Abdulkadir Selvi, Hürriyet gazetesindeki köşesinde bugün, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın rejim lideri Esad'ın Özbekistan'daki Şanghay'daki toplantıya gelmesi halinde kendisiyle görüşebileceği iddia etti.
Bu iddianın ayrıntılarını Abdulkadir Selvi CNN Türk'ten Büşra Arslantaş'a değerlendirdi;
Burada sayın Cumhurbaşkanı'nın değerlendirmesi AK Parti'nin MKYK toplantısında yapılıyor. Şu açıdan çok önemli. 2011 yılından bu yana ilk kez sayın Cumhurbaşkanı, Esad ile görüşebileceğini söylüyor. Çünkü değerlendirmeleri ilk önce İran'dan bir ajans geçmişti ve "Esad, Özbekistan'da olacak, orada görüşecekler" şeklinde diye ama Esad'ın Özbekistan'a gitmediği ortaya çıktı. Zaten önceden de Dışişleri Bakanı, yine o MKYK toplantısında Esad'ın Özbekistan'a gitmeyeceğini söylemişti.
Sayın Cumhurbaşkanı değerlendirmesi oldukça önemli. Diyor ki; "Gelse görüşürdüm kendisiyle. Çünkü Esad o süreci okuyamadı. Zannetti ki onlar büyük, kalabalıklar ve silah yok. Kendi iktidarını korumayı tercih etti. Biz o zaman kendisine söyledik. Bunları dinlemedi. Ben kendisine söyledim. ABD ve Rusya'nın Suriye'ye gireceğini düşünmedi. Ülkesini bu hale getirdi. Bunları görüşmede kendisine söylerdim" diyor. Benim edindiğim bilgi bu yönde.
ŞİMDİ NE DEĞİŞTİ? BÖYLE BİR ADIM ATILIR BU NE ANLAMA GELİYOR?
"U" dönüşü yorumlarının yapılmasının çok yerli ve haklı bir gerekçesi yoktur. Çünkü uluslararası ilişkilerde ebedi dostluklar ve ebedi düşmanlıklar olmaz. İşte Avrupa Birliği'ni oluşturan ülkeler... 1. ve 2. Dünya Savaşı'nda savaş ülkeler değil mi? Yani bir şekliyle daha sonra bir ittifak kurarak geleceklerine baktılar. Bizim Suriye ile bir savaşımız yoktur. Ancak 2011'den bu yana Suriye'de yaşanan iç savaş sürecinde en çok etkilenen ülkelerden birisiyiz.
Bizim zaten istihbarat servisleri arasında görüşmeler olduğunu sayın Cumhurbaşkanı defaatle söylemişti. Ama benim gördüğüm Soçi zirvesinden sonra iklim değişmiş gözüküyor. Ondan önce Putin doğrudan irtibat kurulmasına çok taraftar değildi. Daha çok Rusya üzerinden bu ilişkilerin yürütülmesine taraftardı. Ama Rusya, Ukrayna'da bir savaşa girdi.
Sayın Cumhurbaşkanı, Ukrayna gezisi dönüşünde "Bizim Esad'ı devirmek gibi bir şeyimiz yoktur. Çünkü biz o ülkelerde rejim değiştirmek, o ülkeleri parçalamak, o ülkeleri yeniden dizayn etmek gibi bir şeyimiz yok."
Biz Suriye savaşının mağdurlarından biriyiz. Belki de birinci derecede Suriye, ikinci derecede Türkiye. Ben bu iklimin değiştiğini görüyorum. Özellikle Rusya, Suriye'deki kuvvetlerini Ukrayna'ya çekmek istiyor. Ama Suriye'yi de İran'a ya da ABD'ye tamamen teslim etmek istemiyor. Türkiye'de bu konjektürü değerlendiriyor. Çünkü netice itibarıyla bizim hedefimiz bağcıyı dövmek değil üzüm yemek. Bizim Suriyeli sığınmacılar diye bir sorunumuz var. Bunların bir kısmını bölgeye yerleştirdik. Ama onlar kendi yaşadığı şehirlere giderse bizim de bu sorunumuz çözülecek. Bu konuda temaslar yürütülüyor. Henüz daha istihbarat örgütleri seviyesinde. Bakan seviyesine ve devlet başkanları seviyesine gelmiş değil. O çerçeveyi de abartmadan sınırlarını belirtmek istedim.
ESAD REJİMİNİN YPG İLE İŞ BİRLİĞİNDE DEĞİŞİM VAR MI?
Burada o kadar çok ciddi sorunlar var ki; matruşka gibi. Birini aldığınız da içinden başka şey çıkıyor. Sorun yumağı adeta. Esad bir dönem YPG/PKK ile iş birliği yaptı. Hatta Haseke'de toplantılar yaptılar. PKK'nın petrollerini 27 dolardan rejim aldı. Ama şu anda PKK/YPG büyük ölçüde ABD ile birlikte çalışıyor. ABD onları koordine ediyor. Silah yardımı yapıyor. İçişleri Bakanı Soylu'nun tespitine göre şu ana kadar 2 milyar dolar yardım yapmış durumda.
Esad'ın Suriye devleti üzerinde bir ABD'nin kontrol ettiği bölge var. Rusya'nın kontrol ettiği bölge var. Örgütler üzerinden İran'ın kontrol ettiği bölge var. Bir de bizim orada varlığımız var. Ben Esad'ın PKK ile mücadele konusunda bir kararının olduğunu, bir iradesinin de olduğunu doğrusu düşünmüyorum. Ama biz sorunları bilerek, bu sorunlar yumağı içerisinde bir ilerleme sağlamak istiyoruz. Bu çabalar da onu gösteriyor.