Katil bu insanları çok yakından tanıyan biri

Ona da toplantıda alınan kararları ve neler olup bittiğini sonra bildirecektim. Amire de haber verip toplantıya katılmasını istedim. Ama ne olduğunu söyemedim. Heyecanlanmış, gözleri parıldamaya başlamıştı. Ben de bulduğum bu bulgudan ötürü heyecanlıydım. Yaklaşık çeyrek asır önce intihar olarak bilinen bir ölüm vakasının cinayet olduğu böylece ortaya çıkıyordu. Kurban olayın hem cinayet olduğunu, hem de katilin ismini vermişti. Bu sır yirmi beş yıldır tozlanmış dosyanın içindeki harflerde ve cümlelerde gizli kalmayı başarmıştı.

***

Ekip, Cengiz hariç toplanmıştı. Amir de herkes hazır olduktan birkaç dakika sonra toplantıya katılmıştı.

Mektubu bilgisayarda büyüterek hepsine gösterdim. İfade tutanaklarından ve tanıklardan yola çıkarak oluşturduğum senaryomu anlatmaya hazırdım. Herkes şaşkınlıkla ve büyük bir sessizlik içinde pür dikkat beni dinliyordu. Panoya da senaryomda adı geçenlerin fotoğraflarını asmış, altlarına da kim olduklarını yazmıştım.

“Bundan yirmi dört yıl önce bölgenin en iyi mandalina yetiştiricisi Sadık Girit, babadan kalma tek geçim kaynağı olan bahçesini karısının tedavi masrafları için satmak zorunda kalmıştı. Bu satıştan elde ettiği paralar tedaviye gitmişti ama karısını ölümden kurtarmaya yetmemişti. Çok sevdiği karısının ölümü ve onun uğruna yine çok sevdiği, gözü gibi baktığı mandalina bahçesini kaybetmiş olması Sadık Girit’i bunalıma soktu. Hatta öyle ki intiharı bile düşünmeye başlamıştı. Yakınları onu, içine girdiği bu bunalımdan kurtarmak ve yeniden yaşama döndürmek için bir formül buldular. Sadık bahçesini tekrar geri almalıydı. Zaten alıcı ile de böyle bir sözlü anlaşması vardı. Paralar kardeşlerinin ve yakınlarının gayretleriyle toplandı ve Sadık para dolu çantasıyla yanına küçük kızı beş yaşında görme bozukluğu olan Yasemin’i de alarak Bodrum’a gitti.

Ancak bahçeyi ondan satın alan Ömer Akbaş, bahçeyi geri vermeyeceğini söyledi. Sözlü anlaşmayı da hiçe saydı. Sadık da bu duruma çok üzülerek oradan ayrıldı. Bir sandala bindi ve ruhsatsız bir tabancayla önce kızını öldürüp suya attı; sonra kendini başından vurarak o da kendini suya bıraktı. Sandalın içine de bir intihar mektubu bıraktı. Mektupta hem kızına, hem de kendisine ait kan izleri bulundu. Sadık’ın cesedi bir süre sonra Mazı’da sahile vurarak bir balıkçı tarafından bulundu. Aynı şekilde sandal da bir başka balıkçı tarafından aynı sahilde bulunarak teslim edildi. Kızının cesedi ise bulunamadı ama giysileri yine aynı yerde karaya vurdu. Küçük kızın balıklara yem olduğu ifade edildi. Para çantası ise ortada yoktu. Oğlu Sedat Girit, bu olay sırasında on altı yaşındaydı. İstanbul’da amcasının yanında kaldı ve yetişti. Sonra İstanbul’da ziraat mühendisliği eğitimini tamamladı. Üniversiteyi bitirdikten ve amcasını kaybettikten sonra Bodrum’a gelerek yerleşti ve burada çalışmaya başladı. Önce borçlanarak küçük bir bahçe alıp kendi mandalinalarını yetiştirmeye başladı. Sonra para biriktirerek çalışmalarını sürdürdü ve bahçesini büyüttü. O da babası gibi bu yörenin en iyi mandalinacılarından biri oldu. Mandalinaları küçüklüğünden beri öyle severmiş ki, kuzeni ve onu tanıyanlar mandalinalarla konuştuğunu söylemişlerdi. Hiç evlenmedi. Onun mandalinalara aşık olduğu, o nedenle onlara olan aşkından ötürü bir türlü evlenemediğini de anlatmışlardı. Yalnız yaşıyordu. Kendisine ara sıra Ahmet adında biri yardımcı oluyordu. Ancak son iki yıldır kayıp. Ahmet bahçesine para karşılığı bakıyor. Birisi iki yıl önce yani Sedat’ın kaybolduğu zamanlarda kendisiyle iletişime geçilmiş, bakımını yaptığı takdirde kendisine düzenli olarak ücret ödeneceği söylenmiş. O gün bugündür hala bahçenin bakımını o yapıyor. O da bana, kendisine bir şekilde para bırakıldığını ve bahçesine bakılmasını istediğini anlattı. Kimin parayı ödediğine dair bir bilgisi yok ama Sedat olduğunu tahmin ediyor. Bu arada tanımadığı birkaç kişi tarafından belirli aralıklarla sorguya da çekilmiş Ahmet. Hatta o kişileri bahçenin yanında gözetleme yaparken de bulmuş. Kuzeni de Sedat’ın ortadan kaybolduğu günlerde eve birilerinin girdiğini ama bir şey almadıklarını anlatmıştı bana. Sonra üzerinde durmadığı için konu kapanmış. Aynı şekilde Ahmet’in de evine birileri girip bir şey almadan çıkmışlar. Mutlaka Sedat’ı bulabilecekleri bir ipucu aramışlardı.

***

Benim tahminime göre Ömer Akbaş, Sadık’ın teklifini geri çevirmekle kalmamış onu ve kızını öldürerek, ya da birilerine öldürterek intihar süsü vermiş bir katil. Sadık Girit’in kayıp parasına da muhtemelen o el koymuştu. Ömer Akbaş’ın da intihardan sonra ifadesi mevcut.

Bu öldürülen üç kişi de çok eskiden Ömer Akbaş’ın arkadaşıymışlar. Bir kare as kurmuşlar kendilerince. Bu kare asta Orhan Aksoy sinek ası, Şevki Kartal maça ası, Metin Caner karo ası, Ömer Akbaş da kupa asıymış. Şimdi üç as öldürüldü. Hayatta olan tek as Ömer Akbaş. O da belki yurt dışında olduğu için katilin gazabından kurtulmuş görünüyor. Katil bu insanları oldukça yakından tanıyan biri.

Bence katil, iki yıl önce bu planı yapmak için ortadan kaybolan Sadık Girit’in oğlu Sedat Girit. Eğer Sedat’ı bulursak olayı çözmüş olacağız Amirim ve sevgili mesai arkadaşlarım. Benim tahminlerim bu yönde. Ekleyeceğiniz, ya da soracağınız bir şeyler varsa dinlemeye hazırım.”

İlk tepki ağzı kulaklarında olan amirden geldi. “Yav bunları ne ara düşündün böyle?”

ARKASI YARIN...

İlgili Haber

İntihar etmedim beni öldürecekler