? Terör örgütünü destekleyen bizim coğrafyanın insanları.
İsveç’in içindeki fraksiyonlar her iki terör örgütü tarafından kullanılıyor. Ben sayın Cumhurbaşkanı’nın son iki açıklamasını bilirim. Nasıl olsa ABD bastırdı, NATO bastırıyor. Türkiye bunu onaylayacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki: “Sizin parlamentonuz bizim de parlamentomuz var.
Meclis bunu ne zaman gündemine alır bilmem. İsveç bunu çantada keklik zannediyorsa büyük hata yapıyorlar. TBMM ayrı bir şahsiyet. Dünyada iki kere gazi olmuş tek Meclis’ten bahsediyoruz. Hem Kurtuluş Savaşı’nı yönetmiş hem 15 Temmuz’da gazi olmuş bir Meclis.
'HERKESİN AKLINI BAŞINA ALMASINDA FAYDA VAR'
Türkiye Cumhuriyet tatmin olmadan, siz istediğini yapacaksınız, İsveç olarak ilişkilere uymayacak, sözlerin zıttı işleri yapacaksınız, Türkiye’de üyeliği onaylayacak öyle mi? Herkesin aklını başına almasında fayda var.
İsveç, kızı DAEŞ’e katılmış bir kadına kızına sahip çıkmadığı gerekçesi ile hapis cezası vermiş bir ülkedir. Yani ucu kendisine dokunan her konuda yasaları bükebiliyorlar. Türkiye söz konusu olduğunda kırmızı çizgileri pembeleştiriyorlar.