Merkeze bağlı Yuva köyü Çaydurt Mahallesi'nde Kurban Bayramı ile birlikte başlayan zehirlenme vakalarında 1 kişi öldü, 141 kişi de hastanelerde tedaviye alındı. Halen tedavileri süren 4'ü yoğun bakımda, 17 kişinin durumlarının iyiye gittiği belirtildi. Köyde bulunan su depolarında yapılan temizlik ve klorlama çalışmalarının ardından vatandaşların evlerine sular yeniden verilmeye başladı. Ancak buna rağmen şebeke suyunun içme suyu olarak kullanılmaması istendi. Vatandaşlar, içme suyu ihtiyacını dışarıdan getirilen hazır sularla karşılarken, diğer ihtiyaçlarında ise şebeke suyunu kullanıyor.
KÖYDE SESSİZLİK HAKİM
Şebeke suyunu kullanma konusunda tedirginlik yaşayan vatandaşlar, yaylalarda ve şehir merkezlerinde bulunan evlerine gitti. Köyde kirada oturan vatandaşlar da başka bir yerde yeni ev arayışlarına başladı. Sessizliğin hakim olduğu köyde kalan vatandaşlar ise tekrar eski günlerine dönmeyi bekliyor.
'UYGUN EV BULURSAM GİDERİM'
Sudan zehirlendiği için kızı hastanede tedavi gören Metin Vazakoğlu, "Kızım da hasta. Ankara'da tedavisi devam ediyor. Diyalizden yeni çıktı. Normal servise alındı. Ben burada kirada oturuyorum. Uygun kiralı başka bir yerde ev bulabilirsem çıkacağım. Buradan gideceğim. Suları dışarıdan getiriyorum. Arabanın bagajına koyup götürüyorum o şekilde kullanıyoruz. Evde sular akıyor ama kullanmıyoruz. İnsan korkuyor artık. Suya bile dokunmaktan korkuyoruz. Neden zehirlenme olduğu belli değil. Kızım da ben de bütün aile olarak suyu kullanıyorduk. Bize bir şey olmadı, kızım rahatsızlandı. Bir sürü komşum hastalandı. Burada sadece evi olanlar kaldı ya da hastası olmayanlar kaldı. Geri kalanlar bıraktı burayı, gittiler. Evlerde kimse yok. Herkes komşusuna, akrabasına gitti. Çoluğunu çocuğunu akrabalarına bıraktı. Benim çocuğum ağabeyimde duruyor. Yaylalarda evi olanlar oraya gitti. Herkes tedirgin şu an. Suyu kullanmıyorum ben" diye konuştu.
İçme suyu ihtiyacını dışardan, diğer ihtiyaçlarını ise şebeke suyundan karşıladıklarını söyleyen Serhat Çakıoğlu ise "İçme suları şu anda dağıtılmakta. Şebeke hattından su evlere geliyor. Evlerimizde kullanıyoruz ama içmiyoruz. İçme sularını hazır kullanıyoruz. Duş ya da el yüz yıkama gibi şeylerde şebeke suyunu kullanıyoruz. Gidenler var” dedi.
"BENİM GELİNİM, TORUNUM ÖLSEYDİ NE YAPARDIM?"
Torunu ve gelininin de hasta olduğunu gözyaşları içinde anlatan Seher Kavcıoğlu (74), "Ben buraya geleli 40 sene oldu. Böyle bir şey görmedim. Ne olacak bu mahallenin hali? Yukarı ve Aşağı Yuva’da bir şey olmuyor da burada neden oluyor? Bunun bir nedeni var. Bir şey yaptılar. Millet kiraya gidiyor. Kiraya gidebilecek var, gidemeyecek var. Ben kiraya gitsem nasıl ödeyeceğim? Karşıdaki komşu gitti. Yukarıdaki gidecek. Kiracı vardı gitti. Milletin çocukları 1 aydır Ankara’da. Benim torunum, gelinim hasta oldu. Hepimiz can taşıyoruz. Benim torunum, gelinim ölseydi ne yapardım? Herkes evini satıp gitmeye karar verdi. Köyden cenaze çıkmış gibi sessiz kaldı. Oğlum sabah işten geldi, banyo yapmadan yattı çocuk. Su gelmiyor. 1 haftadan beridir su yok. Çaypınar köyünde kızım var. Oradan doldurduk suları. Taşıma suyla ne zamana kadar idare edeceğiz?" diye konuştu.