06.06.2022 - 13:56 | Son Güncellenme:
Duygu Erdoğan
Tanzimat döneminin önde gelen yazarı Recaizade Mahmut Ekrem’in 1898’de yayınlanan romanına da adını veren ‘Araba Sevdası’ teknolojiyle sürekli yenilense de hiç değişmiyor... Motor sporları kariyerinde çeşitli dereceleri bulunan Avukat Eren Üçlertoprağı, ‘büyük bir tutku’ olarak tanımladığı bu alanda aynı zamanda spora yön veren bir isim. Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) Başkanı olan Üçlertoprağı, aynı zamanda FIA Dünya Motor Sporları Konseyi Üyesi. Ülke tanıtımı ve ekonomik getiri açısından önemli bir potansiyel barındıran otomobil sporlarının geleceğine yönelik gelişmeleri paylaşan Üçlertoprağı, elektrikli araçların artışıyla birlikte dünyada otomobil sporlarına yeni kural ve standartlar geldiğini anlatıyor..
Türkiye’de otomobil sporlarına yönelik ilgiyi, gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de son dönemde otomobil sporlarına karşı olan ilginin; seyirci sayısında, sporcu sayısında, medyada yer bulma anlamında ve bütün bunların uzantısı olarak sponsorlar anlamında ciddi şekilde arttığını büyük bir memnuniyetle gözlemliyoruz. Aslında bu sonuç, federasyonumuzun özellikle son 7 sene içerisinde attığı kurumsallaşma adımları, yaptığı altyapı çalışmaları ve pazarlamaya yönelik hamlelerinin meyvelerini verdiği anlamına geliyor. Federasyonu devraldığımızda, kasasında sadece 15 bin lira parası, tek bir sponsoru ve yaklaşık 700 bin dolarlık bir borcu vardı. Yaptığımız planlı çalışmalar sayesinde, geçtiğimiz sene TOSFED tarihinde ilk defa, bir yıldan diğerine borçsuz geçtik. Bugün, sektörlerinin önde gelen firmalarıyla, toplamda 12 ayrı sponsorluk anlaşması imzalamış vaziyetteyiz. Federasyon tarihinde ilk defa, tüm ulusal branşlarımızı kapsayan bir ana sponsorluk anlaşması da imzaladık. Hatta sponsorlar tarafından aranan bir kurum haline geldik, diyebilirim. 2024 sonuna kadar görevde olduğumuz üç senelik dönem için kendi işletme giderlerimizi, şimdiden garanti altına almış vaziyetteyiz.
Otomobil sporlarını bir ‘tutku’ olarak tanımlar mısınız? Sizin ilginizin kaynağı nedir?
Otomobil sporları hakikaten büyük bir tutku ve aslında sporumuzu sevmenin ilk adımı, otomobilleri sevmekten geçiyor. Ben de çocukluk yaşlarında itibaren içimdeki otomobil sevgisini, zamanla ve büyüdükçe yarışma heyecanına dönüştürdüm. Önce ralli branşında sporcu, devamında TOSFED Başkan Vekili ve son üç senedir de TOSFED Başkanı olarak 20 yıla yakın bir süredir otomobil sporları camiasının içinde yer almaktan, bu spora hizmet etmekten büyük bir gurur ve mutluluk duyuyorum.
Gelişmeler ve organizasyonlara baktığımızda Türkiye, potansiyelini yeteri kadar kullanabiliyor mu?
Ülkemizde her sene, neredeyse 30 farklı ilde toplamda 100’e yakın ulusal ve mahalli yarış gerçekleştiriliyor. Yarışmalara katılan sporcularımızın sayısında ciddi bir artış var. Yedi sene evvel sporumuzun yazılı ve görsel basındaki toplam reklam eşdeğeri, bir sezonun tamamında 1 milyon dolar civarındayken; bugün bu eşdeğer geçtiğimiz yılki yüksek kur dalgalanmasına rağmen 91 milyon dolara ulaşmış vaziyette. İvmemiz artmış ve yönümüz yukarı doğru olsa da, otomobil sporlarının ulaşabileceği potansiyel gerçekten çok yüksek.
Özellikle alanında ünlü etkinliklerle, yarışlarla otomobil sporlarına yönelik bir farkındalık oluşuyor mu?
Elbette her spor dalında dünya yıldızlarını ağırlayabileceğiniz uluslararası organizasyonları düzenlemek ciddi bir farkındalık oluşturuyor. Bunun en canlı örneği de son dönemde, üç sene üst üste Marmaris’te düzenlediğimiz Dünya Ralli Şampiyonası organizasyonumuz Türkiye Rallisi idi. Sportif açıdan büyük başarıyla organize ettiğimiz Formula 1 Türkiye GP’si, tüm dünyada ciddi sayıda insana İstanbul’u tekrar hatırlattı. Bu çerçevede büyük etkinlikler, hem ülkemizin yurt dışında tanıtımı, hem spor turizmi, hem de sporun ilgi çekmesi anlamında çok faydalı oluyor.
Otomobil sporlarının Türkiye’nin tanıtımı ve turizm başta olmak üzere ekonomiye katkıları neler?
Otomobil sporları, turizmi ve ülke tanıtımı açısından pek çok spor branşından daha fazla bir potansiyele sahip. Örneğin Dünya Ralli Şampiyonası yurt dışında 155 ülkede yayınlanıyor. Marmaris’in tanıtımı ve marka değerine ciddi bir katkı yapmış olduk. Formula 1 Türkiye GP’si ile ülke tanıtımı adına son iki senede önemli bir fayda yakalandı. Böyle büyük yarışlara, bir yandan yurt dışından, ülkemizde iyi bir harcama yapabilecek potansiyele sahip seyirciler ülkemize gelirken, bir yandan da televizyon yayınları ile büyük bir tanıtım potansiyeli yakalıyoruz.
‘Riski fark ediyorlar’
Aynı zamanda güvenlik ile bağı oldukça kuvvetli olan bir alanda hangi sorumluluklara dikkat çekiyorsunuz?
Yarış organizasyonları ile insanların hız tutkularını, caddelerde değil, güvenlik önlemleri alınmış otomobiller ve organizasyonlarla parkurlarda gidermelerini sağlamaya çalışıyoruz. Otomobil tutkunları, yarışmadan seyirci olarak yarışlara katıldıklarında dahi; aslında yollarda hızlı araç kullanırlarken ne kadar risk aldıklarının farkına varabiliyor. Yaptığımız ulusal çalışmalar dışında, FIA’nın yol güvenliği ile ilgili kampanya ve tanıtım çalışmalarını da ülkemizdeki etkinliklere adapte etmeye çalışıyoruz.
‘Vergilendirme önümüzü açabilir’
Bir avukat olarak otomobil sporları tarafında eksikliğini hissettiğiniz düzenleme var mı?
Bizim sporumuzun, spor aletinin ‘otomobil’ olması dolayısıyla, özellikle yurt dışından yarış otomobili, yarış benzini, yedek parça getirmek adına gerekli prosedürlerin kolaylaştırabilmesi ve vergi kolaylığı sağlanmasının sporumuza büyük katkı yapabileceğini düşünüyorum. Neticede bizim yarış otomobillerimiz, trafik kullanımı için zaten uygun değil. Mesela sporumuzun anaokulu olan karting branşındaki go-kartları yurt dışından ithal ederken, sporcularımız ‘ÖTV’ ödemek zorunda kalıyor. Otomobil sporlarında kullanılan otomobil, özel yarış benzini, özel yarış lastiği, yedek parça vb tüm ekipmanın ‘spor aleti’ statüsüne alınması ve vergilendirmesinin buna göre yapılması, sporumuzun önünü daha da fazla açacaktır.
Dijital yarış ve elektrikli etkisi
Dünyada otomobil sporlarına ilgi ve gelişmeleri paylaşır mısınız?
Otomobil sporlarına karşı ilgi genelde gelişerek devam ediyor. Tabii ki sporumuzun en önemli avantajlarından birisi arkasında otomotiv sanayisinin bulunması. Bu çerçevede, otomobil dünyasını her geçen gün elektrikli ve hibrit otomobillere doğru daha fazla yönelmesiyle, büyük yarış serilerinde bu yönde kuralların geldiğini görüyoruz. Öte yandan pandemi ile birlikte, dijital motorsporları diyebileceğimiz simülasyon yarışlarında müthiş bir gelişim yaşandı. Dijital yarışlar, adeta otomobil sporlarının en yeni branşı haline geldi ve gerçek otomobillerle yarışabilecek yeni yeteneklerin keşfedilebileceği bir mecra oldu. Biz de Uluslararası Otomobil Federasyonu FIA’nın yönetiminde ve sportif komisyonlarında yer almamız itibarıyla, tüm bu gelişmeleri yakından takip ediyor ve genellikle, diğer ülkelerden daha önce Türkiye’de uygulamaya alıyoruz.
Hiç yarış yapılmamış illere ulaşma projesi
TOSFED olarak hangi organizasyonları, projeleri hayata geçiriyorsunuz. Yakın dönemde neler olacak?
TOSFED olarak yarış düzenlemenin ötesinde bir vizyonla hareket ediyoruz ve TOSFED’in faaliyet alanını ‘sadece otomobil sporları ve yarışlar’ ile sınırlamak istemiyoruz. Bizim ana ögemizin otomobil olması dolayısıyla, hayata, insanlara, özellikle çocuklar ile gençlere dokunmaya çalışıyoruz. Böylece hem sosyal sorumluluk anlamında otomobillere ve en önemlisi trafik güvenliğine dair önemli farkındalık yaratabiliyoruz, hem de sponsorların daha fazla ilgisini çekiyoruz.
Kadınlar Komisyonumuz ile sporumuzdaki kadınların, yarışçı ve görevli olarak sayılarını artırmaya devam ediyoruz. Aynı komisyonumuz tamamen gönüllülük esasıyla Velinin Karnesi projesi kapsamında, bugüne kadar 20’den fazla ilde 12.000’de fazla ilkokul öğrencisine sporumuzu tanıttı ve temel trafik eğitimi verdi.
Geçtiğimiz sene kurduğumuz Engelliler Komisyonumuz ile engelli yarışçı ve görevli sayımızı artırmaya çalışıyoruz. Kısa bir süre içerisinde yola çıkacak ve Türkiye’de 40 farklı ile gideceğimiz, FIA tarafından da onaylanmış Mobil Eğitim Simülatörü projemizle daha önce hiç yarış düzenlenmemiş illerdeki çocuklara, sporumuzu tanıtmanın yanı sıra, simülatörler ile yeni yetenekler keşfetmeye çalışacağız. Bu proje, FIA nezdinde tüm dünyadan başvurusu yapılan 850 proje arasında onaylanan ve hibe yöntemiyle fonlanan bir ilk oldu.