03.03.2022 - 13:10 | Son Güncellenme:
Zeynep Ton - MIT Sloan School of Management Profesörü
Düşük ücret ve olumsuz çalışma koşulları da birçok sektörde bu yönde hareketliliğe yol açabiliyor. Bu yüzden istifaların hızla arttığı ve yeni çalışan (kaynak) bulmanın oldukça zorlaştığı pek çok sektörde, yöneticilerin karşılaştığı çok acil bir soru daha var: “Liderler nasıl daha iyi ve daha çok istenen işler yaratabilir?” MIT Sloan School of Management olarak altına imza attığımız en son sempozyumda bu konu gündemdeydi. Piyasalarda genel olarak birçok lider; aslında kötü işlerdense iyi işler sunmak istiyor ama hâlâ tüm dünyada milyonlarca insan “yetersiz ücret”, “belirsiz çalışma saatleri” ve “yetersiz sosyal güvenlik” konularıyla karşı karşıya. Üstelik karar verici pozisyonundaki liderler, durumun ne kadar kötü hale geldiğinin tam olarak farkında değil. Durumun farkında olunduğunda da düzeltmeye dair bir şey yapma çabası maalesef pek yok. Farkındalık ve çaba olduğunda da cesaret eksikliği görülebiliyor.
Aday ilgisine dikkat
Yaptığımız araştırmalar gösteriyor ki, yönetici veya iş sahiplerinden oluşan pek çok karar verici isim, “Biz zaten çalışanlarımıza sektör ortalamalarının çok daha üzerinde ücret veriyoruz, şirket bağımlılığı ile ilgili puanlarımız da yüksek ama çalışanlar hâlâ ayrılıyor” diyor. “Adayların ilgisini çekemeyen” firmaların, insanların temel olarak ne istediğine ve bunların karşılanıp karşılanmadığına bakmaları gerek. Ve bunlar “iyi ücret”, “anlamlı yan haklar”, “sabit ve tahmin edilebilir çalışma saatleri”, “gelecek adına iyi bir kariyer planı” ve “sosyal güvenlik” diye sıralanabilir. İşte tüm bunlar tamamlandıktan sonra, çalışanda, “tatmin” ve “aidiyet” duygusu şekilleniyor.
İstifaların arttığı ve yeni çalışan bulmanın zorlaştığı pek çok sektörde, yöneticilerin karşılaştığı acil soru şu: ‘Liderler nasıl daha iyi ve daha çok istenen işler yaratabilir?
Yoksulluk çemberi
Elbette genel anlamda maaşları da bir bütün içinde ele almak gerekiyor. Mesela pandemi öncesinde 46.5 milyon Amerikalı, saati 15 dolardan daha düşük ödenen işlerde çalışıyordu. Bunun içinde perakende sektörü, lojistik, restoran çalışanları, okul öncesi ve özel eğitim öğretmeleri de yer alıyor. Yıllık olarak 31.200 dolarlık kazanç, ülkedeki pek çok ailenin asgari yaşam tutarının altında. Düşük ücret çalışanların yoksulluk çemberine girmelerine yol açıyor. Maddi zorluklar ayrıca stres ve sağlık sorunlarına neden oluyor. Bu da çalışanların işini iyi yapmasını engelliyor. Sonuçta iş kalitesinde düşüşe ve işten ayrılmalara neden oluyor. Beraberinde de yoksulluk çemberine girenlerin sayısında artış yaşanıyor. Çalışanlara yatırım yapmamak şirketler için de içinden çıkılmaz bir çember yaratıyor. Yöneticiler sürekli işten ayrılan kişilerin yerine yenilerini bulmaya çalışıyor. Operasyonlarda ciddi sorunlar yaşanıyor. Dolayısıyla bütüncül bakış ile, bir işletmenin “iyi işler yaratmak” peşinde koşmuyor olması, beraberinde şirketlerin geleceği ve hedeflerinde de ciddi sorunlara yol açabiliyor