05.11.2021 - 07:01 | Son Güncellenme:
Müjde Işıl - Chloé Zhao, “Eternals” için anlaştığında takvimler 2018’i gösteriyordu ve daha ortada “Nomadland” yoktu. Zhao, “Songs My Brothers Taught Me” ve “The Rider” ile hakiki bir bağımsızlar kraliçesiydi. “Her bağımsız bir gün stüdyolara çalışır” kuralını bozmayıp o da bir süper kahraman filmine imza atmıştı. Oscar rüzgârıyla birlikte “Eternals”da Zhao’nun Marvel Sinematik Evreni’ne kişisel dokunuşu merak konusu oldu.
Mitolojiden destek alan “Eternals”, beş kadın ve beş erkekten kurulu süper kahraman ekibinin insanlığı kötücül güçten koruma mücadelesini anlatıyor. Deviant olarak adlandırılan, uzun süre önce tamamen yok edildikleri düşünülen yaratıklar yeniden ortaya çıkınca, her biri farklı güçlere sahip olan ekip üyeleri bir araya geliyor. Chloé Zhao’nun bağımsız ruhunun filmde kendine nasıl yer bulduğu sorusunun cevabı ise bu etkinin fazla belirgin olmadığı yönünde. Zhao’nun o alıştığımız doğallığı ve gerçekçiliği, özellikle kadın liderin erkeklerce yok sayılması ve cinsel yönelim bahsinde kendini hissettiriyor. Onun dışında bildiğimiz tür klişeleri hâkim “Eternals”a.
Erkekler ayakta tutuyor
Film, özünde özgür iradeye dikkat çekmeye çalışıyor. İnsanlar kadar süper kahramanların da kendinden güçlüye sadakat adı altında şuursuzca biat etmesini ve sorgulamadan gücünü kullanmasını eleştiriyor; kusurlu da olsa insan doğasının hatalarıyla evrimleşmesini destekliyor. Ancak bu mesajlarını güçlü bir senaryo ve oyunculuklarla dolduramadığı için 2.5 saat boyunca hoşça vakit geçirten ama geleceğe iz bırakamayan bir Marvel filmi izliyoruz. Oysa geçtiğimiz aylarda vizyona giren tek kahramanlı Marvel filmi “Shang-Chi ve On Halka Efsanesi”, oyuncu kadrosundan mizahına, bunu başarmıştı. “Eternals” ise iddialı olduğu kadın karakterlerde değil de erkek oyuncularla ayakta duruyor. Gemma Chan’in yıldız ışığından uzak performansı, Angelina Jolie ve Salma Hayek’in durağan oyunculuğu ile filmin enerjisi düşerken, Ma Dong-seok ve Brian Tyree Henry’in varlığıyla canlanıyor. Barry Keoghan ise karakteristik yüzünün avantajı ile süper kahraman filmleri için ideal bir oyuncu olduğunu kanıtlıyor.
Ödüllü filmler vizyonda
İsrailli yönetmen Nadav Lapid, 2019’da “Eş Anlamlılar” ile Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı kazanmıştı. Yeni filmi “Ahed’in Dizi” de bu yıl Cannes’da Jüri Ödülü’nü “Memoria” ile paylaştı. Film, Filistinli bir aktivist hakkında film yapmaya hazırlanan, bir yandan annesinin hastalığı bir yandan da sansür ile mücadele eden İsrailli bir sinemacıyı merkezine alıyor. Önümüzdeki sene Almanya’yı Oscar yarışında temsil edecek olan “Tam Sana Göreyim”, Berlin Film Festivali’nde Maren Eggert’e En İyi Oyuncu Ödülü’nü getirdi. Maria Schrader imzalı film, ilginç bir deneyi konu alıyor. Bir bilim insanı, kendisinin kişisel beğenilerine göre kodlanmış bir robot ile üç hafta geçirecektir, belki de ona âşık olacaktır.
Barış Sarhan’ın ilk uzun metrajı olan “Cemil Şov”, dünya prömiyerini Rotterdam Film Festivali‘nde yaptı. İstanbul Film Festivali’nde En İyi Kurgu (Evren Luş); Adana Film Festivali’nde de En İyi Erkek Oyuncu (Ozan Çelik) ve En İyi Müzik Ödülü (Taner Yücel) kazandı. Sarhan’ın 2015’te çektiği aynı isimli kısa filmine dayanan yapım, bir AVM’de güvenlik görevlisi olarak çalışan ama oyuncu olmak için yanıp tutuşan Cemil’in karanlık ve huzursuz yolculuğunu anlatıyor. Filmde Nesrin Cavadzade ve Alican Yücesoy da rol alıyor.