Almanya'dan emekli olduktan sonra 1985'te memleketi Edirne'ye dönen 2 çocuk annesi Mukaddes Kokeralp Çırak, yıllardır topladığı Atatürk fotoğraflarını, Çavuşbey Mahallesi'ndeki evinin duvarlarına astı. Çırak, babasından gördüğü Atatürk sevgisini evinin her köşesine yayarak, evinde adeta 'Atatürk Müzesi' oluşturdu. Çırak, son olarak Atatürk'ün koltukta oturup kahve içerken heykelini yaptırıp evinin başköşesine koydu. Evindeki tüm saatler, her zaman 09.05'i gösteren Çırak, evinin dış cephesini de yine Atatürk fotoğrafları ve Türk bayraklarıyla donattı. Çırak'ın Atatürk sevgisini duyan Rusya'nın TV1 kanalında televizyon sunucusu Vladimir Pozner, hazırlayıp sunduğu 'Türk Defteri-Ulusun Babası' isimli Atatürk'ü konu alan programı için çekim teklifi yaptı.
Çekimleri nisan ayında yapılan program, ekimde yayınlanırken, Mukaddes Kokeralp Çırak de gördüğü ilgi karşısında şaşırdığını söyledi. Kendisine tercüman aracılığıyla ulaşıldığını anlatan Çırak, "Ben de şaşırdım aranınca. Bir kız aradı beni, 'Ben Rus kızıyım fakat İskenderun'dayım, tercümanım' dedi. Muhakkak evimi çekmek istediklerini söylediler. Türkiye'de ne varsa Atatürk'e ait olan yerleri hepsini çekmişler. Burada, evimin her yerinde çekim yaptılar. 3 saat sürdü çekimleri. Programı da izledim, beni ön plana çıkarmışlar. 2 dakikalık bir bölüm ayırmışlar bana. Kimine yarım dakikalık zaman ayırmışlar. Ben bir Almanya'da Berlin'de gördüm, bir de burada Ruslar'da gördüm bu ilgiyi. Bu nedenle çok mutlu oldum, gurur duydum" dedi.
'BU SEVGİ BANA BABAMDAN KALMA'
Atatürk'ün ölümünden 1 ay önce, Edirne'de dünyaya geldiğini anlatan Çırak, "Dünyaya gelir gelmez sanki kalbime benim Atatürk sevgisi verildi. Çünkü benim annem Selanik'ten geldi. Atatürk'ün eviyle bir ev varmış aralarında. Rahmetli Zübeyde Anne'ye 'komşu anne' diyorlarmış. Rahmetli Ali Rıza Amca'ya 'dayı' diyorlarmış. Annem 9 yaşında Türkiye'ye gelmiş. Bu Atatürk sevgisini babamdan gördüm. Benim babam Atatürk için canını feda ederdi. Atatürk resimleri vardı, evin her yerinde. 19 Mayıs'lar, 29 Ekim'ler olduğu zaman eskiden yolun bir başından, öbür başına çiçeklerle süslüyorduk. Atatürk'ün çerçeveli resimlerini koyardık. Yani bu sevgi bana babamdan kalma" diye konuştu.
'ATATÜRK SEVGİMİ HİÇ BIRAKMAYACAĞIM'
Çırak, 1965 yılında gittiği Almanya'dan, emekli olup Edirne'ye döndüğünde Atatürk resimleri ve objelerini toplamaya başladığını belirterek, "1985'te Türkiye'ye kesin dönüş yaptım, gittim Atatürkçü Düşünce Derneği'nden takvimler aldım. Onlardan Atatürk resimlerini kesip biriktirmeye başladım. Sahaflardan çeşitli fotoğraflar buldum ve bu şekilde devam etti. Şu anda sayıları belli değil. Bazılarını çıkardım, aşağıda duruyor. Yani diyeceğim Atatürk dendiği zaman ben dayanamıyorum. Evimde bu kadar çok eşya var, bunların müzeye kalmasını isterim. Çok müzeye bağışlanacak eşyalarım var. Kim ne derse desin, ben Atatürk sevgimi hiç bırakmayacağım, hep onun yolunda gideceğim. Bütün törenleri de hiçbir zaman bırakmayacağım. Bastonla olayım yine de gideceğim. Ben Atatürk'ümü bırakmam" dedi.
'EDİRNE VE TÜRKİYE İÇİN ÇOK DEĞERLİ'
Çırak'a, program çekimlerinde eşlik edip, yardımcı olan Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Ertuğrul Tanrıkulu da "Edirneliler için gerçekten çok kıymetli bir değerimiz. Biz Mukaddes teyzemizi özellikle yaşarken de ona olan saygımızı, sevgimizi her zaman gösteriyoruz. Ben bireysel olarak da Mukaddes teyzemi sık sık ararım, evine misafir olurum. Bir şeye ihtiyacı var mı diye sorarım. Edirne için çok değerli, Türkiye için çok değerli. Almanya'daki yaşamında da Berlin'de çalışırken ve yaşarken de Mustafa Kemal Atatürk'ümüzü her zaman için orada gündeme getirmiştir. Onu da anılarında dinleriz ve biz onu bir sözel tarih olarak değerlendiriyoruz" ifadelerini kullandı.
Rus televizyonunun; bilim insanlarının, şairlerin ve tarihçilerin konuk olduğu programda Mukaddes Çırak'a yer vermesinin çok değerli olduğunu dile getiren Tanrıkulu, "Gerçekten çok kıymetli bilim insanlarının, sosyologların, yazar ve şairlerin olduğu bir program olmuş. En başta mesela en bilinen Zülfü Livaneli de var aynı programda, o bölümde. Ama şunu gururla söylemeliyim ki Edirne'ye girişini anlatıyor, Edirne'deki Mukaddes teyzemin Atatürk sevgisini anlatıyor, evini dolaştırıyor ve Mukaddes teyzemle bir söyleşi yapıyor. O programda da Edirneli Mukaddes Kokeralp teyzemin olması, Karaağaçlı bir teyzemin olması beni çok mutlu etti" dedi.