Kültür SanatKeşke tüm hapishaneler kütüphane olsa

Keşke tüm hapishaneler kütüphane olsa

04.03.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:

Sunay Akın’ın yeni kitabı “Koyu Mavi Memleket Kumaşı”nın tanıtımı Gaziantep Islahiye’deki cezaevinden dönüştürülen Sabiha-Aziz Bali İlçe Halk Kütüphanesi’nde yapıldı. Kütüphaneyi annesi ile babasının anısına kuran Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali, “Açtığınız her kütüphane kapattığınız bir hapishane anlamına gelebilir” diyor.

Keşke tüm hapishaneler kütüphane olsa

EFNAN ATMACA- Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali’nin annesi ve babasının hatırasını yaşatmak kütüphaneye dönüştürdüğü Gaziantep Islahiye’deki Sabiha-Aziz Bali İlçe Halk Kütüphanesi, Sunay Akın’ın Cumhuriyet’in gizli kahramanlarının öykülerini bir araya getirdiği “Koyu Mavi Memleket Kumaşı” adlı kitabının tanıtımına ev sahipliği yaptı.

Haberin Devamı

Keşke tüm hapishaneler kütüphane olsa

Kitaptan önce ev sahibinden bahsetmek gerekiyor. Sabiha-Aziz Bali İlçe Halk Kütüphanesi, 61 yıl boyunca cezaevi olarak kullanılan binanın dönüştürülmesiyle oluşturuluyor. Adnan Bali’nin doğup büyüdüğü ev hemen cezaevinin yakınında. Annesi Sabiha Bali, eşinin Almanya’ya çalışmaya gitmesi nedeniyle beş çocuğunu tek başına yetiştiriyor. Okumayı çok seviyor. Bali annesini anlatırken “Evimizde bizim kütüphane dediğimiz bir kitaplığımız vardı. İlçenin çocukları ev ödevini yapmak üzere evimizdeki kitaplığa gelirdi. Annem çok okurdu. 1970’li yıllarda duvarda gaz lambası varken annemin Kemal Tahir’in ‘Devlet Anası’nı okuduğu gözümün önündede” diyor. 2019’da annesini kaybettikten sonra onun hatırasını yaşatmak için ne yapabileceğini düşünürken aklına kitap geliyor. İlçede nereyi kütüphane yapabiliriz diye araştırırken sonradan boşaltılan cezaevini dönüştürme imkânı doğuyor. Ve artık burası bir kütüphane. En güzeli bölümü de çocuklara ayrılan salon. Bali, Akın’ın kitap tanıtımında burayı gezerken ve konuklara anlatırken gözleri doluyor. “Şimdi burada küçük çocukları ders çalışırken gördüğümde kendimi son derece müsterih hissediyorum. Bu mekânın bu şekilde yaşaması, bir çocuğun bile hayatına dokunma, fark yaratma ihtimali her şeye değer” diyor. Buranın daha önce bir cezaevi olduğunu hatırlatmak için bir koğuş olduğu gibi korunmuş, böylelikle yaşanalara ortak ediyor ziyaretçilerini mekân. Bugün artık koğuşlar okuma ve atölye çalışmları olarak kullanılıyor. Bali, “Açtığınız her kütüphane kapattığınız bir hapishane anlamına gelebilir” diyor.

Haberin Devamı

Keşke tüm hapishaneler kütüphane olsa

Sunay Akın’ın Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları etiketiyle yayımlanan kitabı “Koyu Mavi Memleket Kumaşı” en anlamlı burada tanıtılabilirdi. Akın da bu sebeple duyduğunu memnuniyeti belirtiyor: “Bir ülkenin en önemli zenginliği, bu kütüphaneye ismini veren Sabiha Hanım, Aziz Bey gibi insanlarıdır. Pek çok olanaksızlık içinde bir Anadolu kadınının okuması, kitaplara bu kadar değer vermesi, bizim en büyük gücümüzdür. Bir ülkenin zenginliği insanıdır. İnsan aklı ise okuyarak, bilgiyle yükselir”. Türkiye’yi kadınların yönetmesini teklif ediyor sonra ve çok daha başarılı olacaklarının altını çiziyor.

Haberin Devamı

Kitap Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti neden kültür üzerine kurduğunu anlatıyor ve cephelerin yanı sıra cephe dışındaki gizli kahramanlıkları yansıtan birçok öyküyü okura sunuyor. Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” sözünü anımsatan Sunay Akın, “Kültürü temel yapmazsak hiçbir şeyi doğru yönetemeyiz. Toprak altındaki fay hatlarından gökyüzündeki yıldızlara kadar hepsini yönetmek için kültürü temel yapmak, bilgiyi üretmek ve bilgiye hâkim olmak gerekir” sözleriyle sürdürüyor konuşmasını. Cumhuriyet’in gizli kahramanlarının öykülerini anlatırken, bize sanatın ve kültürün bağımsızlıkla eşdeğer tutulduğu bir mirası devraldığımızı bir kez daha hatırlatıyor.

Cumhuriyetin gizli kahramanları

“Koyu Mavi Memleket Kumaşı”, Çanakkale Savaşı’nı cephede resimleyen ressamlarımızı, Latmos Dağı’ndaki mağara resimlerini, Gülcemal gemisinin burnuna çizilen köpükleri, Yaşar Kemal ve Arif Dino’nun Paris Garı’ndaki bekleyişlerini, Pendik’te bir evde ortaya çıkan Exupéry fotoğrafını, Mustafa Pilevneli’nin Kaşinozaki Feneri’nin yanındaki müzede sergilenen tablosunu, Vedat Günyol’un elinden geçen Ferhan Şensoy’dan ilk, Sait Faik’ten son bir öyküyü ve daha pek çok ilgi çekici hikâyeyi konu alıyor. Kitaba ismini veren ise 1933’te Ankara’nın Kazan köyünün muhtarı seçilen, 1935’te de ilk kadın milletvekillerimizden biri olarak TBMM’nin sıralarında oturan Satı Çırpan’ın öykü oluyor.