Türkiye Ulusal Risk Kalkanı projesinin ilk toplantısı Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde gerçekleşiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlık edeceği toplantıda meydana gelen depremler ele alınacak. Depremden etkilenen 11 ilde yürütülecek çalışmaların yanı sıra Türkiye'de deprem riski yüksek olan illerde yürütülecek çalışmalar ile afet anı ve afet sonrası atılacak adımların da değerlendirileceği kaydedildi. Toplantıya, jeoloji, sismoloji, şehircilik, inşaat, mimarlık, sosyoloji gibi alanlarda uzmanlar katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle; Milletçe 6 Şubat'ta yaşadığımız iki depremin devamında gelen 12 bin artçı sarsıntının etkilerini yaşadığımız sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Depremler 11 şehirde büyük can kayıplarına ve ağır yıkımlara yol açtı. Hayatını kaybeden 45 binin üzerindeki her bir vatandaşımızın, yaralanan 115 bin insanımızın acısı yüreklerimizdedir. Yaklaşık 14 milyon insanımızın hayatını doğrudan etkileyen, bunların 3,5 milyonunun ülkemizin diğer yerlerine göç etmesine yol açan bu felaketin yaralarını sarmak için gece gündüz çalışıyoruz.
Arama kurtarma işlemlerini, enkaz kaldırma faaliyetleri onu da yeniden inşa ve ihya çalışmaları takip ediyor. Hasar tespit çalışmaları bitince şehirlerimizde yapacağımız yeni konutların ve köy evlerinin sayıları netleşecek. Şu anda yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı 214 bin binada 608 bin bağımsız bölüm belirledik. Depremzede vatandaşlarımızı şimdilik çadır kentlerde, konteyner kentlerde, yurtlarda, otellerde misafir ediyoruz. Ayrıca köylerine ve diğer şehirlerde kiraladıkları veya kendilerine tahsis edilen evlere giden çok sayıda vatandaşımız da var.
"YATAY MİMARİ" VURGUSU
Bu kadar büyük bir yıkım karşısında hayatı süratle normalleştirmek için önce insanlarımızın temel ihtiyaçlarını karşılamamız şart. İlk anda bu ihtiyaçlar arama kurtarma yardım ekibiydi. Bunu ekmek, çorba su gibi gıda tedariki ihtiyacı takip etti. Hemen ardından battaniye, giyecek, çadır, konteyner gibi barınma ihtiyacı geldi. Depremin ilk iki haftası geride kaldığında kalıcı barınma ihtiyacını süratle giderecek adımları atma mecburiyeti ile karşı karşıyaydık. Bu arada NATO'dan gelen gerçekten çok çok kalite bunun yanında benzer İsviçre'den gelen çadırlar bunlar kompleks halinde burada yerini aldı. Bunun için zemin ve etüd çalışmaları bitmiş projelerden başlayarak hızla yeni konutların, yeni yaşam alanlarının inşasına başladık. Yeni yerleşimleri planlarken şehirlerimizin yönünü ovalardan dağlara zemini sağlam yerlere döndürüyoruz.
Kadim şehir yerleşimlerimizi ise tarihi ve kültürel varlıklarımızı da yaşatacak aynı zamanda afetlere karşı güçlendirecek bir anlayışla ihya etmeyi hedefliyoruz. Yatay mimariden taviz vermeyeceğiz. TOKİ'nin inşa edeceği konutlar zemin artı 3 veya 4 katlı. 3 oda 1 salon olarak yapılarak hak sahiplerine verilecektir.
Yerinde ihya edilebilecek alanlarda da düşük yoğunluk, düşük kat ve güvenlik önceliğimiz olacaktır. Elbette yeni yerleşim yerlerini belirlerken bilim insanlarımızın, mimarlarımızın, mühendislerimizin, şehir planlayıcılarımızın, onlarla birlikte yöre halkının görüşlerine göre hareket ediyoruz. Ancak acil işleri yaparken ülkemizi daha bütüncül bir afet hazırlığı ve yönetimi sistemine kavuşturacak vizyonu da ihmal etmemek gerekiyor.
"TÜM TEHLİKE VE TEHDİTLERİ BİRLİKTE DEĞERLENDİRMELİYİZ"
Bugünkü toplantımızın gayesi ülkemizi Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli olarak tasavvur ettiğimiz işte böyle bir perspektife kavuşturacak sürecin fikri zeminini oluşturmaktır. Bu yaklaşımı oluştururken Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu afet kavramı altında toplanabilecek tüm tehlike ve tehditleri birlikte değerlendirmeliyiz. Deprem bunlardan biridir. Aynı şekilde sel, yangın, heyelan, kuraklık gibi diğer doğal afetleri de buna eklemeliyiz. Yetmez ayrıca salgın hastalıktan teröre, sağınmacı akınlarından ekonomik krizlere diğer unsurları da buna ilave etmeliyiz. Hiç şüphesiz yaşadığımız jeopolitiğin dayattığı terör, savaş, sosyal kaos gibi hususları da hesaba katmalıyız.
"SİYASET ÜSTÜ"
Özetle ülkemizin ve milletimizin varlığını, hayatını, geleceğini tehdit eden her krizi bir afet olaak görmek, öncesi ve sonrası ile tedbirlerimizi buna göre düşünmek kanaatindeyim. Devletin bekasını vatandışımızın bekası ile bütünleştiren böyle bir yaklaşımın siyaset üstü bir afet yönetimi için en doğru yol olduğuna inanıyorum. Hiç şüphesiz aslonan sizlerin değerlendirmeleri, analizleri, tespitleri, teklifleridir. Şu ana kadar 11 vilayetin tamamını iki kez dolaşma fırsatı buldum. Bakan arkadaşlarımın hemen hemen her ilde bir koordinatörlük görevi var. Bakanlarımın içerisinde bir, iki, üç kez bu illeri dolaşan görevli koordinatör Bakan arkadaşlarım var. Bunun yanında valiler olarak da birçok ilde asgari bir, iki, üç vali görev yapmakta. Onlar bu görevlerini sürdürüyor. Bir de özellikle belediye başkanlarımızdan şu anda gerek büyükşehir belediye başkanlarımız, gerek il ilçe belediye başkanlarımız, kardeş belediye başkanlarımız olarak ilan ettiğimiz yerlerde onlar ayrıca görevlerini sürdürmektedir.