Kültür SanatKoleksiyon sergileri son on yılın trendi

Koleksiyon sergileri son on yılın trendi

16.01.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

One Arc Gallery yeni mekânını Paris ekolünü odağına alan koleksiyon sergisi “Satılık Değil! / Not For Sale!” ile açtı. Küratör Marcus Graf, son bir yılda peş peşe açılan koleksiyon sergileri için “Son on yılın trendi bu” diyor

Koleksiyon sergileri son on yılın trendi

Seray Şahinler - Gün geçmiyor ki bir koleksiyon sergisiyle daha karşılaşmayalım… Uzun yıllar karma sergilerde sayılı eserle yer bulan Türk resminin ustaları bu kez daha kapsamlı koleksiyon sergileriyle sanatseverlerle buluşuyor. Özel müzelerden kamu kuruluşlarına kadar birçok koleksiyon peyderpey ziyarete açılıyor. One Arc Gallery’nin Karaköy’deki yeni mekânı Juma binasında açılan “Satılık Değil! / Not For Sale!” bir yönüyle zincirin halkası. Marcus Graf küratörlüğünde gerçekleşen sergi Avni Arbaş, Şükriye Dikmen, Abidin Dino, Albert Bitran, Nejat Melih Devrim, İlhan Koman, Fikret Mualla, Mübin Orhon, Selim Turan, Kuzgun Acar ve Fahrelnissa Zeid’in eserlerine yer veriyor.

Haberin Devamı

Soyutla figüratifin buluşması

Sergi, bugün Paris Ekolü olarak bilinen Türk ressam ve heykeltıraşların uluslararası avangard içerisinde kendilerine yer edindikleri önemli bir sanat tarihi periyoduna ayna tutuyor. Fakat sadece Paris ekolünün soyut sanatçılarına odaklanmayıp önemli figüratif temsilcileri de göstererek çalışmalarında Paris etkisi olan bu sanatçı grubunun çeşitliliğini ve zenginliğini aktarıyor.

Koleksiyon sergileri son on yılın trendi

Küratör Marcus Graf, bu dönemin 1940’larda Paris’e gidip ilk kez çağdaşlarıyla benzer doğrultuda üretim yapan ressam ve heykeltıraşların varlığı dolayısıyla Türkiye’nin sanat tarihi için oldukça önemli olduğunu söylüyor: “Paris Ekolü’ndeki Türk sanatçılar uluslararası sanat çevrelerinin tam merkezinde, tam da informalizm devriminin yaşandığı zamanda bulundular. Yani bu sanatçılar uluslarası avangardın bir parçası olup onun tarihinin devamına katkıda bulundular. Bu sebepten ötürü savaş sonrası dönemde Avrupa ve Türkiye’de takip edecek olan avangard hareketlerin temellerini attıkları söylenebilir.”

Haberin Devamı

Tek etken pandemi değil

Sergi ayrıca sanat koleksiyonculuğunun ülkenin sanat hafızasının ve kültürel mirasının korunmasındaki öneminin altını çizmeyi hedeflemiş. Son bir yılda açılan koleksiyon sergilerinde pandemi nedeniyle kapsamlı sergilerin düzenlenememesinin payı büyük. Uzun süren kapanmalar ve kısıtlamalar nedeniyle özellikle uluslararası iş birlikleri sekteye uğradı. Türkiye’de pek çok kurum da bu süreçte dönüp kendi geçmişine bakma fırsatını -nihayet- yarattı. Böylece başyapıtlar yeniden görünür ve konuşulur oldu. Fakat koleksiyon sergilerinin yaygınlaşmasında tek etken pandemi mi? Küratör Marcus Graf’a göre, bu doğrudan bir etkiye sahip değil. Koleksiyon sergilerinin son on yılın trendi olduğuna dikkat çeken Graf, “Bugünlerde daha çok koleksiyon sergimiz olmasının nedeninin artık Türkiye'de daha çok koleksiyonerimiz olması olduğuna inanıyorum. Sanat koleksiyonu yapmak oldukça popüler hâle geldi ve bir araya getirilen sanat eserlerini paylaşmak, yerleşik koleksiyonerler çevresinde tanınmak için kabul gören bir değer oldu. Öner Kocabeyoğlu, Gülin ve Emre Dökmeci gibi koleksiyonerlerin yanı sıra Elgiz Müzesi'ndeki Genç Koleksiyonerler ve Contemporary İstanbul'un CI Collectors Stories serileri koleksiyonerlerin koleksiyonlarını insanlarla paylaştığı harika örnekler” diyor. Sergi 13 Şubat’a kadar ziyaret edilebilir.

Haberin Devamı

Ekonomiyi değil sanatı konuşuyoruz

Koleksiyon sergilerinde gezerken eserlerin büyüleyici etkisinden sıyrılır sıyrılmaz aklımıza “müzayede” ve “satış” kavramları geliyor ister istemez. Fakat “Satılık Değil” notu bu çağrışımı baskılıyor. Bu tercihin arka planını Graf şöyle anlatıyor: “Eserlerin satılık olmadığı bir sergi ile ticari bir galerinin yeni bir alanını açma fikrini sevdim. Galeri bana kendi koleksiyonlarıyla bir sergi yapmak istediklerini söylediğinde bu paradoks ilgimi çekti. İşte o zaman başlığı buldum. Başlık, aynı zamanda galeri sahiplerinin sanat koleksiyonuna verdikleri önemi de ortaya koyuyor. Hiçbir şey satılık olmadığında, sadece sanat ve onun içsel meseleleri önemlidir. Yani ekonomik değer ve kapitalist menfaat yerine Satılık Değil’de! sanatsal ve kültürel değerleri tartışıyoruz.”