01.05.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması hepimizin yüzünü o tarafa çevirtti. Ukrayna’nın Rus ve Batı yanlısı olarak bölünmüşlüğünü, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri süregelen sorunları, Ukraynalıların Rusya tarafından ulus olarak görülmemesinin sonuçlarını, Turuncu Devrim’i daha detaylı anlamaya çalıştık. “Olga” işte tüm bu yaşananlara bir sporcunun gözünden bakıyor.
Filme ismini veren Olga, yetenekli bir jimnastikçi. Seçime hile karıştıran Yanukoviç’in yolsuzluklarını araştıran gazeteci annesi ile birlikte ölümden dönünce, babasının memleketi olan İsviçre’ye gönderiliyor ve orada Avrupa Şampiyonası’na hazırlanmaya başlıyor. Ancak gözü kulağı Turuncu Devrim’de ve orada haber yapan annesinde kalıyor.
“Olga” ödüllü kısa film yönetmeni Elie Grappe’nin ilk uzun metrajlı filmi. Kurmaca ve belgesel arasında karma bir yapısı var aslında. Başkarakteri canlandıran Anastasiia Budiashkina, 2016 Gençler Avrupa Şampiyonası’nda katılan Ukrayna milli takımının sporcusu. Beraber rol aldığı Sabrina Rubtsova, Caterina Barloggio ve Thea Brogli de gerçek hayatta profesyonel sporcu. Kahramanını takip eden ve gerçek görüntülerle Turuncu Devrim’i seyirciye de yaşatan film, senaryosundaki ani geçişlerle tek bir soruya odaklanmamızı istiyor: Olga spor kariyeri için yurt dışında mı devam edecek yoksa her şeye rağmen Ukrayna’nın bir parçası mı olacak?
Spor sahneleri dışında yakın yüz planlarıyla Olga’nın ruh hâline, ikilemlerine, endişelerine seyirciyi ortak eden film, özellikle şampiyona sırasında bizi kıskıvrak yakalıyor. İşini iyi yapmanın mı, protestoyu tüm dünyaya duyurmanın mı vicdanen doğru olduğunu sorgulatıyor. Filmin finalde, zor şartlardaki ülkeden gitmek ile her şeye rağmen orada devam etmek arasında kararsız kalmaya dair umutlu bir cevap verdiğini de ekleyelim.