31.03.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:
Seray Şahinler - 2011’de kaybettiğimiz, Türk sanatının özel isimlerinden Nasip İyem’in eserleri 20 yıl sonra yeniden bir arada… Evin Sanat Galerisi’nin Sanayi 313 iş birliğiyle düzenlediği özel bir seçki ziyarete açıldı. Nasip İyem’in kadınlarının bugüne söyleyeceği çok şey var…
1921 doğumlu Nasip İyem için her şey malzemeye tutkuyla başlıyor.
Çocukluğu Gönen’de çömlekçi dayılarının yanında geçiyor. O yılları “Herkes bezden bebek yapardı ben çömlekten. Çamur benim en büyük aşkım” sözleriyle anlatan sanatçının tutkusu çok güçlü. Fatih Halk Evi’nde ilk resim eğitimini almaya başlayan ve 1939 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’ne giren Nasip Hanım, burada yine Türk resminin ustalarından Nuri İyem ile tanışıyor. Kısa bir süre sonra da evleniyorlar. Vakko başta olmak üzere farklı yerlere tasarımlar yapmaya devam etse de çömlekten bebekleri zamanın ve mekânın çok ötesine geçen kadınlara dönüşüyor zamanla.
Yeni soruşturma alanı
Sanayi 313’ün köşesinde yer bulan seçkide Nasip İyem’in kadınları fısıldıyor izleyiciye. Genç olup hüzünle bakan yüzler, gülümseyen yaşlı gözler, karamsarlar, isyankârlar, öfkeliler… Bu, tesadüfi bir buluşma değil. Sanatçının medeniyetler arası yolculuğunda İyonya’dan, Hitit’ten, Anadolu’dan eski çağlardan kadınları birleşerek ölümsüzleşiyor. Anadolu uygarlıklarının idollerinden esinlenen eserler; bereket tanrıçaları, hamile veya kucağında çocuklu pişmiş topraktan kadın heykeller, sanatçının sıklıkla ele aldığı bereket, anne-çocuk gibi figürleri öne çıkarıyor. Ve kadınlık hâlleri üzerine bugünkü yargılarla yeni bir soruşturma alanı açıyor. Dünyanın bitmeyen dertlerini sorgulayarak, Gazze başta olmak üzere savaştan en çok kadınların etkilendiği günümüz dünyasında en kilit soruyu da Nasip İyem’in sergideki bir eseri haykırıyor: “Nerede medeniyet bu savaş durmadıkça!”
2011 yılında aramızdan ayrılan sanatçının, son sergisi 2004’te eşi Nuri İyem ile birlikte Evin Sanat Galerisi’nde açılmıştı. Yeni seçki, onun sanatına 20 yıl aradan sonra tekrar bakmayı hatırlatıyor. Fakat şunu da eklemek gerekir ki Nasip İyem hiçbir zaman unutulmuş bir isim değil. Bazen tek bir yüzün, kadınlığın bütün hâllerini barındırdığı eserleri kendini hatırlatmaya ve sözünü söylemeye hep devam etti. Evin Sanat Galerisi’nde geçen yıl düzenlenen “Yeniden Cesur Dünya”, Meşher’deki “Ben, Sen, Onlar” gibi sergilerde, farklı koleksiyonlarda, kamusal kütüphanelerde İyem’in işleri kendi öyküsünü yazmaya devam etti. Geçtiğimiz haftalarda açılan Haliç Tersanesi’nde de sanatçının eserlerini görmek mümkün.
Bu mirası özenle ve emekle sürdüren Evin Sanat Galerisi’nden torun Osman Nuri İyem, Nuri İyem ile Nasip İyem’in malzemeyle ve kültürel farklarla ayrıştıklarını belirterek “Nuri İyem’in Anadolu kadınları o dönemin yaşayan kadınlarıyken Nasip İyem, İyonya’dan farklı medeniyetlerden de kadınlara bakıyor. Çizgisel akışı içinde tutarlı bir söylem, iyi bir plastik, estetik zaten var. Ama kendi özelimizde baktığımızda, çok kuvvetli bir figürün yanında olmasına rağmen bu kadar kalıcı izler bırakmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum” diyor.
Bu seçki, ‘ressam eşinin gölgesinde kalmadan’ kendi hikâyesini yazmış bir sanatçıyı hatırlatırken onun yüzleriyle ‘yüzleşmek’ için de bir çağrı. Seçki 24 Mayıs’a kadar görülebilir.