25.04.2014 - 17:16 | Son Güncellenme:
İtalyan yeni gerçekçiliğinin önde gelen yönetmenlerinden Roberto Rossellini, bu akımı “her şeyden önce dünyaya yönelik ahlaki bir bakış açısı” olarak tanımlamıştı. Faşist rejimin stüdyolarda çekilen melodramlarının ardından gelen yeni gerçekçi filmler, yeni bir toplumsal bilinç sergiliyor, savaş sonrası İtalyası’nda işçi sınıfının çektiği sıkıntıları ve günlük yaşam mücadelesini vurguluyor, – savaşın harap ettiği şehirlerde, yenilginin gölgesinde, ekonomik zorlukların maddi koşulları beliriyordu.
İtalyan yeni gerçekçiliği, Roberto Rossellini’nin Nazi işgali altındaki Roma’da hayatı ve direnişi anlatan ve 1946’da Cannes’da Büyük Ödül’ü kazanan Roma – Açık Şehir adlı filmiyle dünya sahnesine çıktı. Rossellini, Vittorio De Sica ve Luchino Visconti gibi yönetmenler profesyonel olmayan oyuncularla, dış mekan çekimleriyle, (zorunlu olarak) küçük bütçeler ve gerçekçi bir estetikle, alt sınıftan karakterlere ve onların dertlerine odaklandı. Doğrudan, sade, uzun planlı çekimlere dayanan filmler revaçtaydı. İtalyan Yeni Gerçekçiliği, 1952’de De Sica’nın Umberto D’si ile sona erdi.
İtalyan yönetmen Vittorio De Sica için Boyacı ve Bisiklet Hırsızı gibi filmlerin senaryosunu yazan Cesare Zavattini, bütün yönetmenlere meydan okuyarak, ‘gerçeği kazıp çıkarın, yakın zamana dek farkında bile olmadığımız gücü, iletişimi, bir dizi refleksi ona verin,’ demişti. Ona göre kamera ‘gerçeğe açtır’, gerçeği daha somut ya da çarpıcı kılmak için olay örgüsü icat etmek, gerçek hayatın zenginliğinden kaçmaktır. Ona göre sorun “gerçeği gözlemleyebilmektedir, ondan kurgular çıkarmak değil.”
“Martin Scorsese, bu filmlerin yalnızca iyi filmler olmadığını düşünüyordu: ‘Filmlerin dünyayı değiştirme, hayatla etkileşme ve ruha destek olma gücü hakkında en ufak bir şüpheniz olduysa, yeni-gerçekçilik örneğini inceleyin.’ Scorsese’ye göre bu biçimin yönetmenleri, “belgeselle kurgu arasındaki bariyeri ortadan kaldırmak zorundaydı, bunu yaparken de film çekmenin kurallarını değiştirdiler... Yanılsama geri plana çekildi, gerçeklik öne çıktı.’ Her ne kadar kadraj kompozisyonu ve anlatısal etki konusunda çok hassas bir gözü varsa da, Scorsese burada bir uzman olarak konuşmuyor. Bu sefer konu kişisel: ‘Benim için [yeni-gerçekçilik] sinema tarihinin en değerli anı.”
Richard Corliss, TIME, 19 Haziran 2002
“Sinemanın asıl işlevi masal anlatmak değildir.”
Cesare Zavattini
Filmler
• İtalya’ya Yolculuk / Journey to Italy / Viaggio in Italia
1954, Rossellini
• Aylaklar / I vitelloni
1953, Fellini
• Paisan
1946, Rossellini
• Roma Açık Şehir / Rome, Open City / Roma citta’aperta
1945, Rossellini
• Almanya, Sıfır Yılı / Germany Year Zero / Germania Anno Zero
1949, Rossellini
• Stromboli
1950, Rossellini
• Bandits of Orgosolo / Banditi a Orgosolo
1961, Vittorio De Seta
• Umberto D
1952, Vittorio De Sica
• Ekmek, Aşk ve Hayaller / Bread, Love and Dreams / Pane, Amora e fantasia
1953, Luigi Comencini
Belgeseller
• Cesare Zavattini
2003, Carlo Lizzani
• İtalyan Sinema Tarihi / History of Italian Cinema / Antologia del Cinema Italiano
Carlo Lizzani