MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları: Milletine yabancılaşmış, tarihine sırt çevirmiş, kimliğinden uzaklaşmış bir zevatın bağımsızlığı hakkıyla savunması, eşyanın tabiatına aykırıdır. Ne garip ne tuhaf bir tecellidir ki tarih tekrar etmektedir. Bu gerçek dikkatli ve uyanık hiçbir gözden kaçmış değildir.
YİNE ÜZERİMİZE GELECEKLER
Bir hususu tarih kayıtlarında not etmek gerekir ki medeniyetler mücadelesi sürdüğü sürece, ders ve ibret alınsa bile tarihin tekerrürü kaçınılmazdır. Kuyruk acısı çekenler, kapanmamış yaraları bulunanlar yine üzerimize geleceklerdir. Bir düne bakınız bir de bugüne... Menfur niyetler hep tanıdıktır. 1918'den 1923'e varıncaya kadar yaşanan her zorluk, katlanılan her çile, esnafından eşrafına köylüsünden kentlisine, gencinden yaşlısına, herkesi aynı kahramanlık altında yek vücut haline getirmiştir.
İZLEDİKLERİ YOL AYNI
Müslüman Türk milletinin Anadolu coğrafyasında tutunan bir yıllık varlığı birilerini sürekli rahatsız etmiştir. Fil ve figüranlar farklı olsa bile izledikleri yol aynıdır.
KIZILELMA RUHU CANLANDI
16 Nisan 2017'de yapılan halk oylamasıyla kabul edilen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, 2. demokratik atılımdır. Bizim korkuyu korkutmuş bir duruşumuz var. İç ve dış mihrakların oyunları peş peşe sıralanmıştır. Türkiye ayağına vurulan prangaları söküp atmaya başlamıştır. Kaldı ki telaş ve tedirginlikleri boşuna değildir. Kızılelma ruhu canlanmıştır. Yönetim sistemindeki reform ürkütmekte kalmamış, yeni arayışlara itmiştir.
MUHALEFET GÜVENLİK SORUNUNA DÖNÜŞTÜ
Zillet ittifakı sırtını zalimlere dayanışmıştır. Onların hamisi varsa bizim de milletimiz vardır. Artık her şey ortadadır. Kimin kiminle iş yaptığı dibine kadar bellidir. Dünya genelinde hiçbir muhalefet partisi ülkesine cephe almamıştır. Bu muhalefet çok ciddi güvenlik sorununa dönüştü. PKK'nın elebaşlarından terörist Mustafa Karasu 'AK Parti ve MHP'yi yıkmalıyız yoksa bizi yok edecekler' dedi mi demedi mi? PKK/YPG, FETÖ, DHKP-C, AK Parti ve MHP'nin zaafını kolluyorlar mı? Evet kolluyorlar.
HDP'NİN KAPISINA KİLİT ASILMALI
HDP'nin kapatılma davasının seçim sonrası için görüşülecek olması adalet ilkelerine tamamen aykırıdır. Bu neyin hazırlığı. HDP kapatılmalıdır. Bölücü ve terör yatağının kapısına kilit asılmalıdır. HDP'nin isteğiyle AYM'nin davayı sulandırması doğru değildir.
ZEHİRLİ YILANLAR DELİKLERİNDEN ÇIKMAYA BAŞLADI
ABD’de yayımlanan Foreign Policy Dergisinin seçimlerin kan gölüne döneceğine ilişkin 1 Ocak 2023 tarihli bühtan ve buruşuk açıklamasından sonra, bu kez de devreye İngiliz The Economist Dergisi girmiş, Türkiye’nin felaketin eşiğinde olduğunu ahlaksızca iddia etmiştir. Bunlar aleyhimize kurgular yapan küresel üst aklın ve melanetle çizilen büyük resmin tercümanı olan karanlık odakların husumet aparatlarıdır. 14 Mayıs seçimleri yaklaştıkça, Cumhurbaşkanımızın sözde kusurlu olan demokrasimizi tam gelişmiş bir diktatörlüğe sürükleyeceğini ileri süren The Economist Dergisi bu tip bir aparattır. Dikkat ediniz, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri ufukta belirdiği andan itibaren zehirli yılanlar deliklerinden birer birer sürünerek dışarı çıkmaya başlamıştır. 16 Ocak 2023 tarihinde The Wall Street Journal Gazetesi’nde bir makalesi yayımlanan eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı, Türk’ün yaşayan hasmı, Kazıklı Voyvoda’nın bugünkü nesebi John Bolton mezkur makalesinde özet olarak şunları ifade etmiştir:
“Batı’nın, Türkiye’deki muhalefetin yaklaşmakta olan Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde başarı şansı elde etmesini sağlamaya yardım etmek için cesur bir adım atması halinde Erdoğan’ın durdurulma şansı söz konusudur. Muhalefetin etkili bir kampanya yürütmesi ve birlik içinde kalması halinde Erdoğan’ın seçimde yenilmesi mümkündür.”
Haydut çetesi Daltonlar bile bu soytarı Bolton’dan daha onurludur. Bolton’un bu zehirli ve zillet dolu sözlerini Joe Biden’in 2020 yılının Ocak ayında New York Times Gazetesi’ne verdiği demeçle eşzamanlı okuyup nasıl da üst üste çakıştığını görmek ve idrak etmek lazımdır. Biden, kısaca muhalif liderleri açıkça destekleyerek otokrat diye iftira attığı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı darbeyle değil seçimle devirmekten bahsetmişti. Cumhurbaşkanımıza bedel ödetmeye kalkışan tamı tamamına 85 milyon Türk vatandaşını karşısında bulacak, soysuz cüretinin ağır sonuçlarına katlanacaktır. İşte meydan işte millet, işte meydan işte er, kendine güvenen durmasın gelsin beri.
İSVEÇ'TEKİ SALDIRIYI KINAMAK YETERSİZDİR
İsveç’te geçen Cumartesi günü, bir sapık, bir manyak, bir şeytan piyonu Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde tüm uyarılara rağmen Yüce Kitabımızı yakmıştır. Bu azgın provokasyonu, bu nefret saçan eylemi ifade ve düşünce özgürlüğü olarak tevil edenler de aynısıyla suç ortağıdır. İsveç ve Finlandiya gibi İskandinav ülkeleri ABD’nin dublör ülkeleridir. Viking mantığı ABD’nin kovboy aklıyla bir ve beraberdir. Danimarkalı Rasmus Paludan isimli bir alçağın eline çakmak tutuşturup Kur’an-ı Kerim’in yakılmasını kışkırtanlar, bunu da Türkiye Büyükelçiliği önünde yaptıranlar çok sinsi ve silindir bir siyasetin tasarımcılarıdır. Kukla yakmış, kuklacılar da planlamışlardır. Kur’an-ı Kerim’in yakılması dini ve manevi hassasiyetlerimize kast eden bir saldırganlıktır.
Bu saldırganlığı kınamak gerçekten yetersizdir.
Takdir ederseniz, biz bu ağır provokasyonun ardına iliştirilen siyasi hedefleri bazı ihtimalleri dikkate alarak görmek ve göstermek durumundayız.
Birinci ihtimal, İsveç, kriz ve kaotik bir ortamın yaratılmasıyla birlikte NATO üyeliğinin sonlanmasına, değilse bile askıya alınmasına çanak tutmaktadır.
Çünkü Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim’in yakılmasına ifade özgürlüğü bahanesiyle izin veren bizzat İsveç hükümetidir.
Lanetlediğimiz bu düşmanca eylemin siyasi ve diplomatik sonuçlarının öngörülmemiş olması, muhtemel gelişmelerin analiz edilmemesi A’dan Z’ye akıl dışılıktır. NATO’nun geçtiğimiz yılın Haziran ayında düzenlenen Madrid Zirvesi’nden buyana İsveç’in Türkiye aleyhtarı tavrında, terör örgütü yandaşlarının gösteri ve protesto seyrinde sabırları zorlayan, hatta çatlatan bir yoğunluk gözlemlenmiştir. Halbuki anılan NATO Zirvesi’nde Türkiye, İsveç ve Finlandiya ortak bir mutabakat muhtırasına birlikte imza atmışlar, muhatap bu iki ülke terör örgütü PKK/YPG ile FETÖ’nün faaliyetlerini yasaklama sözü vermiştir.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği terörizme verdikleri desteğin kesilme şartına bağlanmıştır. Ancak bu desteğin bırakınız azalması veya kesilmesini, bilakis ve bilahare daha da arttığı ortadadır. Rusya ile Ukrayna arasında süregelen çatışmaların Kuzey Avrupa’ya sıçrama tehlikesi karşısında endişeye kapılan İsveç’in tahammülü olmayan bir kriz çıkararak Türkiye’nin tepkisini çekmeyi, bu sayede de Türkiye’nin reddiyle NATO üyeliğinin olumsuz sonuçlanmasını hedeflediği akla yatkın bir seçenek olarak karşımızdadır. İkinci ihtimal ise, azgın Türk düşmanı John Bolton’un da gündeme getirdiği üzere, Türkiye’nin NATO’dan dışlanması amacıyla siyasi ve diplomatik bir iklimin oluşmasına destek vermek, İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine mesafeli duruşun faturasını eşgüdüm halinde ülkemize çıkarmaktır.
NATO İLE DOĞMADIK NATO'SUZ DA ÖLMEYİZ
Bu amaca yönelik adımlardan birisi terör örgütlerinin tahrik ve ihanet kampanyasının ilerletilmesi, diğeri de mukaddesatımıza vandal bir saldırının tertip ve tezahür etmesi için ortam açılmasıdır. İki ihtimal de faşist, ırkçı, İslamofobi ve demokrasi karşıtıdır. Aslında hedef sadece Türkiye değil, tüm İslam alemidir.
Hedef bir yönüyle medeniyetler kutuplaşmasını sertleştirmektir. Bu saatten sonra İsveç’in NATO üyeliği suya yazılmış yazı kadar güncel bir konu olmaya müstahaktır. Milliyetçi Hareket Partisi kitabımıza el uzatan, buna hizmet eden, göz yuman, ortam hazırlayan kim olursa olsun, hem bu dünyada hem de Mahkemeyi Kübra’da mutlaka hesaplaşacak, bunlara asla taviz vermeyecektir. Viking uzantıları ardına efendilerini alsa da, Türk’ün töresini, İslam’ın sancağını, mukaddesatımızın onurunu zedelemeye güç yetiremeyecektir.
Türkiye’nin NATO üyeliğini tartışmaya açmak isteyenler varsa buyursun açsınlar, NATO’yla doğmadık, NATO’suz da çok şükür ölmeyiz. Kur’an-ı Kerim bir kağıttan ibaret değildir. Müşrik zihniyetlerin bunu bilmesinde, nefret objesine dönüşmüş kafalarına yerleştirmelerinde yarar vardır. İlahi takdir ve hüküm bellidir, yanacak olan günahkarlardır, Kitabullah’ın nuru ise kıyamete kadar inananların, Mümin ve Müslüman gönüllerin ufkunu pırıl pırıl aydınlatacaktır.
SEÇİMLER 14 MAYIS'TA
Seçimler Allah nasip ederse 14 Mayıs'ta yapılacaktır. Zillet ittifakı henüz cumhurbaşkanı adayını bulup çıkaramamıştır. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. Seçim kanunlarında geçen yıl yaptığımız değişiklikler 14 Mayıs 2023 tarihinde hukuken geçerlidir. Gördüğümüz kadarıyla 'zillet ittifakı' çok tehlikeli sularda kulaç atmaya devam etmektedir.
İP BAŞKANI ELİYLE PKK'YA MESAJ
İP Başkanı'na silahlara veda sözlerini kullandıran hangi mihraklardır? Zillet İttifakı, İP Başkanı eliyle PKK'yla müzakere mesajı vermiştir. Silahlara veda mesajını düşünüp tavır geliştirmesi gereken kişiler bir dönem yan yana oturduğumuz isimlerdir. PKK'ya kucak açanlar karşımızdadır. İyisiyle kötüsüyle zilletiyle zalimiyle hepsi birden karşımızdadır. Biz de diyoruz ki aziz milletim sıra sende.