SaÄŸlık Bilimleri Üniversitesi Abdülhamit Han EÄŸitim ve AraÅŸtırma Hastanesi Sualtı HekimliÄŸi Bölümü, Hiperbarik Oksijen Tedavisi Merkezi ekibi, yüzyılın felaketi KahramanmaraÅŸ merkezli depremin ardından yaralıların Ä°stanbul'a getirilmeye baÅŸlandığı ilk günden beri, gece gündüz mesai yapıyor. Merkezin kapısına her gün onlarca ambulans gelip gidiyor. Çünkü çevre hastanelerden, ezilmeye baÄŸlı olarak geliÅŸen crush veya kompartıman sendromu nedeniyle uzuvlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan depremzedeler buraya getiriliyor. Merkezdeki iki hekim Dr. ÖÄŸr. Üyesi Yavuz Aslan ve Uzm. Dr. Zehra Mutlu ile hemÅŸireler ve basınç odası teknisyenleriyle yaklaşık 30 kiÅŸilik ekip, hiperbarik oksijen tedavisi ile yaralılar kol veya bacaklarını kaybetmesin diye çabalıyor. Özellikle çocuk yaralılar geldiÄŸinde, merkezdeki hemÅŸireler de onlarla birlikte basınç tankına giriyor ve onların elini bir an olsun bırakmıyor. Çocuklar içeride sıkılmasın diye tank içindeki ekrandan çizgi film de açan ekip, onlara travmalarını bir nebze de olsa unutturmaya çalışıyor.
EKÄ°BÄ°N BAÅžINDA BÄ°R DEPREMZEDE VAR
Ekibin başındaki isim Dr. ÖÄŸr. Üyesi Dr. Yavuz Aslan da bir depremzede. Tıp fakültesinde öÄŸrenciyken 1999'daki Gölcük depreminde arkadaÅŸlarıyla beraber tam 14 saat 5 katlı binanın enkazında hayat mücadelesi verdi. Enkazdan hafif yaralarla çıkarılan Dr. Aslan, birkaç gün sonra çalıştığı hastaneye dönerek acil serviste binlerce yaralının hayatına dokundu. Åžimdi, 24 yıl sonra ekibiyle birlikte yine depremzedeler için görev başında. Çıkarıldığı enkazın fotoÄŸrafı, Time dergisinin orta sayfasında yayınlanan Dr. Aslan, yaÅŸadıklarını ilk kez DHA'ya anlattı. Dr. Aslan, hiperbarik oksijen tedavisi ile depremde yaralananları, ampütasyondan kurtarmaya çalıştıklarını söyledi.
"ONLARIN YAÅžADIKLARI EN Ä°YÄ° ANLAYANLARDANIM"
Dr. Aslan, vurgun yiyen dalgıçlarda uygulanan hiperbarik oksijen tedavisinin, daha sonra baÅŸka hastalıklar için de faydasının görülmesiyle, doku iyileÅŸmesinde önemli bir yer edindiÄŸini anlattı. Hiperbarik oksijen tedavisinin daha çok diyabetik yaralar, vurgun yiyenler, trafik kazası ezilmeleri veya ani duyma, görme kaybı için yaygın olarak kullanıldığına dikkat çeken Dr. Aslan, "Hafta sonu da dahil, günde 6-7 seans, yoÄŸunlukla depremde yaralananları alıyoruz. Bu tedavi sayesinde ampütasyon kararı alınan iki çocuÄŸumuzun bacaklarını kesilmekten kurtardık" diye konuÅŸtu. Dr. Aslan, Gölcük depreminde kendi yaÅŸadıklarını ise ÅŸu cümlelerle anlattı: "Ben enkazdan çıktığım için, buraki depremzedeleri çok iyi anlıyorum. Ölümle yaÅŸam arasında bir yerdeydik, dışarıya çıkıp yaÅŸayacağınızdan emin olamıyorsunuz oradayken. Ağır bir yaram yoktu, kısa sürede öÄŸrenim gördüÄŸüm hastaneye geri döndüm ve acil serviste yaralılara yardımcı olmaya baÅŸlamıştım."
"Ä°LK 72 SAAT MERKEZDEN HÄ°Ç ÇIKMADAN HASTA ALDIK"
Hiperbarik oksijen tedavisi ile depremzedelerde ortaya çıkan crush yaralanması ve uzuv kaybına yol açabilen kompartıman sendromuna yönelik tedavi uyguladıklarını kaydeden Dr. Aslan, "Ana amacımız uzuvlarını kesilmekten, ampütasyondan kurtarmak. Depremzedelere faydalı olmak için ekip olarak mesai kavramını da ortadan kaldırarak, sabah 9'dan gece 12:00-01:00'e kadar aralıksız ikiÅŸer saat tedavi seansları yapıyoruz. Kriz merkezi ile koordineli bir ÅŸekilde bize danışılan hastaları deÄŸerlendiriyoruz, alabileceÄŸimiz hastaları bazen günde bir, bazen iki üç kez seansa alıyoruz. Sonraki tedavilerini de planlıyoruz. Ortopedi, plastik cerrahi, kalp damar cerrahisi gibi branÅŸlarla da ortak çalışma içindeyiz ve hastaları sürekli birlikte konsülte ediyoruz. Depremden beri günde 6-7 seans yapıyoruz. ÅŸimdiye dek 72 seansa yakın tedavi yaptık. DiÄŸer uzman arkadaşım (Dr. Zehra Mutlu) ve ekibimizle birlikte 24 saat çalışma usulüne göre buradayız. Ä°lk 72 saat merkezden hiç çıkamadık. Odalarımızda dinlenip devam ettik. Aralıksız hasta aldık, 11 hemÅŸiremiz, 3 basınç odası operatörünüz ve diÄŸer yardımcı saÄŸlık personelimizle beraber 30 kiÅŸilik bir ekiple günde 50'ye yakın ambulans karşılıyoruz" diye konuÅŸtu.
"Ä°KÄ° ÇOCUÄžUMUZUN BACAKLARINI KESÄ°LMEKTEN KURTARDIK"
Çevre hastanelerden de deprem yaralılarını tedaviye aldıklarını anlatan Dr. Aslan, "Åžimdiye kadar 2 depremzedeyi ağır yaralı bir ÅŸekilde tedaviye aldık. Ä°stanbul'da bizim dışımızda kamuda 3, özelde de 7 tane merkez var. AlabileceÄŸimiz hastaları birbirimize danışıyoruz. Ä°ki çocuÄŸumuz vardı ampütasyon kararı alınmıştı. Biri, 5-6 yaÅŸlarında bir kız çocuÄŸumuzdu, dizüstü ampütasyon yapılması önerilmiÅŸti. Biz hastayı burada tedaviye aldık, yoÄŸun bir ÅŸekilde hiperbarik oksijen tedavisi uyguladık. Birinin ayağını tamamen kurtardık, sadece ufak dikiÅŸlerle takip ediyoruz. DiÄŸerinde ise belki sadece parmaklarına yapılacak ufak bir operasyonla kurtarabilecek pozisyona geldik" dedi.
HEMŞİRELER ÇOCUKLARIN ELÄ°NÄ° BÄ°R AN OLSUN BIRAKMIYOR
Hiperbarik oksijen tedavisi sırasında, çocuk hastalarla beraber basınç tankının içinde seansa giren ve bir an olsun onların elini bırakmayan HemÅŸire Emel Åžahin Demir, çoÄŸunun annesini sorduÄŸunu söyleyerek duygularını ÅŸöyle ifade etti: “Biz yaklaşık 4 gündür, özellikle çocuk hastalara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ben bir anneyim, onun için onlara anne ÅŸefkatiyle yaklaÅŸmaya çalışıyorum. Bunu da çok samimiyetle söylüyorum. Ellerini bırakmak istemiyorum, annesini anlatıyor çocuk, annesini arıyor. Onlara yardımcı olmaya çalışıyorum ama ne kadar doldurabilirim bilmiyorum. BirçoÄŸu çocuk, uzuvlarını kaybetmeleri söz konusu. Elimizden geleni yapıyoruz, gerekirse günlerce burada sabahlarız." (DHA)