Türkiye önceki gün Gaziantep ve Mardin’de meydana gelen feci kazalarla sarsıldı. Gaziantep’te otobüsün devrilip kaza yapan bir araca müdahale eden ekiplere çarpması sonucu hayatını kaybeden 15 kişi toprağa verilirken, yaralanan 31 kişiden 16’sı taburcu edildi. Tedavisi süren 15 yaralıdan 5’inin hayati tehlikesinin devam ettiği belirtildi.
Başlatılan çok yönlü soruşturma kapsamında görevlendirilen 3 savcı, kazanın nedenine ilişkin araştırmasını sürdürürken, yola dökülen bir sıvının otobüsün kaymasına neden olduğuna yönelik iddiaların araştırıldığı ancak şu ana kadar bu yönde bulguya rastlanılmadığı öğrenildi.
3 ŞOFÖR TUTUKLANDI
Gaziantep’teki kazada yaralanan ve tedavisi tamamlanan otobüs şoförü Abdulkadir Memiş, seyir sırasında 400-500 metre mesafede emniyet şeridindeki ekipleri gördüğünü belirterek, “Otoyolda kaza vardı, kalabalık bir ekip bulunuyordu. O sırada ne olduğunu anlayamadım. Bir anda otobüsün direksiyon hakimiyetini kaybettim. Toparlamak için manevra yapmaya başladım ama kurtaramadım ve otobüs devrildi. Daha sonra sürüklenmeye başladım, sonrasını hatırlamıyorum. Kazaya neden olduğum için çok pişmanım” dediği öğrenildi. Adliyeye sevk edilen Memiş, ‘taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek’ suçundan tutuklandı.
UZMAN İSİMDEN ÇARPICI MESAJLAR
Ağır vasıtalar bu kazalara karıştı, Mardin'deki sürücü ise "Frenim patladı, frenim tutmadı" dedi. Ağır Vasıta Güvenli Sürüş Uzmanı Metin Aktaş konuyla ilgili CNN Türk'e değerlendirmelerde bulundu.
AĞIR VASITALARDA FREN PATLAR MI, TUTMAZ MI?
Fren patlaması bu noktada ağır vasıtaların genetiğine aykırı birşey. Fren körlüğü tamamıyla ağır vasıtalarda bu araç hava var iken ilerler. Hava yok iken ilerlemez. Buradaki kazanın kök sebeplerinden bir tanesi şudur;
Sürücü ne ile uğraşıyordu? Evet 27 ton. Bu aracın toplam ağırlığı 40 ton ile aşağıya doğru iniyor. Yere basan ağırlığı karayollarının ağır vasıtalar için 40 tondur. Sürücü ayağını frene nasıl bastı? Telefonla mı konuşuyor? Yorgun mu? Dalgın mı? Bunların hepsi etken.
Fren körüne bastığınız zaman zaten aracın durma eylemine yavaşça bütün sistemi kontrol eden mekanizma orasıdır. Sürücü eğer ayağı fren pedalına yavaş yavaş basıyor ise içerideki disk, kampana, balata yavaş yavaş ısınma eylemine giriyor. Isınan balata maalesef zaman içerisinde işlevini kaybediyor. Sürücü acil bir durumda frene bastığında fren maalesef tutmuyor.
Sürücülerin ve halk dilinde de "fren patladı" gibi olayı meydana geliyor. "Fren patladı" olayı bu araçların genetiğine aykırı bir olaydır.
HAVA DOLMASI, BOŞALMASI SÖZ KONUSU MU?
Hava dolduğu bu zaman araç hareket eder. Dolayısıyla yolda fren patlaması körüklere gelen hava sistemi, ekipman zayıflığı, ekipman eksikliği zamanında bakımı yapılmamıştır. Eğer bunlardan kaynaklı birşey varsa zaten kitleme olayına gidecektir.
MUAYENEYE GİREN ARAÇLAR
Bu araç muayeneye girdi. Muayene dedi ki; "Senin basınç değerlerin düşük" dedi. Ne yapıyor? Frenciye gidiyor. Frenci de buna yetkin olarak bir fren körüğü takılıyor. Tekrar muayene gidiyor ve geçiyor. Daha sonra "Eski körüğünü tak" diyor. Neden taktırıyor? Maliyetler çok yüksek. Lojistik camiası, taşıtla ilgilenen sürücüler maliyetten yakınıyor. Maalesef sonuçlar bunu doğuruyor.
Orjinal parça çok önemli. Aracı sıfır aldığınızda siz bu aracı çalıştırmak için sürekli devamlılığını sağlamak için parçalarını hep yedekleyip tutmak zorundasınız. Tutmadığınızda merdivenaltı bu işleri hallettiğinizde maalesef kazalar kaçınılmaz oluyor.
Kaplama lastik evet yapılıyor. Merdivenaltı üretim yerlerde belli bir tarhiten sonrakileri de yapıyorlar. İstenilen standartların dışında yapıyorlar. Ama iyi ve garantili kaplamalı yapan firmalar bunun röntgenini çekiyorlar, normal tarihine bakıyorlar ve normal standarlar altında yapıyorlar. Onun haricinde kesinlikle yapılmıyor. Tamamıyla maliyetle alakalı.
Teknoloji gelişince, araç gelişince maalesef sürücüler de bir rahatlık meydana geliyor. Normalde düz yolda örneğin 80-90 km. hızla ilerlerken yokuş aşağı inişte de 40 ton basar ağırlıkta yine 80-90 km. hızla aşağı iniyor. Neden? Aracın üzerine konan fren sistemlerine güvendikleri için. Ama bu davranış doğru değil. İleriyi planlamazsanız, bu hareketi yapmazsanız mutlaka ve mutlaka son noktada kaza ile karşılaşabilirsiniz.
Maalesef ağır vasıta sürücüsü artık yetişmiyor. Yetişmediği için de kulaktan dolma sözlerle araç kullanılmaya, aracın teknik özelliklerini bilmeden sadece aracın güzelliğine aldanarak araç kullanma eylemine giriliyor. Maalesef yine kazalar da meydana geliyor.
BİZ VATANDAŞ OLARAK NE YAPMALIYIZ?
Yardımı seven bir milletiz. Maalesef acil durum eylem planımız yok. Öyle bir kaza esnasında gidip yaralıya hemen yardım etme hissiyatı duyuyoruz. Ama herşeyden önce can güvenliğini almamız lazım. Nedir? hem Antep hem Mardin kazasında yaklaşık olarak 500 metre öteden bu önlem alınmış olsaydı Antep kazasındaki otobüs bunu daha önceden görecekti. Çünkü ileri planlama dediğimiz olay var. Otobüsün zaten hızı yüksek.
(Yeni bilgi: Otobüsün hızı takografına bakıldığında 130 km. hızda olduğu söyleniyor.) Maksimum 110 km.'yi geçemez. Maalesef 130 km. çok yüksek hız. Şöyle düşünün; 130 km. hızla giden bir araç yaklaşık olarak saniyede 1 saniye içerisinde 40 metre yol alır. Sürücü eylemi gördü, ayağını gazdan çekti, frene götürür noktasına kadar zaten bi 40 metre gitti. 200 metre sürüklenen bir araç ambulansa bu etkiyi yapmaz. Çünkü sürücü mücadele etti. 40 metre gitti, fren bastı gitti yine bir 40 metre. Yaklaşık 50 metreye kala bu araç devrilmeye başladı ki bu etkiyi yarattı. Neden? Bir hız, iki dikkat, ileri planlama yok. Hepsi bir arada.