15.01.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Pelin Aykın - Kanadalı yönetmen James Cameron’ın (68) ilk “Avatar” filminden 13 yıl sonra çekilen “Avatar: Suyun Yolu” vizyona girmesinden yalnızca 3 hafta sonra “Tüm Zamanların En İyi 10 Filmi” arasında yerini aldı. Aynı zamanda 1 milyar dolarlık gişe hasılatına en hızlı ulaşan 6’ncı yapım oldu. “Terminatör”, “Yaratık”, “Titanik” ve “Avatar” gibi yapımlara imza atan yönetmen, senarist, yapımcı Cameron’ın filmlerinin çoğu dönemin “en pahalı” filmleri olmalarının yanı sıra gişe rekorları kırmalarıyla da hafızalara kazındı. Ancak Cameron, 1997 yapımı “Titanik” filmiyle 12 yıl elinde tuttuğu gişe hasılat rekorunu 2009’da yine kendi filmi Avatar’la kırmasına rağmen, bir grup eleştirmen, yönetmenin abartılı, fazla hırslı ve iletişimsiz olduğunu iddia ediyor. Avatar’ın başarısı izleyicileri etkileyen geçici bir çılgınlığın sonucuymuş gibi görülürken, eleştirmenler Cameron’ın “kültürel ayak izinden” yoksun olduğunu öne sürüyor. Cameron, Titanik ile “En İyi Yönetmen Oscarı”nı kazanmış olsa da sinemacılar, her zaman Cameron’ı film ve yönetmen listelerinden uzak tutma eğiliminde oldu. En son Sight & Sound’un yaptığı “Tüm Zamanların En İyi 100 Filmi” listesinde yer almayan Cameron, yalnızca 2008’de Amerikan Film Enstitüsü’nün “100 Yıl…100 Film” listesinde Titanik ile 83. sırada kendine yer bulabildi. Hollywood’daki pek çok önde gelen isim, Cameron’ın filmlerini bu kadar “popüler” yapan şeyin ne olduğunu bilmezken, 13 yıldır uzak kaldığı beyaz perdeye dönüşü yine “muhteşem” olan yönetmenin başarısının sırrına yönelik bazı tahminler bulunuyor...
Güçlü kadın roller
Stüdyolar, 1975’teki “Jaws” filminden bu yana, büyük ölçüde 16-25 yaşındaki erkeklere odaklandı, ancak Cameron’ın filmleri genç kadınlara ve her iki cinsiyetten yaşlı yetişkinlere de hitap etti. Cameron 40 yıldır Terminatör’de Sarah Connor, Yaratık’ta Ripley, Titanik’te Rose ve Avatar’da Neytiri’ye kadar güçlü kadın başrollerini sinemaya kazandırdı. Ayrıca, bilim kurgu bir zamanlar asosyal olarak tanımlanan insanların alanıydı ve bir kişinin topluluk içindeki kimliğini işaret ediyordu. Ancak, bir bilim kurgu filmi olmasına rağmen Avatar herkesi kendine çekti.
Çılgınlığa dönüştü
Filmin vizyona girmesinin üzerinden yıllar geçse de Avatar karakterlerine benzemek için estetik operasyon geçirenlerin yanı sıra filmin dövmesini yaptıranlar var. Titanik konseptli restoranlarda evlenenler de mevcut. Avatar evreninin büyüsüne kapıldıklarını belirten bazı hayranlar, filmin ekolojik mesaj verdiğine ve Cameron’ın sıradan bir insanın nasıl kahraman olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiyor. Titanik filmiyse çeşitli müzelerin kurulmasına yol açarken, geminin inşa edildiği Kuzey İrlanda’nın başkenti Belfast’taki tersanenin ismi “Titanic Quarter” olarak değiştirildi. Hayranlar filmi hâlâ her yıl defalarca izlerken filme yönelik saplantı, Titanik enkazının tarihine ve okyanus gemilerinin çağına yönelik bir büyülenmeye dönüştü.
İzleyici görsel şölen için sinemaya koşuyor
İnternet sitesi “The Wrap”da film muhabiri olan Scott Mendelson, James Cameron’ın sinemada izlenerek görsel şölene dönüşen filmler üreterek 10 yılda bir sinemaya giden insanların bile dikkatini çekebildiğini söyledi. Mendelson, “Avatar: Suyun Yolu, en az bir kez sinemada, tercihen 3D ve ideal olarak Imax’te deneyimlemeniz gereken bir film olarak satılıyor. 1986’daki Yaratık’tan bu yana epik şov, mümkün olan en büyük ekranda izlenmeyi talep eden, sınırları zorlayan görsel efektler kullanan Cameron markasının bir parçası oldu” dedi.
Yeni dünyalar, destansı maceralar, aşk hikâyeleri
James Cameron, büyük bilim kurgu yönetmenlerinden çok kadın izleyicilerle ilişkilendirilen aile draması veya romantizm türlerini de seviyor. Nitekim Cameron, Titanik’i, 3D (üç boyutlu) olan Avatar’dan sonra sinema dünyasında meydana gelen format çılgınlığından para kazanmak için değil, erkeklerin 3D gözlüklerin arkasında güvenle ağlamasını sağladığı için 3D olarak yeniden yayınladığını söyledi. Bazı eleştirmenler, Cameron’ın tek başına sunduğu şeyin yeni dünyalar ve destansı maceraların büyük aşk hikâyeleriyle birleşimi olduğunu anlatıyor. “Time Out”un film editörü Phil de Semlyen, Cameron’ın izleyicilere istediklerini bile bilmedikleri şeyleri verme ve daha fazlası için geri gelmelerini sağlama gibi bir yeteneğinin bulunduğunu ifade etti. De Semlyen, “Hiç kimse onun hikâye anlatımının yenilikçi olduğunu iddia etmez. Ama onun gizli sosu, filmlerinin altında her zaman atan bir kalp olmasıdır. Destansı aksiyon ve içten samimiyetin birleşimi, bunun en önemli noktası olabilir. Belki de Hollywood’da kopyalanması en zor olan samimiyettir. Cameron’ın hikâyelerinde tamamen eski moda bir şeyler var. Bu insanların hâlâ can attığı bir şey” dedi.
DiCaprio ‘sıkıcı’ diye Titanik’i reddetmiş
James Cameron, aktör Leonardo DiCaprio’nun tüm zamanların en fazla hasılat elde eden filmlerinden olan 1997 yapımı “Titanik”in senaryosunu sıkıcı bulması nedeniyle rol almak istemediğini açıkladı. Cameron, “DiCaprio’nun filmde yer alması için ona baskı yapmam gerekti. Çünkü senaryoyu sıkıcı bulduğu için projede yer almak istemiyordu. Kendisini bu filmin aslında farklı bir meydan okuma olduğuna ikna ettiğimde, Titanik’te rol almayı kabul etti” dedi.
Görsel efektte gerçekçiliğe takıntılı
James Cameron, filmlerinde görsel efekt kullanarak sinemada CGI (bilgisayar tabanlı görüntü) teknolojisine öncülük etti. Cameron’ın, yoksa ihtiyaç duyduğu teknolojiyi icat edecek kadar ileri giden mükemmeliyetçiliği olduğu belirtiliyor. Yönetmenin görsel efekt anlayışı ve gerçekçiliğe takıntısı, diğer meslektaşlarının ulaşamayacağı hikâyeleri anlatmasını sağladı. Bu nedenle filmlerinin “uzun ömürlü” olduğu belirtilirken, bazı Avatar hayranlarının görsel efektle son derece büyüleyici görünen gezegen Pandora’yı ziyaret etmenin imkansızlığından bunalıma girdiğine dair çok sayıda haber bulunuyor.