Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 14. Büyükelçiler Konferansı'nda açıklamalarda bulunuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları özetle şöyle: Dışişleri Bakanlığımızı, artık geleneksel olan konferansı başarı ile organize ettikleri için teşekkür ediyorum. Burada sözlerimin başından devletimiz ve milletimiz adına bir vefa borcunu vurgulamak istiyorum. Bizler bu topraklarındaki mevcudiyetinin her anı mücadele ile geçmiş bir milletin mensuplarıyız. Elde ettiğimiz hiçbir kazanım, birileri tarafından bize altın tepside sunulmadı. Doğrudan varlığımıza kast eden saldırı ile karşılaştık. Sahip olduğumuz her şeyin bedelini misliyle ödedik. Önce Çanakkale’de ardından Kurtuluş Savaşımızda bizi yok etmek isteyenlere karşı insanlık tarihinin en destansı mücadelelerini verdik.
'BİN YILLIK TARİHİMİZ BOYUNCA EDİNDİĞİMİZ HİÇBİR KAZANIM KOLAY ELDE EDİLMEDİ'
Bin yıllık tarihimizde karşımıza çıkanlar değişti, kullanılan aparatlar değişti ama niyetler değişmedi. Aynı mücadeleyi son 50 yıldır farklı kisveler altında üzerimize sanılan terör örgütlerine karşı yürütüyoruz. DEAŞ ile FETÖ ve tetikçilerine yenilerini eklediler. Vatanımıza diz çöktürmek için her yolu denediler. Ama ne yaptılarsa emellerine ulaşamdılar. Ne ASALA terör örgütünün ne de bölücü alçaklara karşı geri adım attık. Can verdik, canımızından aziz bildiğimiz vatan evladını şehit verdik ama istiklal ve istikbalimize leke sürdürmedik.
Gerilim peşinde koşmadığımız gibi kararlı bir tavırla, baskılara da boyun eğmiyoruz. Diplomasinin tüm imkanlarını, sert ve yumuşak güç unsurlarının tamamını kullanarak Türkiye'nin menfaatlerini korumanın derdindeyiz. İçeride de bakanlığımızın insan kaynağı eksiğinin giderilmesi noktasında hazırlıklar sürüyor. Bakanlığımızı Türkiye vizyonu misyonunu yürütecek insan kaynağına imkanlara kavuşturacağız. Türkiye son yıllarda uluslararası başlıkta katkısı beklenen, tavrı yakından takip edilen, oyun kurucu bir ülke haline gelmiştir. Libya'da meşru hükümetten yana müdahalemiz, bu ülkenin bölünmesinin önüne geçmiştir. Üç kıtanın kalbinde yer alan Türkiye, hadiseleri tribünden seyredemez. Sahada ve masada güçlü olmak bizim için tercih değil mecburiyettir.
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI
Türkiye ilk günden itibaren takındığı dengeli ve hakkaniyetli tavırla bu krizin çözümünde anahtar ülke rolünü üstlenmiştir. Türkiye dışlanacak yalnız kalacak eleştirilerine kulak asmadık. Savaşan tarafları ilk kez aynı masada bir araya getirdik. Karadeniz girişimi bir gıda krizinin önüne geçmiştir. 17 Temmuz itibariyle askıya alınan girişimin, kapsamı genişletilerek tekrar uygulanması için temaslarımız devam ediyor. Sayın Putin Afrika gibi ülkelerin gıda erişimiyle ilgili bizim gibi bir hasasiyet gösteriyor. Şüphesiz bu sorunun daha fazla çıkmaza girmeden çözümü, Batılı ülkelerin sözlerini yerine getirmelerine bağlıdır. Hala ateşe körükle gidenler var. Bizim Türkiye olarak duruşumuz bellidir. Biz daha fazla kan ve gözyaşı görmek istemiyoruz. Hele hele savaşın Karadeniz'e yayılması bir felaket olacaktır. Bundan sonra da gerilimi düşürmek için samimiyet ile çalışmayı sürdüreceğiz. Biz kimse ile kavga peşinde, husumetleri büyütme peşinde değiliz. Bizim kimse ile özellikle komşularımız ile çözülemeyecek bir meselemiz yoktur.
Herbir büyükelçimiz ülkemizin ihracat seferberliğinin öncüsü olmak durumundadır. Bizler yurt dışındakilerle birlikte neredeyse 100 milyonluk büyük bir aileyiz. İslam düşmanlığı ile mücadelemizi diğer inanç mensupları ile bir arada yürütüyoruz.