Koronavirüs tedavisi gören Recep Yılmaz, hastanenin yoğun bakım servisinde yer olmadığı gerekçesiyle Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Devlet Hastanesi'ne sevk edildi.
Ancak sevk esnasında Yılmaz'ın dosyası yerine, adaşı kanser tedavisi gören Çelik'in dosyası hastaneye gönderildi.
Yılmaz, durumunun ağırlaşması üzerine devlet hastanesinde hayatını kaybetti. Bunun üzerine hastane personeli dosya üzerinde telefon numarası bulunan Çelik ailesine ulaştı.
Aile morga gelerek koronavirüs tedbirleri nedeniyle babalarını uzaktan gördü.
Yılmaz ile Çelik'in vücutlarının aynı bölgelerinde ameliyat izi olması nedeniyle fark edilemediği için Çelik ailesi, babaları zannederek hastane morgundan Recep Yılmaz'ın cenazesini alarak, Çanakkale Şehir Mezarlığındaki aile kabristanlığına defnetti.
Bir gün sonra fakülte hastanesinden gelen bir telefon ile Hilmi Çelik hastaneye çağrılarak, bir hastayı teşhis etmesi gerektiği aktarıldı.
Hilmi Çelik odaya girdiğinde karşısında dün defnettiklerini sandığı babasını gördü. Durumu savcılığa intikal ettiren Çelik ve Yılmaz ailesi şimdi savcılığın incelemesinin ardından yaşanan olayı düzeltmek için bekliyor.
Recep Yılmaz'ın cenazesi incelemenin ardından Çelik ailesine ait aile kabristanlığımdan alınarak, Yılmaz ailesinin kendi kabristanına tekrar defnedilecek.
Yaşanan durumu gazetecilere anlatan Hilmi Çelik, şunları söyledi:
"Babam Recep Çelik, rahatsızlandı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesine aciline onu götürdük. Yoğun bakımda yer olmadığı için acilin müşahede odasına aldılar. Bir-iki gün orada kaldı. Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesinin yoğun bakımında bir yer açılıyor. Babam Recep Çelik adına evrak düzenleniyor. Ama orada yatmakta olan bir başka Recep araca bindiriliyor, devlet hastanesine götürülüyor yoğun bakıma. Adam yoğun bakıma girerken ölmüş zaten. Bizi 'babanız öldü' diye çağırdılar. Gittik orada işlemleri yaptık. Öbür gün hastaneye gittik. Ölüm raporunu aldık. Baktık, ölüm raporu Recep Çelik üzerine düzenlenmiş. TC kimlik numarasına kadar aynı. Morga indik, kovidli yazılmış. Ona itiraz da etmiştik biz. Zaten yaklaştırmıyorlar. Orada uzaktan ne görülüyor? Ameliyat izi görülüyor. Bir hafta önce babam ameliyat olmuştu. Orada yatan hasta da ameliyat olmuş. Adamı bize teslim ettiler. Belediye mezarlığına götürdüler. Orada dini vecibelerini yerine getirdik. Aile mezarlığımıza defnettik."
Definin ardından kendilerine yeni bir telefon daha geldiğini anlatan Çelik, şöyle devam etti:
"Gittik oraya. Dediler ki 'Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinin 5. katında dahiliye bölümünde 523 numaralı odada bir Recep Çelik yatıyor, gidip bakar mısınız.' Gittik, baktık ki babam orada yatıyor. İyi de bizim gömdüğümüz Recep Çelik kim? Şimdi bu soru akla geliyor. Meğer o insanlar da hastalarını kaybetmişler. Hastane hastane dolaşıyorlar, bulamıyorlar. O Recep de bir başka birisiymiş. Ama ölüm evrakı da nakil evrakı da babamızın üzerine düzenlenmiş. Yani Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinde böyle bir yanlışlık yapılmış. Bugün itibariyle bu yanlışlığı düzeltmek için savcılığa gittik. Öbür Recep'in akrabaları da geldi biz de gittik. Savcılığa ifade verdik. Bekliyoruz, şimdi o mezar açılacak. Onlar cenazelerini alacaklar. Başka bir yere defnedecekler. Bizim de aile mezarlığımız boşalmış olacak."