04.08.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Seray Şahinler
Seray Şahinler - İstanbul’un kültür dünyasına yeni soluk getiren Gazhane, açılış sergisinde Serkan Taycan’ı ağırlıyor. Mühendislik ve belgesel fotoğraf kökenli bir sanatçı olan Taycan’ın “Kente Doğru” sergisi modern kentleşme sürecini, taşradan İstanbul’un çeperlerine ve meydanlarına uzanarak takip ediyor.
Sanatçının 2007’den günümüze uzanan çalışmalarını bir arada sunan sergi “Habitat”, “Kabuk”, “Agora” ve “İki Deniz Arası” bölümlerinden oluşuyor. Üç fotoğraf sergisi ve bir yürüyüş rotasından oluşan serginin kurulumu, Taycan’ın fikriyle birbirini tamamlamış. Anadolu’nun farklı yerlerinden kesitler sunan ilk bölüm “Habitat” sanatçının ifadesiyle “çocukluğunun duygusunu” arıyor. Bu bölüm bir su yatağını yahut menderesi çağrıştıracak şekilde kurgulanmış. “Habitat”tan “Kabuk”a geçiş, tıpkı sarp yollar geçildikten sonra şehri ilk gören nokta gibi. Bu bölümde İstanbul’un yeni yerleşim yerlerine, vadedilen yeni yaşam alanlarına bakan Taycan, şehrin birçok yerinden sunduğu fotoğraflarla kent sorunsalına farklı pencere açıyor. Kayaşehir, Halkalı, Esenyurt gibi bölgelerde yükselen konut projelerinin hem temeline hem bütününe bakarken var olan alanların şehrin coğrafyasındaki rengini sorgulamak mümkün.
Şehrin meydanları
İsmini tarihteki buluşma noktası “Agora”dan alan üçüncü bölüm şehrin meydanlarını anlamaya ve yorumlamaya çalışan bir fotoğraf serisi. 2014’ten bugüne insan ve toplumla birlikte değişen ve dönüşen şehir meydanlarına bugün yeniden bakmak, geçen zamanı yorumlamak adına önemli... Şehrin buluşma noktalarından Taksim, Sultanahmet Meydanı, Galata Kulesi ve Şişli Camii önünü fotoğraflayan sanatçı, her detayın ayrı bir anlama sahip olduğuna dikkat çekerek meydanların “yeni” kamusallık vasfına vurgu yapıyor. Serginin son bölümünü oluşturan ve bu çalışmaların hepsiyle ilişki kuran “İki Deniz Arası” projesi ise taşradan kent meydanlarına doğru gelen yürüyüş rotasıyla yolculuğu tamamlanıyor.
“Kente Doğru” şehrin mimari ve sosyolojik damarlarına atıf yaparak, İstanbul’un 10 yıl gibi bir sürede yaşadığı dönüşümü okuma fırsatı sunuyor. Sergi, bir olgu olarak “kentleşmenin” toplumsal bellekteki yeri ve önemini 11 yıl öncesine dönerek yeniden hatırlatıyor ve kentleşmeyi temele alarak taşra, kimlik, aidiyet, kültür, ulus gibi kavramları tartışmaya açıyor.