Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle; Milletimizin gönlünde derin yaralar açan 27 Mayıs askeri darbesinin 64'üncü yıl dönümünde sizlerle bir kez daha beraberiz. Türkiye'de darbe geleneğini başlatan kara günün 64'üncü yıl dönümünde Türkiye Yüzyılı Anayasası'nı konuşmak üzere bizleri buluşturan Sivil Anayasa Güçlü Türkiye Sempozyumu'na öncülük eden İstanbul 2 nolu baromuzu canı gönülden tebrik ediyorum.
Kıymetli fikirleriyle sempozyuma katkı veren katılımcılara, hocalarımıza ve hukukçularımıza teşekkür ediyorum. Yeni Türkiye'nin sembollerinden olan Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda düzenlenen bu anlamlı sempozyumun ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
'İNSANI İNSANLIĞINDAN UTANDIRAN HAKARETLER VE İŞKENCE'
27 Mayıs 1960 darbesinin ardından bir yargı tiyatrosu ile idama mahkum edilen ve darağacına gönderilen Adnan Menderes'i, Hasan Polatkan'ı ve Fatin Rüştü Zorlu'yu burada tekrar rahmetle minnetle yad ediyorum. Rabbim ruhlarını şad, mekanlarını inşallah cennet eylesin. Kim ne derse desin, Yassıada mahkemelerinde türlü baskılara, insanı insanlığından utandıran hakaretlere ve işkenceye maruz kalan her 3 devlet adamımız isimlerini milletimizin gönlüne şehit olarak milli irade kahramanları olarak yazdırmışlardır.
'UNUTMAYACAĞIZ VE AFFETMEYECEĞİZ'
Bu millet merhum Menderes ve arkadaşlarını her zaman şükranla ve biraz da idamlarına engel olamamanın mahcubiyetiyle hatırlayacaktır. Sempozyumu gerçekleştirdiğimiz eski adıyla Yassıada'yı milletimizin adlandırmasıyla Yaslı Ada'yı verdikleri kararlarla demokrasimizin utanç adasına, hüzün adasına dönüştürenleri de bugün bir kez daha nefretle anıyoruz. Üzerinden değil 64 sene asırlar bile geçse darbecileri unutmayacağız ve affetmeyeceğiz.
Sokakları karıştırarak darbeye zemin hazırlayanları, kıyma yaptılar diyerek ahlaksızca üniversite öğrencilerini kışkırtanları, dilinden ve kaleminden kan damlayan sözde hukukçuları unutmayacağız ve affetmeyeceğiz. Şairler sultanı Üstad Necip Fazıl'ın bir nar ağacı var, bir de darağacı. Namerde nar düştü, yiğide darağacı dediği hukuk cinayetlerini ülkemize ve milletimize yaşatanları asla ve asla bağışlamayacağız. Millet ve milli irade uğrunda bedel ödeyenleri nasıl minnetle yad ediyorsak demokrasi cellatlarını da bir utanç kaynağı olarak daima hatırlayacağız.
14 MAYIS 1950: TÜRKİYE'DE YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI
27 Mayıs darbesi adım adım uygulanan bir provokasyonun sonucudur. 14 Mayıs 1950 seçimleriyle birlikte Türkiye'de yeni bir dönem başlamış, ilk kez milletin özgür iradesiyle bir parti iktidara gelmiştir. Demokrat parti iktidari on yıllar süren tek parti dönemi sultası sonrasında millete umut vermiş, özgüven aşılamış, ülkemiz genelinde bir kalkınma hamlesinin başlamasına vesile olmuştur. Merhum Adnan Menderes ve arkadaşları iktidar vazifesini üstlendikleri 10 yıl boyunca Türkiye'ye gerçekten çok büyük hizmetler yapmış, çok büyük eserler kazandırmışlardır. Ezen-ı Muhammedi'nin aslına uygun şekilde okunmasından İmam Hatip okullarının açılmasına kadar her alanda büyük işlere imza atıldı.
"KENDİNİ DEVLETİN YEGANE SAHİBİ GÖREN OLİGARŞİK YAPI"
Menderes ve Demokrat Parti'nin milletle devleti birbirine yaklaştıran politikaları bu ülkeyi tapulu mülkü gibi gören imtiyazlı azınlığı rahatsız etti. Bu rahatsızlık 1956 yılından itibaren kendini göstermeye başlamıştır. Darbe mekanlığının start düğmesine 6-7 Eylül olaylarıyla basılmıştır. Ardından ülkemizin farklı illerinde provokasyonlar, kavgalar, protestolar, doğrudan toplumsal fay hatlarını kaşıyan gerilimler yaşanmıştır. Darbeden 3 sene önce Menderes'e zıttıma gittiğinizde yapamayacağım yoktur tehdidinin özellikle baş mimarları darbeye uygun ortam hazırlamak için 3 yıl boyunca uğraştılar, didindiler, ellerinden geleni artlarına koymadılar. Güya büyük taarruz adı verilen propaganda savaşıyla Demokrat Parti ve Menderes düşmanlaştırıldı nefret objesi haline dönüştürüldü. Bu süreçte muhalefete bağlı gazeteler hepsinin yalan olduğu ortaya çıkan manşetlerle Menderes'i ve Demokrat Parti'yi hedef aldı. Son olarak tahkikat komisyonu bahane edilerek ihtilal meşru bir haktır açıklamasıyla alenen darbeye davetiye çıkartıldı. Kendini devletin yegane sahibi gören oligarşik yapı 27 Mayıs darbesiyle 14 Mayıs demokrasi ihtilafının rövanşını 14 yıl sonra milletten almayı başardı.
"BURASI ÖZELLİKLE SEÇİLMİŞTİR"
Nasıl darbeye bir günde karar verilmemişe, Yassı Ada mahkemelerinde yaşanan hiçbir sahne ve alınan hiçbir karar da tesadüf değildir. Darbeciler ve 27 Mayıs rejiminin ağa babaları tarafından burası özellikle seçilmiştir.
Türk siyaseti özgüvensizlik girdabından bir türlü kurtulamadı. 27 Mayıs'ın karanlık gölgesi iradenin peşini bir türlü bırakmadı.
Kanlı terör eylemleriyle devlet ve millet arasına nifak sokmak istediler. Son olarak 15 Temmuz ile bizi ve milletimizi hedef alacak kadar göz kararttılar. Türk siyasi tarihinin en fazla darbe girişimine maruz kalan hükümetiyiz.
Her kim kanunun ve hukukun dışına çıkarsa karşısında Türkiye Cumhuriyeti'ni bulacaktır. Bu ülkede artık darbeler ve muhtıralar dönemi kapanmıştır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Türkiye'nin mevcut darbe anayasasına mahkum edilmesi, siyasete güveni zedeliyor. Cumhuriyet'imizin 100. yılının darbe anayasası ile geçirilmesi utanç kaynağıdır. Bu utancı daha fazla yaşatamayız.