27.10.2017 - 16:00 | Son Güncellenme:
Uğur Ugan: Bu yıl diğer yılların aksine Antalya Film Festivali başka bir yöne evriliyor. Bu yıl festivalin uluslararası yönü öne çıktı. Fakat tabi kamuoyunda çok fazla ses getiren olay bu yıl ulusal yarışmanın kaldırılması oldu. Sizce buna neden gerek duyuldu?
Menderes Türel: Kutlu doğumlar sancılı olur. Dolayısıyla biz bunları bekliyorduk zaten. Çünkü çok doğru bir iş yaptığımıza yüzde yüz inanıyoruz. Biz Antalya’nın artık daha doğrusu Türkiye’nin çok güçlü bir uluslararası festivale sahip olması gerektiğini, bunun için geç bile kaldığımızı düşünüyoruz. Dolayısıyla 2 yarışmayla uluslararası yönümüzü güçlendiremediğimizi biliyoruz. Bunu yaşadık. Antalya Uluslararası Film Festivali’nin ilk adımlarını 2005 senesinde uluslararası ve ulusal yarışma 2 kategoriye çıkartarak yapmıştık. Ama tabi bizim ulusal yarışma konumuzun, enerjimizin, bütçemizin yüzde 70’ini alıyor. İmkânımız biraz zordu yani bu bir geçiş dönemi olarak zaten planlamıştık. 12 senedir biz zaten uluslararası yarışmayla zaten yolumuza devam edecek bir geçiş döneminin hazırlıklarını sürdürdük. Türk sinemasını en güzel şekilde dünyaya tanıttığımız için yarışma bölümünü birleştirdik. Bundan ibaret. Bence de gelen tepkilere baktığımızda çok doğru bir iş yaptığımız anlaşılıyor.
U.U.: Antalya Film Festivali Türk sinemasıyla özdeşleşti bir dönem. Bunun Türk sinemasına olan etkisini nasıl yorumluyorsunuz?
M.T.: Türk sinemasını devler ligine, şampiyonlar ligine çıkartmak için çalışıyoruz. Bu yaptığımız düzenleme tamamen Türk sinemasını tamamen çok daha güçlü bir şekilde dünya sinemasıyla buluşması ve bu buluşma adresinin Antalya olmasından hareketledir. Bir de ben Türk sinemasının güçlendirilmesine yönelik bir adım atmak istediğimizi çok rahat bir şekilde söylüyorum.
“UZUN İNCE BİR YOL”
U.U: Peki yaşanan bu değişimle beraber yabancı filmlerin çok ağırlık kazandığını görüyoruz. Bu Antalya’yı bahsettiğiniz diğer festivallere yakınlaştıran bir neden olabilir mi sizce?
M.T: Tabii bu uzun ince bir yol. Bunu hemen bir festivalde hedef koyduğumuz diğer uluslararası festivallerle aynı düzeye gelmek için biraz zaman gerekiyor ama zamanla,kararlılıkla, azimle bu iş üzerinde çalışmak gerekir. Bunu yapıyoruz. Bir işe başlamak bitirmenin yarısıdır. Dolayısıyla işin yarısını tamamladığımızı düşünüyoruz.
U.U: Dünyada kent ve festival deyince özdeşleşen birçok kent var. Bunu Cannes’dan Venedik’ten Locarno’dan biliyoruz. Antalya’nın bu yönüyle dünyada nasıl bir yer tutuyor?
M.T: Şimdi şunu söyleyeyim biz başka festivalleri örnek almıyoruz. Ama bizim hedefimiz şudur: Dünyadaki güçlü ve saygın festivallerden bir tanesi olmak. Dolayısıyla bizim festivalimizden ödül alan sanatçılar Antalya’da ödül aldım diye büyük bir gurur duyacak bir festival halini Antalya’ya dönüştürmek. Ve bunu sağlayacağız.
U.U: Dünya kamuoyunun Antalya Film Festivali’ne bakışı nasıl. AFF dünyadan nasıl görünüyor?
M.T: Dünya basınının festivale ilgisi oldukça yoğun. Tabii bu böyle aslında sinema endüstrisi çok büyük bir camia gibi gözükmekle birlikte kendi içinde çok sıkı ilişkileri olan bir sektördür. Çok kısa sürede her şey duyulur ve çok kısa sürede kulaktan kulağa Antalya’nın güçlü bir festival yaptığı herkes tarafından bilindiği müddet içerisinde Antalya çok farklı bir noktaya gelir.
"ANTALYA'YI SİNEMA ŞEHRİ YAPMAK İÇİN ADIMLAR ATIYORUZ"
U.U: Dünya başkentlerinden ziyade kıyı kentlerinde daha fazla festivallerin olduğunu görüyoruz. Antalya bu yönüyle kentin morfolojisi ve alt yapısı olarak festivale uygun bir kent mi?
M.T: İnanın Antalya’nın varları öteki kıyı kentteki festivallerin varlarından çok fazla. Antalya’nın zenginlikleri çok daha fazla. Antalya’yada biz sadece güçlü bir film festivali değil sinema şehri yapmak için adımlar atıyoruz. Bunun için sadece bir festivalden ibaret değil işte. Hollywood stüdyolarına benzer sinema stüdyoları yapmak istiyoruz, bunun yanında işte bir temalı park entertainment ile birlikte bunu dünya sinema sektörünü Antalya’ya çekmek adına. Bir festival merkezi yaparak bununla ilgili gereken adımları atmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bunların hepsinin adımları çok yoğun bir şekilde atılıyor şu anda. Bunları tamamladığımızda Antalya dünyanın en önemli sinema şehirlerinden bir tanesi olacak. Yani sizin o söylediğiniz kıyı şehirlerinde sinema üretimi adına pek bir şey bulamazsınız ama Antalya üretimin de merkezi olacak.
U.U: Turizmle bunu ilişkilendirirseniz nasıl olacak…
M.T: Turizm sinema endüstrisinin çok önemli destekleyici bir unsuru. Dolayısıyla Antalya’nın turizm potansiyeli bunun için çok önemli bir avantaj.
U.U: Daha önceki yıllarda sinema filmlerinin gösterimi Antalya’nın geneline yayılıyordu bu yıl ise tek bir platoda toplandığını görüyoruz. Bunun Antalyalılar üstünde etkisi nasıl oldu?
M.T: Her şey çok daha kolay yönetilebilir oldu. İşte festival vadisi, festival merkezi, festival otelleri festival sinemaları hemen hemen böyle 1 km’lik bir dairenin içerisinde oldu. İnsanlar çok rahatlıkla şehir merkezinden koparmadı. Nasıl kopsun? Yapmış olduğumuz merkez katılan yabancılar tarafından Cannes’dan bile daha iyi yorumlara sebep oldu.
FESTİVALE İLGİ BÜYÜK
U.U: Antalyalılar bu yönüyle memnunlar mı bu şekilde işleyişten?
M.T: Sinemalar tıklım tıklım dolu. İşte hep şu yorumlar yapılır işte festival halka bütünleşti mi bütünleşmedi mi? Ben de her sene aynı yorumu söylerim. Festivalin halkla buluşacağı yerler sinemalardır. Sinemalarda koridorlar da sandalyeler koltuklar bile doluydu. Dolayısıyla kuyruk da 200-300 metreleri buldu.
U.U: Festivalin geleceğiyle ilgili ne söylemek istersiniz? Antalya’nın markalaşmasıyla ilgili. Gelecek yıllarda neler göreceğiz?
M.T: Festival yönünü çok farklı bir hedefe doğru çevirdi. Bu hedefe uluslararası güçlü saygın bir festival olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Ve dünyada Antalya’da ödül almanın çok farklı bir duygu oluşturacağını inşallah bir süre sonra yakalamış olacağız. Hatta belki bugünden bile kısmen yakalamış oluruz.
U.U: Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı? Varsa sizi okuyacak olanlara neler söylemek istersiniz?
M.T: Şunu söyleyeyim biz Antalya da sadece film festivali yapmıyoruz Antalya’yı bir sinema şehri yapma hedefleriyle yolumuza devam ediyoruz ve bunu başaracağız.