Kültür Sanat"Tolkien'in öykülerinin özünde binlerce yıllık mitler var"

"Tolkien'in öykülerinin özünde binlerce yıllık mitler var"

31.05.2020 - 12:10 | Son Güncellenme:

J.R.R Tolkien, çok önemli dil bilimci olmasının yanı sıra bu sayede ürettiği dil ve peşinden gelen öyküleriyle kapsamlı bir dünya yarattı. Öyküleriyle yarattığı Orta Dünya, onlarca yıldır okuru kendisine çekiyor. Bu anlaşılabilir ilgi 2000'li yılların başında Tolkien'in başyapıtı Yüzüklerin Efendisi'nin beyazperdeye taşınması ve burada da büyük ses getirmesini sağladı. Öyle ki üçleme hem gişede hem de ödül törenlerinde kırılması zor rekorlara imza attı. Bu durum bir döngü halinde Tolkien'in kitaplarının daha da ilgi uyandırmasına neden oldu. Geçtiğimiz yıl hayatı da sinemaya uyarlanan Tolkien'in eserleri Türkçede de büyük ilgi görüyor. Ünlü yazarın kitaplarını basan İthaki Yayınları'nın editörleri Alican Saygı Ortanca ve Emre Aygün ile bir araya geldik. Her iki isimle thaki Yayınları'nın, Tolkien eserleri serüveni ve Orta Dünya'yı konuştuk. Yakın zamanda açıklanan Amazon'un bir milyar dolar bütçeli Orta Dünya dizisini heyecanla karşılan Ortanca ve Aygün, İthaki'nin bu fantastik dünyaya dair diğer çalışmaları hakkında da bilgi verdi.

Tolkienin öykülerinin özünde binlerce yıllık mitler var

İhsan Dindar - milliyet.com.tr

Haberin Devamı

 

İthaki’nin aklıma ilk gelenler arasında iddialı bir bilimkurgu serisi de var ama Türkiye’de Tolkien külliyatını okurla buluşturması nedeniyle bu seri benim için apayrı özel. Bu kısımdan başlayalım isterim. İthaki Yayınları’nın Tolkien eserleri yolculuğu nasıl başladı?

Alican Saygı Ortanca: Tolkien eserleri Türkçeye çok geç çevrildi. İlki 1995 olsa gerek. Tolkien’in 1937’de eserlerini yayınlamaya başladığını düşünürsek bu çok geç bir tarih. Türkiye’de ilk olarak Hobbit’in çevirisi gerçekleştiriliyor. Sonrasında da sırasıyla Yüzüklerin Efendisi Türkçe olarak yayınlanıyor. Ardından da Silmarillion ve diğer kitaplar geliyor. İthaki’nin yayınladığı ilk Tolkien eseri Hobbit’in bir çizgi romanı oluyor. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra da 2006 yılında Tolkien’in diğer eserleri İthaki’ye geliyor. Eski yayınevi bir şekilde devam ettiremeyince Hobbit çizgi romanı deneyimi nedeniyle teklif İthaki’ye geliyor ve böyle başlıyor hikâye. Aslında o dönem kitapları yayınlamayı isteyen başka yayınevi çıkmıyor. Ki bu dönem Yüzüklerin Efendisi’nin beyazperdede büyük popülariteye ulaşıyor. Sonrasında da İthaki, Tolkien eserlerinin ana yayıncısı oluyor.

Haberin Devamı

Emre Aygün: İstememelerinin sebebi de bilimkurgu sevilse de fantastik edebiyatın Türkiye’de o dönemde pek de karşılığı yok. Türkiye’de yeni bir tür fantastik edebiyat.

Alican Saygı Ortanca: Türkiye’de fantastik edebiyatının ilgi görmeye başladığı dönem Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin sinemada gösterildiği dönem. Bu dönemde İthaki de çok sayıda fantastik edebiyat eseri yayınlıyor. O dönemde Metis, Yüzüklerin Efendisi’ni basmaya başlamış Artemis Yayınları da fantastik edebiyat eserleri için kurulmuştu. Bir de Arka Bahçe vardı.

 

Bu noktada araya girip şunu sormak istiyorum; ilk olması açısından Hobbit’in çizgi romanını yeniden basmayı düşünüyor musunuz?

Alican Saygı Ortanca: Düşünüyoruz evet. 2010’lu yıllarda aslında farklı bir kapakla ikinci baskısı yayınlanmıştı. Biz de ayarlayabilirsek 2020’de yeni bir kapakla yeniden yayınlamak istiyoruz.

Emre Aygün: Şu an baskısı bulunmayan bir iki kitabın tekrar baskısını da yaptıktan sonra Tolkien hakkında ekstra yayınlara başlayacağız.

Haberin Devamı
Tolkienin öykülerinin özünde binlerce yıllık mitler var

Alican Saygı Ortanca

 

Yurt dışında “çok satan” olarak nitelendirilebilecek yayınlar bile bazen Türkçeye çok geç çevrilebiliyor. Çok önemli eserlerin uzun yıllar sonra Türkiye’deki okurla buluştuğunu görüyoruz. Örneğin Tolkien eserleri neden bu kadar geç geldi?

Alican Saygı Ortanca: Fantastik edebiyatının zaten tüm dünyada parlaması aslında 1980’li yıllarda oldu. O yüzden Türkiye’ye de yavaş yavaş geldi. Ursula Le Guin eserleri de 90’lı yıllarda çevrilmeye başlandı. Yanılmıyorsam sadece Yerdeniz Büyücüsü 80’li yıllarda çevrilmişti. 1990’lı yılların başında Bülent Somay Metis Çeviri dergisini çıkarıyordu. Dergi bir sayısını Türkçeye çevrilmesi gereken eserlere ayırmıştı ve ilk defa Türkçe bir kaynakta Yüzüklerin Efendisi’nden bahsedilmişti. Bu girişimin ardından da Metis, Yüzüklerin Efendisi’ni yayınladı. Aslında bu, Bülent Somay’ın idealist bir projesiydi. Muhtemelen de bu kitap çok ses getirir diye düşünmedi.

Haberin Devamı

 

Ama bu süreçte Peter Jackson’ın yönettiği filmlerin de etkisi muhakkak olmuştur…

Alican Saygı Ortanca: Kesinlikle ama daha filmler çıkmadan da özellikle underground çevrelerde bir bilinirliği vardı. O dönemde etrafımdakiler bir ayda üç kitabı okuyup bitiriyordu. O popülaritesi hissediliyordu. Ama tabii ki film, Yüzüklerin Efendisi’ni genel okurla da buluşturdu.

“Tolkien Sözlüğü yayınlayacağız”

Şimdi, biraz Tolkien külliyatı üzerinde durmak istiyorum; Kayıp Zamanının İzinde ve Ulysses gibi başyapıtlar için yazılmış okuma kılavuzları var. Tolkien için de böyle bir şey yayınlamayı düşünüyor musunuz?

Alican Saygı Ortanca: Aslında böyle bir eser olarak Orta Dünya Ansiklopedisi var.

Emre Aygün: Evet ama orada da “burada her şey var bulabilirseniz bulun” diyor. Kimse bulamıyor tabii.

Alican Saygı Ortanca: Christopher Tolkien 12 ciltlik eserinde her şeyi konu konu değerlendiriyor. Bazen, bazı konular çakıştığı için birden fazla kez anlatılıyor. Evet, Tolkien’i anlamak için kapsamlı bir çalışma. Ama zaten çok az dile çevrilmiş durumda. Bu ansiklopedide dağınık halde bulunan Beren ile Luthien ve Hurin’in Çocukları bu yüzden daha sonra ayrıca yayınlanıyor.

Haberin Devamı

Emre Aygün: Kimse okuyamıyor bunları. Ansiklopedide kayboluyor. Parça parça bir halde zaten. Kılavuz niteliğinde bir esere denk gelirsek basmak isteriz tabii ki.

Alican Saygı Ortanca: Böyle bir iş bir kere yapılır ve en iyisi olması lazım. Çünkü ona harcanacak emekler normal bir kitaba göre çok daha fazla. O yüzden en iyisini bulmak lazım.

Emre Aygün: Ana kitaplar ve tekrar baskılar bittikten sonra birkaç ekstra kitap olacak. Tolkien Sözlüğü çıkaracağız.

 

İşte öğrenmek istediğim tam olarak da buydu!

Alican Saygı Ortanca: Tolkien Sözlüğü, Tolkien Atlası…

Emre Aygün: Spesifik birkaç tane eser var. Hazır, çevirisi yapılmış durumda. Bunları da yakında yayınlamaya başlayacağız.

Alican Saygı Ortanca: David Day’in çalışmaları bunlar. Yakında okurla buluşacak. Tolkien Sözlüğü, Tolkien Atlası ve Tolkien Kahramanları. Çok detaylı olmasa da bir fotoğraf çekmesi açısından önemli eserler.

 

Yakın zamanda Hurin’in Çocukları’nın tekrar baskısının yanı sıra Türkçeye ilk defa çevrilen Gondolin’in Düşüşü raflardaki yerini aldı. Kitaplara ilgi nasıl?

ASO: Kitaplara ilgi çok iyi seviyede. Popüler kültürün gittikçe geek dediğimiz şeye dönüşmesiyle de alakası var.

EA: Normalde geek ve nerd kültürü undrerground bir şey. Uzun bir süre de öyle kaldı. Kendi aralarında toplanıp bunu yaşatıyorlardı. Ancak internetle birlikte işler değişti. İnternet her şeyi değiştirdi aslında. Amerika’daki bir paylaşımdan anından haberdar olabiliyoruz. Bu süreçte Yüzüklerin Efendisi ve Star Wars’tan ziyade Marvel ve özellikle de Iron Man büyük bir kırılma yarattı.

ASO: Çizgi roman kültürü de son yıllarda oldukça popüler hale geldi. Önceleri bir alt kültürdü ve giderek bir popüler kültüre dönüştü. Çünkü bir sürü şey tüketildi artık. Hem yayıncılıkta hem de sinemada. Bunun üzerine insanlar hazırda bulunan şeylere dönmeye başladılar. Dediler ki yazılmış çok iyi eserler var bunları bir şekilde uyarlayalım. Çok ses getiren Black Mirror dizisindeki fikirler 40 yıl önce yazılmıştı. Stranger Things, Lovecraft etkisiyle ortaya çıkan bir şey. 70 ve 80’li yılların korku filmi ekolünü takip eden bir yönü var. Adım adım işler bu noktaya geldi. Bir zamanlar alt kültürken popüler hale gelince tabii ki geri bildirimler de farklı olmaya başladı. 90’larda polisiye filmler daha popülerse bu kitaplara da yansıyordu. Günümüzde bilim kurgu, fantastik ve çizgi roman bunun yerini aldı. Bu durum daha da devam edecek gibi görünüyor açıkçası.

EA: Bence bazı şeyler daha yeni başlıyor bile.

Tolkienin öykülerinin özünde binlerce yıllık mitler var

Emre Aygün

 

Amazon’un bir milyar dolar bütçeli Orta Dünya dizisine gelmek istiyorum…

EA: Sadece yayın hakları için 500 milyon dolar ödediler. Haklar Tolkien Vakfı’nda biliyorsunuz. Christopher Tolkien, vakfın başında olduğu sürece satılmıyordu. O, işleri bıraktıktan iki hafta sonra da yayın hakları satıldı.

ASO: Muhtemelen “ben buradayken bu iş olmaz” diyordu.

EA: Yüzüklerin Efendisi filmlerinden de hoşlanmayan biri zaten.

ASO: Filmleri de Christopher Tolkien satmadı. J.R.R Tolkien 70’lerde filmin haklarını satmıştı. Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi’nin sinema yayın hakları hiçbir zaman ailede, dolayısıyla vakıfta olmadı. O yüzden sinemaya uyarlanabildi. Silmarillion’un filmi yapılmak istendi fakat aile buna izin vermedi. Bir tek animasyonları yapılıyor geçmişte. Hem Hobbit hem de Yüzüklerin Efendisi’nin. Ama Elflerin ne olduğunu anlamamışlar, Orklara benzetmişler. Hayatının son dönemlerinde Christopher Tolkien geri adım attı. Bundan sonra daha fazla uyarlama görürüz.

 

“İkinci Çağ çok bakir bir dünya”

Diziden sonra daha fazla kitap basmaya hazır mısınız? Ek bir soru; dizi projesine nasıl bakıyorsunuz?

ASO: Ben istiyorum.

EA: Ben de heyecanlıyım.

ASO: İstememin sebebi şu. Bir Yüzüklerin Efendisi yeniden yorumu olmayacak. Tolkien’in asla anlatmadığı bir döneme dair yepyeni bir hikâye anlatılacak ve bu başarılabilirse neden olmasın? Bizim bildiğimiz üzere dört çağı var Orta Dünya’nın. Yüzüklerin Efendisi, Üçüncü Çağ’ın kapanışını anlatıyor. Dördünce Çağ’a dair çok az şey biliyoruz. Birinci Çağ, Silmarillion ve Gondolin’in Düşüşü’nde anlatılan hikâyeler. İkinci Çağ çok bakir bir dünya. Amazon’un onu seçip anlatmak istemesi bir yandan bir saygı duruşu bir yandan da yandan da çok kârlı bir şey. Yüzüklerin Efendisi’nden bildiğimiz bazı karakterler yine olacak. Çoğunlukla Elfler olacak. Güzel bir hikâye anlatabileceklerini düşünüyorum. Bu kanona, Orta Dünya kavramına katkıda bulunacak bir şey. O yüzden merakla bekliyoruz.

 

Ben de çok heyecanlıyım açıkçası. Yavaş yavaş kadro da belli olmaya başladı. Umarız günlük kaygılar ve trendlerle özüne müdahale etmezler.

ASO: Ben olaya biraz şöyle bakıyorum. Tolkien o döneme göre yazdı. Günümüzde yaşasa yine de iki kadını birbiriyle konuşturmaya imtina eder miydi? Bence etmeyecekti. Tolkien’in, 19. yüzyılın sonunda doğmuş bir insan olarak böyle düşünmesi normal. Muhafazakâr bir insan Tolkien.

EA: Bence güncellemekte sıkıntı yok.

 

Bu konuda ben de biraz muhafazakârım sanırım. Ne olursa olsun özüne bağlı kalınması gerektiğini düşünüyorum...

Alican Saygı Ortanca: Şöyle bir durum var. Tolkien’in yarattığı dünya ile anlattığı hikâye arasında çok büyük bir fark var. Yarattığı dünya okyanuslar kadar büyük. Burada anlattığı hikâye ise bir kum tanesi kadar. O yüzden çekilecek olan dizide Tolkien’in anlatmadığı kısımda siyahi bir karakter ya da feminist bir bakış açısı olabilir. Ama ben o evrenin bozulmayacağını düşünüyorum. Galadriel gibi güçlü bir kadın figür var. Luthien çok güçlü bir karakter. Sadece aynı anda iki güçlü kadın karakteri bir arada görmüyoruz. O da anlatmayı tercih etmediğindendir. Ben Tolkien’in mizojinist bir yaklaşıma sahip olduğunu düşünmüyorum.

Tolkienin öykülerinin özünde binlerce yıllık mitler var

“Tolkien’in anlattığı hikayeler hiçbir zaman güncelden etkilenen hikayeler olmadı.”

Yüzüklerin Efendisi üzerinde konuşurken o temsil ettiği iddia edilen semboller bahsini de açmadan olmaz. Hazır sizin gibi bu konudaki külliyatı yalayıp yutmuş iki ismi bulunca… Orkların aslında Türkleri simgelediği gibi iddialar var.

Alican Saygı Ortanca: Ben o konuda Tolkien’in söylediğine güveniyorum açıkçası. “Benim kitabımda alegori yok” diyor. O öyle diyorsa öyledir. Elbette edebiyat bir alegoridir. İşin bu kısmına katılıyorum. Farklı imgelemlerin kâğıt üzerindeki yansımasıdır. Ama eğer ki bunları yazarken “İkinci Dünya Savaşı bana ilham vermedi” diyorsa Tolkien, o zaman vermemiştir. Niye itimat ediyorum bu sözlere? Çünkü Tolkien’in anlattığı hikayeler hiçbir zaman güncelden etkilenen hikayeler olmadı. Binlerce yıllık mitler var bu hikâyelerin özünde. Fin, İskandinav ve Anglo-sakson mitolojilerini aldı ve bunları birleştirdi. O yüzden, biraz da kendi muhafazakarlığını da göz önünde bulundurursak o anda yaşadığı şeylerin onu doğrudan etkilediğini düşünmüyorum.

Emre Aygün: Aktif olarak yapmıyor ama Gondolin’in Düşüşü’nde bunun izleri var aslında. Bu, Tolkien’in yazdığı Orta Dünya’da geçen ilk öykü. Christopher Tolkien, babasının bu kitabı ne zaman yazdığına dair iz sürmeye başlıyor ve Birinci Dünya Savaşı’nda cephedeyken notlar aldığını tespit ediyor. Bu döneme ait mektupları var J.R.R. Tolkien’in. Kitaptaki savaş sahneleri çok endüstriyel. Daha önce cephede gördüklerinden etkilendiğini hissedebiliyorsunuz. Ama daha sonraki dönemde bundan kaçındığını düşünüyorum ben de. Başka eserlerinde de başlayıp bitiremediğini de görüyoruz.

Alican Saygı Ortanca: Tolkien’in bitirebildiği eserleri az zaten.  İçinde Hobbit, Bütük Wotton Demircisi, Tom Bombadil ve Ham’li Çiftçi Giles’in olduğu seri ile Yüzüklerin Efendisi’ni bitirebiliyor sadece. Öldüğü zaman okurla paylaşmadığı büyük bir külliyat bıraktı. Çoğunu Christopher Tolkien yayınladı. Silmarillion, J.R.R Tolkien’in hayatı boyunca yapmak istediği en büyük işti ve onu oğlu gerçekleştirdi.

Emre Aygün: Kitap üzerine çalışmaya başladıktan bir hafta sonra Christopher Tolkien’in ölüm haberi geldi. Biz de Gondolin’in Düşüşü kitabının Türkçe çevirisini Christopher Tolkien’e adadık.

 

Tolkien aynı zamanda dönemin çok büyük bir dilbilimcisi. Söyleşimizin sonunda bu yönüne de değinelim isterseniz…

Alican Saygı Ortanca: Tolkien önce diller üzerine çalışmaya başlıyor. Önce dilleri yaratıyor sonra da bu diller için bir kültür, bir halk, bir evren yaratıyor. Orta Dünya böyle ortaya çıkıyor. Haliyle her zaman başrolde dil var.

 

ihsan.dindar@milliyet.com.tr