Milliyet ExecutiveİK'da çevik, esnek ve teknolojik rota

İK'da çevik, esnek ve teknolojik rota

14.01.2025 - 18:23 | Son Güncellenme:

“Çalışanlarımızı merkeze alan, teknoloji ve çevikliği teşvik eden bir kültürle organizasyonel dayanıklılığı artırıyor, değişim dönemlerinde hızlı adaptasyon sağlıyoruz... Uzun zamandır insan kaynakları politikamızda esnekliği merkezde konumlandırıyoruz.”

İKda çevik, esnek ve teknolojik rota

SERKAN ARMAN- İnsan kaynakları (İK) alanında teknolojinin, yeni nesillerin ve değişen çalışma kültürünün etkisiyle şekillenen bir dönüşüm yaşanıyor. İK liderleri ise bu dönüşüm sürecinin yönetilmesinde stratejik bir rol üstleniyor.

Haberin Devamı

ING Türkiye İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Hale Ökmen Ataklı, dijitalleşme ve hızlı değişim süreçleriyle birlikte insan kaynaklarının rolünün stratejik bir boyut kazandığına dikkat çekerek aynı zamanda organizasyonların dijitalleşme, çeviklik ve sürdürülebilirlik hedeflerine liderlik eden kritik konumunu vurguluyor. Hale Ökmen Ataklı’yla teknolojiden esnek çalışmaya ve Z kuşağına kadar geniş bir perspektifte yenilikçi uygulamalarını konuştuk...

İK fonksiyonu son yıllarda çarpıcı bir dönüşüm geçirdi. Dijitalleşme süreci ivme kaybetmeden seyrine devam ediyor. Hızlı kararlar alınması gereken ve büyük dönüşümler geçiren organizasyonlarda size göre insan kaynakları yöneticilerinin görevi nasıl şekilleniyor?

Haberin Devamı

Dijitalleşme ve hızlı değişim süreçleriyle birlikte insan kaynaklarının rolü ayrıca stratejik bir boyut kazandı. İnsan kaynakları sadece süreç yöneten bir fonksiyon olarak değil, aynı zamanda organizasyonların dijitalleşme, çeviklik ve sürdürülebilirlik hedeflerine liderlik eden kritik bir konuma da sahip.

Belirsizliklerin hâkim olduğu bir dünyada, teknolojik dönüşüm ve yapay zekanın hızla iş dünyasına entegre olması, insan kaynağının dayanıklılığını artırmayı en önemli önceliklerden biri haline getiriyor. Sürekli değişime hazırlıklı olmak, organizasyonel dayanıklılığın temel unsurlarından biri. Bu nedenle, organizasyonel kültürün çeviklik ve inovasyonu besleyen bir yapıya sahip olması kritik önem taşıyor.

Esnek ve uyum sağlayabilen bir kültür hem değişen pazar koşullarına hem de yeni teknolojilere hızla adapte olmayı sağlıyor. ING olarak, çalışanlarımızı merkeze alan, teknoloji ve çevikliği teşvik eden bir kültürle organizasyonel dayanıklılığı artırıyor, değişim dönemlerinde hızlı adaptasyon sağlıyoruz. Bu yaklaşım da bizi güçlü bir organizasyon yapısına kavuşturuyor.

Köklü dönüşüm geçiren iş dünyasında yeteneği bulmak ve tutundurmak her geçen gün zorlaşıyor. Siz insan sermayesinin etkili şekilde yönetimini nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

Köklü dönüşümlerin yaşandığı iş dünyasında yetenekleri bulmak ve tutundurmak giderek zorlaşıyor. Çalışanların mutluluğu, memnuniyeti ve bağlılığı arasındaki güçlü bağlantıyı sürdürülebilir kılmak, organizasyonların dayanıklılığını artırmanın anahtarı. Biz de bu doğrultuda insan ve kültür stratejimizde, “Önce kendin olursun, sonra ING’li” yaklaşımını merkeze alıyor, çalışanlarımıza kendileri olabilecekleri, özgür bir çalışma ortamı sunmayı önceliklendiriyoruz.

Haberin Devamı

Günümüzde esneklik, kariyer ve gelişim süreçleri yeteneklerin temel beklentilerinden biri haline geldi. ING olarak biz de uzun zamandır insan kaynakları politikamızda esnekliği merkezde konumlandırıyoruz. Esneklik ve çeviklikle şekillenen kurumsal DNA’mızdan aldığımız güçle yenilikçi uygulamalar geliştiriyor, inovatif bakış açımızı insan kaynakları politikalarımıza yansıtıyoruz.

İş ve özel yaşam dengesi sağlanmış mutlu bir çalışma ortamının, sürdürülebilir başarının temel taşı olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda, esnek çalışma modellerimizden hibrit çalışma modelimiz ile İstanbul’daki Genel Müdürlük çalışanlarımız ayda yalnızca 6 gün ofise gelerek geri kalan günlerde istedikleri yerden çalışma özgürlüğüne sahip oluyor.

Haberin Devamı

Ayrıca Flexi 365 çalışma modeli ile ING’liler, haftanın beş günü uzaktan çalışabiliyor. Ek olarak, Haftam 3 Gün Flexi ve Haftam 4 Gün Flexi modellerini tercih eden çalışanlarımız üç veya dört gün boyunca çalışabiliyor. Flexi Yaz modeli uygulamamızla, çalışanlarımıza yaz dönemlerinde istedikleri şehir ve lokasyonda çalışma imkânı sunuyoruz. Bankacılık sektöründe 8 hafta Babalık İzni sunan ilk kurumuz. Anne olan çalışanlarımız da bebekleri 6 aylık olana kadar izinli sayılıyor ve bebekleri 1 yaşına gelinceye kadar uzaktan çalışabiliyor.

İş yaşamında yapay zekâ, dijitalleşme ve otomasyonda çok ciddi yatırımlar yapılıyor. Verimlilik, üretkenlik, inovasyon, bağlılık konularında yeni bir denge arayışı nasıl olmalı?

Teknolojik gelişmeler ve belirsizlikler, iş dünyasında hızlı adaptasyonu zorunlu hale getiriyor. ING olarak kendimizi bir bankadan öte bankacılık lisansına sahip bir teknoloji şirketi olarak tanımlıyoruz. Bu vizyon, teknolojik dönüşümlere hızla adapte olabilmemize imkan sağlıyor. Bu yaklaşımla, en önemli önceliklerimiz teknolojiyi insan odaklı bir şekilde kullanarak çalışan deneyimini geliştirmek, veri ve insan odağını dengeleyecek stratejiler oluşturmak ve çalışanlarımıza geleceğin yetkinliklerini kazandırmak.

Haberin Devamı

ING Türkiye olarak çalışanlarımızın değişen dinamiklere uygun gelişimlerini desteklemek adına birçok program gerçekleştiriyoruz. Dijital öğrenme platformları ve beceri geliştirme programlarına yatırım yaparak çalışanlarımızın yetkinliklerini geliştirmeyi hedefliyoruz.

İşin sırrı esneklik, etkili iletişim ve sürekli öğrenme

*Z kuşağının istihdam piyasasında ağırlığı artıyor. Bu pencereden bakınca İnsan Kaynakları fonksiyonunda yükselen trendler neler?

İş hayatında her geçen gün daha büyük bir alan kaplayan Z kuşağının beklentileri, iş dünyasının geleceğini şekillendirmede kritik bir rol oynuyor. Bu jenerasyon, dijital dünyada doğmuş ve büyümüş bir nesil. Teknoloji yaşamlarının merkezinde yer alıyor. Teknoloji, onlar için sadece bir araç değil; yaptıkları işlerde anlam arayan bir nesil olarak teknolojiyi, çeviklik, sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk bağlamında da değerlendiriyorlar.

Diğer yandan, Z kuşağının iş gücüne adaptasyonu, çevreye duyarlı, esnek ve bağımsız çalışma modellerine olan yatkınlıklarıyla öne çıkıyor. Bu jenerasyon, iş - yaşam dengesi ve özgürlük arayışıyla dikkat çekiyor. Geleneksel 09.00 - 18.00 iş modeline karşı dirençliler ve uzaktan çalışmayı geçici bir çözümden ziyade bir norm olarak görüyorlar.

Araştırmalar, Z kuşağının yüzde 70’inin işlerinde esneklik bulamadıkları takdirde daha esnek fırsatlara yönelmeye hazır olduğunu gösteriyor. Bu neslin daha bağımsız çalışma modellerine olan yatkınlığı, organizasyonların kendini bu yeni beklentilere göre yeniden yapılandırmasını gerektiriyor. Yeni nesil çalışanlar, kendi tercihlerine göre özelleştirilebilen çalışma koşulları ve yan haklar talep ediyor.

Bu durum, “herkes için aynı” yaklaşımlarını zorlamaya başlıyor ve organizasyonların daha kişiselleştirilmiş çözümler geliştirmesini gerektiriyor. Z kuşağı ayrıca iş dünyasında anlam ve etki arıyor; iş yerlerinin sadece kâr odaklı değil, sosyal etki de yaratabilen yapılar olmasını talep ediyor. Çevre dostu politikalar, çeşitlilik ve kapsayıcılık, sosyal sorumluluk gibi konular, bu kuşak için temel kriterler arasında yer alıyor.

Bu jenerasyonun “Peki, ya ben?” sorusunu dikkate almayan şirketler, yetenek kaybı riskini ciddi şekilde taşıyor. Dolayısıyla, esnek çalışma saatleri, çevresel sorumluluklar ve bağımsız, kişiselleştirilmiş çalışma imkanları sunmak hem bugünün hem de yarının organizasyonları için artık bir zorunluluk.

*Üniversitelerle gerçekleşen projelerinizi ve staj imkânlarınızı anlatabilir misiniz?

Türkiye’nin önde gelen üniversiteleriyle iş birliği yaparak çalışanlarımıza veri bilimi ve dijital liderlik gibi alanlarda sertifika programları sunuyoruz. ING Uluslararası Yetenek Programı (ITP) gibi projelerle genç yetenekleri geleceğin liderleri olarak yetiştiriyoruz. Yurt dışı eğitim programlarını da içeren bu kapsamlı süreç, çalışanlarımızın global perspektif kazanmasına ve kariyerlerinde ilerlemesine olanak tanıyor. Sales Trainee (ST) gibi küresel programlarımız ise çalışanlarımızın profesyonel gelişimlerini destekliyor.

*İTÜ Uzay Mühendisliği ve İstanbul Üniversitesi Çocuk Gelişimi eğitim hayatınızın kilometre taşları. 25 yılı aşkın süre uluslararası organizasyonlarda üst düzey yöneticiliğin yanı sıra, danışman ve yönetici koçu rolleriniz var. Farklı süreçler size farklı bakış açıları kazandırdı mı?

Kariyerim, farklı disiplinlerden edindiğim bakış açılarıyla şekillendi. İTÜ Uzay Mühendisliği ve İstanbul Üniversitesi Çocuk Gelişimi gibi alanlardaki eğitimlerim, analitik düşünme ve insan odaklı yaklaşımlar geliştirmemi sağladı. Uluslararası organizasyonlarda üst düzey yöneticilik, danışmanlık ve koçluk rollerim ise farklı iş kültürlerini ve liderlik stillerini tanımama olanak tanıdı. Bu süreçler boyunca, değişim yönetimi, kriz anlarında etkili karar alma ve farklı bakış açılarını birleştirerek yaratıcı çözümler geliştirme konularında önemli deneyimler kazandım.

*İş hayatının size öğrettiği başlıca 3 şey nedir?

Çalışma hayatımda öğrendiğim üç temel dersi şu şekilde sıralayabilirim:

*Esneklik: Değişime hızlı uyum sağlamak ve farklı süreçlere adapte olmak, başarı için kritik.

*Etkili iletişim: Doğru iletişim kurmak ve iş birliği yapmak, bireysel ve ekip başarısında belirleyici bir rol oynuyor.

*Sürekli öğrenme ve merak: Kendinizi geliştirmeye devam etmek, iş dünyasında rekabetçi kalmanın anahtarı.

Yeni nesle önerim değişime açık olmaları, iletişim becerilerini geliştirmeleri ve öğrenme arzularını hiç kaybetmemeleri. Bu yaklaşımlar, profesyonel kariyerlerinde onları her zaman bir adım öne taşıyacak.