Müzik sınırları ortadan kaldırıyor

KÜLTÜR SANAT SERVİSİ - Ünlü caz kontrbasçı Renaud Garcia-Fons, “Le Souffle Des Cordes” (Tellerin Nefesi) adlı albümünün konseriyle İş Sanat’a konuk oluyor. Garcia-Fons, Serkan Halili ve Derya Türkan ile bir araya gelerek gerçekleştirdiği “Tellerin Nefesi”nde cazı, geleneksel Türk müziği motiflerinin yanı sıra flamenko etkileriyle buluşturuyor. Müzisyene 5 Mayıs Cuma saat 20.30’da İş Kuleleri Salonu’nda vereceği konserde Serkan Halili (kanun); Derya Türkan (kemençe); Kiko Ruiz (gitar); Nicolas Saint-Yves, Barbara Le Liepvre (çello); Julien Debonneville, Florent Brannens, Amandine Ley, Aurelia Souvignet (viyola) eşlik edecek.

Geniş bir hayal gücü

Derya Türkan, “Bu konserde bir anlamda Renaud Garcia-Fons’un müzikal yaşantısının da bir özetini göreceğiz. Onun bestelerinden oluşan bir repertuvarı dinleyenlerle paylaşacağız. Akdeniz kültürüne tutkusu, hemen her projesinde flamenko baharatının mutlak olması Renaud’un müziğini belirleyen önemli unsurlardan. ‘Tellerin Nefesi’nde müzisyenin Osmanlı müziğine, hatta makam müziğine duyduğu ilgi görünüyor. Konsere gelenler Serkan Halili (kanun) ve İstanbul Kemençesi ile İstanbul’u, Radio France Orkestrası’ndan yaylı sazlar dörtlüsüyle Avrupa’yı, Kiko Ruiz ile flamenkoyu içinde barındıran, sınırları ortadan kaldıran, kültürler arası köprü kuran bir müzik yolculuğuna eşlik edecekler. Farklı kültürlerden gelen sanatçılarla beraber olmayı hep değerli bulmuşumdur. Çünkü yepyeni kültürleri öğrenme şansınız oluyor. Tıpkı Amin Maalouf eserleri gibi bu beraberliğin müziğini dinlemek geniş bir hayal gücünün kapısını aralıyor” diyor.
Türkan, Renaud Garcia-Fons ile tanışmalarını ise “Biz Renaud ile yaklaşık 20 yıl önce Kudsi Ergüner ile beraber çalışırken tanıştık. ‘Tellerin Nefesi’, ‘Silk Moon’ düetimizden ilham aldı. Konser de bu düetin kapsamlı hâli” sözleriyle anlatıyor.

Eşsiz bir deneyim

Serkan Halili ise, “Keyifle dinlediğim, önemli çalışmalara imza atan biri Renaud Garcia-Fons. Fikir alışverişinde bulunmamızın akabinde hoş bir tınıya sahip ‘octet’ olarak çalışmaya başladık. Renaud, sahip olduğu genetik miras ile Doğu müziği ile kültüründen fazlasıyla beslenen bir isim. Derya ve benim de Avrupa müziği, dünya müziği gibi farklı türlere ilgimiz var. Böylelikle nereye gideceğini hayal edemeyeceğimiz doğaçlamalar ve yeri geldiğinde çok sıkı şekilde notaya bağlı bir icrayla çeşitlilik sağlayabiliyoruz” diye konuşuyor. Konserin tam bir kültür sentezi yaşatacağını da vurgulayan Halili, “Renaud’nun bestelerine harika bir yaylı kuartet eşlik ediyor. Kanun ve kemençe ise makam müziğini temsil ediyor, oryantal bir tat ile hava ekliyor. Sabit ritim ve kusursuz doğaçlamalarıyla saat gibi işleyen bir flamenko gitarı da müziğin tam ortasında. Tüm ekip için ayrı ayrı melodiler ve sololar yazıldı. Bir parçada Barok esintileri hissederken farklı bir parçada Uzak Doğu’ya gidebiliyorsunuz. Özellikle belirtmeliyim ki bestelerin ustalığı ve icracıların yüksek seviyedeki icrası eşsiz bir konser vadediyor” diyor.