21.02.2023 - 10:30 | Son Güncellenme:
Recep Gündüz/ Rekabet Hukuku Avukatı--- Dünya Elon Musk’ın Twitter’ı satın alma yolculuğunu magazin tadında bir heyecanla seyretti. Teknoloji dünyasının bu kendini beğenmiş dâhisinin, elektrikli araçlar ve uzaydan sonra gözünü neden Twitter’a diktiği merak konusuydu.
Satın alma sonrasında kısa bir süre Donald Trump’ın hesabının yeniden açılması ve ifade hürriyeti tartışmalarını seyrettik. Ardından Elon Musk’ın Apple’ı hedef alan paylaşımları gelince konu bambaşka bir boyuta taşındı. Apple’ın Twitter’a karşı bazı adımlar atacağına yönelik söylentiler Elon Musk’ı bile tedirgin etmiş gibiydi. Hal böyle olunca dijital dünyanın develerinin eriştikleri güç ile nelere muktedir oldukları ve bu alana yönelik düzenlemeler yeniden tartışma konusu oldu.
Ne oldu?
Musk, kasım ayı sonunda yaptığı bir paylaşım ile “Apple’ın Twitter’ı Apple Store’dan çıkarmak ile tehdit ettiğini, bunun nedenini ise açıklamadığını” ifade etti. Apple’ın böyle bir hamlede bulunması, yeni kullanıcıların Twitter’ı Apple cihazlarına indirememeleri, mevcut kullanıcıların ise güncelleme alamamaları anlamına gelmekteydi. Öte yandan aynı paylaşımda Musk, bugüne kadar Twitter’ın en önemli reklam verenlerinden olan Apple’ın reklam vermeyi de durdurduğunu belirtiyordu. Bu yabana atılacak bir şey değildi. Öyle ki, 2022’nin ilk çeyrek verileri 48 milyon dolar reklam harcaması ile Apple’ın Twitter için en önemli reklam veren olduğunu gösteriyordu.
Apple, Twitter’a ayar mı veriyor?
Kimileri bu hamleyi Apple’ın, Elon Musk sonrası içine düştüğü kaotik düzende Twitter’ı dengeleyebilecek güç olarak devreye girmesi şeklinde okudu. Malum, Amerika’da teknoloji devlerinin ve çalışanlarının siyasi tercihleri gündeme sıklıkla gelen bir konu ve Elon Musk’ın bu nizama da aykırı söylemleri olmuştu. Dolayısıyla kimilerine göre Apple bir nevi müesses nizamın temsilcisi olarak Twitter’a ayar veriyordu.
Ancak Elon Musk, Apple’a karşı diz çökmektense savaşacağını ima eden paylaşımları ile kolay lokma olmayacağını kanıtladı. Musk aslında bu savaşa çoktandır hazırlıklı gibiydi. Ajandasında Apple’ın eriştiği gücün limitlerini tartışmaya açmak vardı. Strateji belliydi: Twitter gibi milyonlarca kullanıcısı olan bir uygulamayı, Apple Store’dan kaldırmak suretiyle pazar dışına itme tehdidi kamuoyu vicdanına havale edilecekti. Üstelik Apple bunu dünyanın Google, Facebook, Alibaba gibi dijital devlere rekabet soruşturmaları açtığı ve yasal düzenlemelere gittiği bir dönemde yapmaktaydı. Bunun için Musk, Apple’ın kamuoyu ilgisini çekeceği kanıtlanmış eski defterlerini açmaya karar vermişti.
Apple’ın Seceresi
Genel olarak dünya akıllı cihaz pazarının yaklaşık %70’i Android cihazlardan oluşuyor. Apple’ın Amerika, Japonya gibi ülkelerde payı %60’larda olsa da global payı %20’ye civarında. Fakat Apple’ın fark yaratan kısmı ürünlerinin daha yüksek gelir seviyelerine hitap etmesi. Bu durum Apple uygulama mağazasını daha ayrıcalıklı kılıyor. Rakamlar, Apple App Store’un 2021’de 85,1 milyar dolarlık gelirle başı çektiğini ve toplam uygulama gelirinin %63’ünü elde ettiğini gösteriyor. Aynı yıl Google Play Store, Android uygulamaları aracılığıyla yaklaşık 47,9 milyar ABD dolar gelir elde etmiş durumda. Görüldüğü gibi cihaz pazarının aksine Apple uygulama mağazasının geliri Google uygulama mağazasının neredeyse iki katı. Üstelik Apple, sahip olduğu bu gücü kendi politikaları ile ters düşen şirketlere karşı kullanmaktan da çekinmiyor.
Elon Musk da Apple’ı tam olarak bu noktadan vurmaya çalıştı. Çizmeye çalıştığı portre netti. Ona göre Apple sahip olduğu pazar gücünü diğer şirketler ve tüketiciler aleyhine kullanan bir tiran. 28 Kasım tarihinde yaptığı bir paylaşımda “Apple’ın App Store’dan satın aldığınız her şeye gizli bir şekilde %30 vergi koyduğunu biliyor muydunuz?” diyordu örneğin. Hedefinde, çokça tartışma konusu olan Apple Store’daki uygulama içi satın almalarda Apple’ın uyguladığı %30 komisyon oranı vardı.
Dijital Alem Vergisi
Elon Musk’ın bu tweetine en çok sevinen şüphesiz Fortnite oyununun geliştiricisi Epic Games’ti. Zira Epic Games, Apple’ın %30 komisyon uygulamasına karşı 2020 yılında isyan bayrağı açmış ve gizli bir güncelleme ile oyun uygulaması içerisine Apple ödeme sistemini devre dışı bırakacak alternatif ödeme kanallarını konusunda kullanıcıları bilgilendirmişti. Bunu yaparken amacı Apple’ı en azından daha düşük komisyon oranlarına razı etmekti. Bu durum, %30 komisyon oranını uygulama geliştiricilerine sağladığı teknoloji altyapısı, pazarlama avantajları ve güvenliğin karşılığı olarak gören Apple’ı oldukça öfkelendirmişti. Apple öfkelenmekle kalmamış ve uygulama mağazası kurallarının iptal edildiği gerekçesi ile Epic Games’in Fortnite oyununu Apple Store’dan çıkarmıştı. Bu durum taraflar arasında halen devam eden bir yargı sürecini başlatmıştı.
Bu damdan düşme durumu Epic Games ile Twitter’ı doğal müttefik haline getirmişti. Nitekim Elon Musk paylaştığı bir video ile Epic Games argümanlarına açık biçimde destek verdiğini gösteriyordu. Söz konusu video, Epic Games tarafından 2020 yılında Super Bowl’da yayınlanan ve orijinali Apple tarafından George Orwell’ın 1984 adlı kitabından esinlenerek “IBM tiranına karşı Apple özgürlüğü” mottosunu işleyen reklamın Fortnite yorumu idi. Tarih tekerrür etmiş, Apple zamanında IBM’e karşı yönelttiği eleştirilerin muhatabı olmuştu. Elon Musk ise pozisyonu gereği bunu kullanmaktan çekinmemişti. Gerilim yükselince olaya Apple CEO’su Tim Cook el koydu. Geçtiğimiz günlerde Apple genel merkezinde ağırlanan Musk’tan bu defa barış kokan mesajlar gelmeye başladı. Hatta bu mesajlarda Apple’ın Twitter’ı Apple Store’dan çıkaracağı haberlerinin bir yanlış anlamadan ibaret olduğu bile vardı. Sahne güzel dizayn edilse de aslında Elon Musk bu oyundan istediğini almıştı. Çünkü yaşananlar Washington’da Apple ve Google gibi devlerle ne yapacağız sorunu yeniden gündeme taşımış ve bazı Temsilciler Meclisi üyeleri çoktan “yılsonuna kadar uygulama mağazası duoplünü sonlandırma” çağrıları yapmıştı.
Uygulama Mağazaları Dilediği Gibi Davranabilir mi?
Elon Musk’ın Twitter üzerinden Apple ile girdiği bu münakaşa zamanımızın büyük sorularından birini – bu defa uygulama mağazaları özelinde- yeniden kamuoyu gündemine taşıdı. Dijital alemin devleri dilediklerini yapmakta serbest midir? Örneğin politikalarıma uygun davranmıyor diyerek istediği uygulamaları mağazasından atabilirler mi? Ya da uygulama mağazaları üzerinden dağıtımı yapılan uygulamalardan yapılan alışverişlerde diledikleri komisyon oranını uygulayabilirler mi? Bunları yapmakta serbest değillerse, yapabileceklerinin sınırı ve müdahale yöntemi ne olmalıdır? Bunlar yanıtlanması zor sorular. Evvela dijital pazarların yapısı karmaşık ve geleneksel pazarlara göre daha dinamik. Bu pazarlarda işin içine büyük verinin kullanımı, şebeke dışsallığı ve davranışsal iktisat teorileri gibi sofistike konular giriyor. Ama bu karmaşıklık, dijital dünyanın Don Kişot’ları olan rekabet otoritelerini mücadeleden alıkoymuyor.
Güney Kore, örneğin, kanun değişikliği ile bu meseleyi kökten çözmeyi tercih etti ve bu alanda yasa çıkaran ilk ülke oldu. Geçen sene çıkardığı yasa ile Güney Kore Ulusal Meclisi, Google ve Apple gibi uygulama mağazası operatörlerinin geliştiricileri uygulama içi ödeme sistemlerini kullanmaya zorlamasını yasakladı.
AB, Apple’a, ABD’de yaptıklarını burada yapamazsın…
Öte yandan AB Komisyonu ise devasa para cezaları ile biten Google soruşturmalarının ardından Apple ile ilgili de çok sayıda inceleme başlatmış durumda. Bunlardan biri 2020 yılında Spotify’ın şikayeti üzerine başlatılan, Apple Store’daki uygulama dağıtımına ilişkin kurallarının AB rekabet kurallarını ihlal edip etmediğine ilişkin soruşturma. Soruşturma, geliştiricilerin Apple ödeme yöntemleri dışında alternatif daha ucuz satın alma olasılıkları hakkında kullanıcıları bilgilendirmelerinin kısıtlamasına odaklanmış görünüyor. Yani aslında Komisyon Apple’a ABD’de yaptığın şeyleri burada da yapman hoşuma gitmiyor diyor. ABD’den farklı olarak AB Komisyonu, sadece bununla da yetinmeyecek gibi duruyor. Zira Komisyon, Apple’a iOS cihazlarındaki mobil cüzdan pazarlarındaki hâkim konumunu kötüye kullandığına dair ön görüşünü de bildirmiş durumda. Bu defa Apple, mağazalardaki mobil cihazlarla temassız ödemeler için kullanılan standart bir teknolojiye (NFC) erişimi sınırlamak, uygulama geliştiricilerinin cihazlarında gerekli donanım ve yazılıma erişmesini Apple’ın kendi ödeme yöntemleri yararına engellemek ile itham ediliyor.
Elbette AB’nin bu incelemelerinin yanı sıra Dijital Pazarlar Yasasından da bahsetmeden geçmemek lazım. Bu sene yürürlüğe giren yasa ile AB, aralarında IOS ve Android gibi işletim sistemlerinin de bulunduğu bazı dijital pazarlarda, önemli pazar gücüne sahip teşebbüsleri belirleme ve bunların uyacakları kuralları önceden tayin etme yoluna gidiyor.
Devam eden incelemelerle birleştirildiğinde AB’nin, gözünü Apple ve Google gibi devlerin ödeme alanındaki politikaları ve uygulama mağazalarındaki dağıtım modelleri üzerinden ayırmayacağını tahmin etmek mümkün. Dolayısıyla AB aralarında Apple ve Google’ın da olduğu dijital devlerin uygulama mağazaları üzerinde her istediklerini yapamayacaklarını net şekilde ifade etmiş görünüyor. Hatta AB’nin bu alandaki girişimlerinin, halihazırda düzenleme çalışmalarına başlamış olan ABD’yi de etkilemesi mümkün.
Türkiye’de Durum
Rekabet Kurumu dijital pazarlarda aldığı kararlar ile dünyadaki en aktif rekabet otoritelerinden biri. Sadece Google hakkında bugüne kadar sonuçlandırdığı dört adet soruşturma bulunuyor. Geçtiğimiz günlerde ise Meta ile ilgili ihlal kararı verdi. Dahası, AB’deki Dijital Pazarlar Yasası’na benzer bir yasal çalışmanın hazırlandığı ve Meclis gündemine gelmesinin beklendiği biliniyor. Fakat Apple ve Google uygulama mağazaları özelinde Rekabet Kurulu’nun kamuoyuna yansıyan bir incelemesi henüz bulunmuyor.
Elon Musk’ın Gizli Bir Ajandası Olabilir mi?
Konunun en başına dönersek, Elon Musk’ın Apple açıktan bir münakaşaya girmesinin tesadüf olup olmadığını sormak hiç de mantıksız olmaz. Bu soruyu bize sorduran sadece Musk’ın bugüne kadar kalkıştığı işler ve çizdiği yüksek egolu imaj değil. Bu süreçte verdiği ilginç bazı sinyaller de oldu.
Musk Uygulama Mağazası mı oluşturmak istiyor?
Örneğin 27 Kasım’daki paylaşımında Twitter’da yaptığı sunumları paylaştı. Bu sunum içinde dikkat çeken kısım “Ödemeler (Payments)” başlığı idi. Geçmişinde PayPal gibi dünyanın en büyük finansal teknoloji şirketi bulunan birinin bu başlığı öylesine koyduğunu sanmak naiflik olur. Dahası kullanıcılardan gelen, Twitter’ın Apple Store’dan çıkarılması durumunda ne yapacağı yönündeki sorulara Apple’a rakip bir telefon ya da uygulama mağazası ile karşılık verebileceğini ima etti.
Tüm bunları birlikte değerlendirdiğimizde, kafasına koyduğu Mars’a gitme hayalini gerçekleştiren bir adamın, Apple ve Google’ın uygulama mağazalarına alternatif olacak bir uygulama dağıtım kanalını hayata geçirmesi uzak bir ihtimal olmayabilir. Hatta Twitter’ın sahip olduğu kullanıcı tabanı ve popülerliği bunu kolaylaştıracaktır. Bir kere bu yola girince, ödemeler alanında ve hatta mobil cihazlar kısmında da Apple’ın ve Google’ın tahtını sallamak bir sonraki hedef olabilir.
Eğer böyle bir şey olursa çoktandır stabil hale gelen mobil cihaz ve uygulama mağazaları alanının hareketlenmesi tüketiciler bakımından da güzel bir haber olur. Belki de Elon Musk’ın Twitter’ı satın almasının gerçek nedeni de budur.