14 Kasım 1950, yürek parçalayıcı bir gündü. Türk şiirseverlerini büyüleyen Orhan Veli Kanık, 36 yaşında ölüp gittiydi. Düşünün, 50 yıl daha yaşasaydı... yaşıtları Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Melih Cevdet Anday gibi olsaydı... 50 yıl boyunca, kimbilir, ne devrimlere ve değişimlere yönelecekti, daha kaç nesli büyüleyecekti?
     Â50 yıl sonra
      Ölümünün tam 50. yılında, Orhan Veli Kanık, bu gece, TRT 2’deki “Sözün Büyüsü" programımızda anılacak. Dr. Mustafa Şerif Onaran, Prof. Erendiz Atasü ve ben, “garip Orhan Veliöden konuşacağız 21.10’dan 22.00’ye kadar. Bu canlı yayında, “Orhan Veli’yi sahnede yeniden yaratan" Müşfik Kenter, birçok şiir okuyacak.
     ÂÅžiir sempozyumu
      Orhan Veli’yi 16 Kasım 1950 günü Urumelihisar’da toprağa vermiştik. O günün tam 50. yılında, Ankara Üniversitesi TÖMER Dil Öğretim Merkezi’nin “2000 Yılında Türk Şiiri" konulu iki günlük sempozyumu açılacak. Şair - yazar Hüseyin Atabaş’ın düzenlediği Sempozyum, 16 Kasım sabahı 09.30’da, Ankara Üniversitesi’nin Cebeci’deki ATAÜM Salonunda başlayacak. 17 Kasım’ın ikinci oturumu, Garip Akımı ve Orhan Veli hakkında, 11.15’ten 12.15’e kadar. Konuşanlar Sedat Sever, Hakan Sazyek ve Salih Bolat... 16 - 17 Kasım’da Ankara’daysanız izleyin. Orhan Veli’nin güleryüzü, şiirimizden eksik olmasın, olmayacak.
ABD’deki Türkiye
      Amerikan seçimlerini (sonraki günlerinde de süren dramıyla) izlemek, çok ilginç oldu. 1952’den bu yana, her ABD seçimini izlemiştim: Bu seferki hepsinin üstüne tüy dikti. Neredeyse yüz milyon kişinin oy kullandığı bir
seçim, ancak bu kadar belirsiz olabilirdi. Amerikalılar, belirsizlikten, hele lidersiz kalmaktan hiç hoşlanmazlar, boşluktan tedirgin olurlar. Sorun nasıl çözülecek, Başkanlığa kim gelecek diye merak ve kaygı içinde kıvranıyorlar şimdi.
     Â
Küçük Amerika      Belki de, Türkiye’de ve başka ülkelerde, siyasal belirsizlikler olduğunda bir türlü anlamayan ABD, bundan sonra bilir Hanyayı, Konyayı... İster istemez şöyle düşünüyorum: 1950’li yılların ortasında Celal Bayar, ABD’den dönünce demişti ki: “Türkiye’yi `Küçük Amerika’ yapacağız." Şimdi Amerika, `Küçük Amerika’ olmak yolunda...
      Oylar madem bu kadar yakın, “Çifte Başkan" olsa? Ya da Bush iki yıl, Gore iki yıl Başkanlık yapsa? Clinton’u özel bir yasa çıkararak dört yıl daha devam ettirseler? Ya da hiç Başkan olmasa? (Zaten ABD sistemi kendiliğinden gayet iyi işliyor, Başkan olmasa ne lazım gelir? Peki, iki ay sonra yeni bir seçim yapılsa- sadece Gore ile Bush arasında?
     Â
Kültür çıkartması      ABD, seçim meçim diye debelenirken, Türkiye’ye - özellikle kültürümüze - ilişkin birçok etkinlikler var:
      New York’ta Orhan Taylan Sergisi, Ömer Kavur’un film retrospektifi, Mevlevilerin sema ayini, Deniz Arman Gelenbe’nin piyanosuyla katıldığı Arman Üçlüsünün konseri... 19 Kasım’da Genco Erkal’ın Can Yücel’den derleyip sunduğu şiirlerle olağanüstü “Can" oyunu...
      Florida Eyaleti’nin Ft Lauderdale kentinde “
Altın ve Işık: Topkapı Sarayı Hazineleri" adlı görkemli sergi...
      Washington’un Tekstil Müzesi’nde yeni bir Türk sergisi... The American University’de “Atatürk Society of Americaönın düzenlediği, “Atatürkçü Laiklik ve Uluslararası İstikrar" konulu sempozyum.
      Bu ilginç etkinliklere rağmen, ABD Türkiye’yi anlayabilecek mi? Amerikalılar kendi sistemlerini ve durumlarını anlamak için zorlanıyorlar. Biz onlara benzeyelim derken onlar bize benzediler!
“Notaların Kanatlarında"
İtalya’da 1997 yılında en iyi
oyun ödülüne değer görülen “Notaların Kanatlarında ... Alma Rose", her cuma 19.00 ve her cumartesi 15.00’de İtalyan Kültür Merkezi Tiyatro Salonu’nda izleyiciyle buluşuyor. Auschwitz’de, Birkenau kadınlar kampındaki orkestra ve iki müzisyen kadının farklı bakışlarını anlatan oyunda, orkestra şefi, besteci Gustav Mahler’in torunu olan Alma Rose’u Mahperi Mertoğlu oynuyor. Fransız şarkıcı Fania Fenelon rolünde ise Filiz Kutlar yer alıyor. Mehmet Gürhan’ın yönettiği oyunun müzik direktörlüğünü Payam Koryak yapıyor. Kutlar ve Mertoğlu’nun geçtiğimiz günlerde Berlin’de sahneledikleri oyun Alman izleyicilerin de beğenisini kazandı.