Konuşmasına, AB Komisyonu Başkanı von der Leyen ve heyetine hoş geldiniz diyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Avrupa Birliği ile ve üye ülkelerle temaslarımızın arttığı bir yılı geride bırakıyoruz. Önce Dışişleri bakanım, 5 yıl aradan sonra Avrupa Birliği gayri resmi Dışişleri Bakanları toplantısına iştirak etti. Ardından bizler sayın Başkan von der Leyen ile Budapeşte'de düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesinde bir araya geldik." dedi.
"AB, TÜRKİYE İÇİN STRATEJİK HEDEF OLMAYI SÜRDÜRÜYOR"
Gerek bu görüşmelerde, gerekse kurumlar arasındaki temaslarda, Avrupa Birliği üyeliğinin Türkiye için stratejik hedef olmayı sürdürdüğünü dile getiren Erdoğan, "Üyeliğimizin ülkemize olduğu kadar birliğe de önemli katkılar yapacağı açıktır. Son gelişmeler Türkiye’nin kilit ülke konumunu daha da perçinlemiştir. Sayın Başkan ve heyetiyle görüşmelerimizin öncelikli gündemi aramızdaki ilişkileri canlandırmak için atılabilecek ortak adımlardı. Türkiye’nin üyelik perspektifini güçlendirecek yeni bir vizyon ortaya koymalarını beklediğimizi kendilerine ilettim. Ortak çıkarlarımızın bazı üyelerin kısır gündemlerine esir edilmemesi gerektiğini bir kez daha vurguladım. Kazan-kazan formülüyle ve karşılıklı saygı temelinde iş birliğimizi ilerletebiliriz. Bu minvalde Sayın Başkanın da yakın iş birliğine ve diyaloğa değer verdiğini memnuniyetle müşahade ettim." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü; Sayın von der Leyen ile geçtiğimiz günlerde bir telefon görüşmemiz olmuştu. Bu görüşmede Türkiye’nin ve Avrupa Birliği’nin Suriye’nin istikrarına ve güvenliğine verdiği önemin altını çizmiştik. Bugünkü istişarelerimizde Suriye sahasındaki son gelişmeleri detaylıca ele aldık. Suriye’nin egemenliği ile toprak bütünlüğünün muhafazası başta olmak üzere katılımcı bir idarenin tesisi noktasında hemfikir olduğumuzu gördüm. 61 yıllık zulmün, baskının, karanlığın ardından yıkılan Bas rejimi geride kelimenin tam anlamıyla büyük bir enkaz bıraktı. Yaklaşık 1 milyon insanı katledilmiş, nüfusunun yarısı yerlerinden edilmiş, 13 yıldır süren çatışmadan bitap düşmüş bir Suriye ile karşı karşıyayız.
SURİYE'NİN İNŞA VE İMAR ÇABALARINA DESTEK ÇAĞRISI
Erdoğan, Suriye halkının bu ağır yükün altından tek başına kalkmasının mümkün olmadığını, Suriye’nin komşularının, dost ve kardeş ülkelerin, Avrupa Birliği ile uluslararası kuruluşların güçlü desteğiyle süratle ayağa kalkması gerektiğini belirtti.
Uluslararası toplumun 13 yıl boyunca katliama uğrarken, Suriye halkına yeterli desteği vermediğine, veremediğine dikkati çeken Erdoğan, bunun telafisinin mümkün olduğunu, bunun yolunun da Suriye'nin inşa ve imar çabalarına destek olunmasından geçtiğini vurguladı.
"TERÖR ÖRGÜTLERİNİ SAHADA BOZGUNA UĞRATAN TEK ÜLKEYİZ"
Bu anlayışla Türkiye'nin Şam büyükelçiliğinin on iki buçuk yıl aranın ardından yeniden faaliyete geçirildiğini belirden Erdoğan, "Türkiye Suriyeli kardeşlerinin yanında olmaya devam edecektir. Tabii bu süreçte ülkenin terör yuvası olmaktan çıkarılması gerekiyor. Gerek DEAŞ gerekse PKK ve uzantılarıyla mücadele görüşmemizde ele aldığımız hususların başında geldi. Türkiye her iki terör örgütünü sahada bozguna uğratan tek ülkedir, yegane NATO müttefikidir. Bu örgütlerin palazlanmasına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Bölgemizin geleceğinde ne DEAŞ’a ne PKK ve türevlerine yer yoktur." diye konuştu.
AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen de "Avrupa, Suriye’nin en büyük donörü durumunda. Bu desteği yeni bir odakla gerçekleştirmeliyiz. Yeniden yapılanmaya odaklanmalıyız" dedi.